Davacı vekili, müvekkilinin çıkma payı alacağı için başlattığı takibin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı ortağın 20.10.2004 tarihli yönetim kurulu kararı ile kooperatiften ihraç edildiğini, davacı alacağının takip tarihi itibariyle muaccel olmadığını, zira 29.06.2003 tarihli genel kurulda çıkan yada çıkarılan ortaklara geri ödemelerin üç yılı geçmemek üzere ertelenmesine karar verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece , toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, icra takip tarihinden önce alınan 29.06.200.3 tarihli erteleme kannnın haklı ve yerinde olduğu, erteleme süresi içerisinde takip tarihi itibari ile davacının davalı kooperatiften alacak talebinde bulunamayacağı, ayrıca 2004 yılı bilançosuna göre yapılan hesaplamada kooperatifin özvarlığını da tamamen kaybettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1) Dava, davalı kooperatif üyeliğinden istifa eden davacının yaptığı ödentilerin iadesi için başlattığı icra takibine davalının vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu‘nun 17/1. maddesi ve tip anasözleşmenin 15 nci maddesi gereğince, kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Aynı Kanun ‘un 17/2. maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek olması nedeniyle ödemelerin geciktirilmesine ilişkin bir genel kurul kararı alınmış ve mahkemeci, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğu bilirkişi raporu ile kaptansa dahi, bu sadece kooperatife ödemeyi geciktirme hakkı verir ise de alacağın muacceliyet tarihini etkilemez.Somut olayda, davacının 20.10.2004 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edildiği, ihraç kararının davacıya 24.11.2004 tarihinde tebliğ edildiği, 29.06.2003 günü genel kurulda; çıkan ve çıkarılan ortaklara yapılacak geri ödemelerin 3 yılı geçmemek üzere geciktirilmesine genel kurulca karar verildiği dosya kapsamı ile sabit olup, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, mahkemece, davacının ihraç edildiği tarih itibariyle mevcut erteleme kararının davacıyı da bağlayacağı kabul edilmek sureti ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.Oysa, davacının ihraç edildiği tarih de gözetilerek davacının ihraç kararına karşı dava açma yada genel kurula itiraz etme süresi nazara alındığında davacının ihracının esasen 24.02.2005 tarihinde kesinleştiğinin kabulü gerekir. Öte yandan, mahkemenin kabulünün aksine davacının ihraç kararının kesinleştiği anılan tarih nazara alındığında daha önceki bir tarih olan 29.06.2003 günlü genel kurulda alınan geri ödemelerin geciktirilmesine ilişkin kararın davacıyı etkilemeyeceği ve bağlamayacağı kuşkusuzdur. Zira, geri ödemelerin 3 yıl süre ile ertelenmesine ilişkin karar anılan genel kurul tarihine kadar olan çıkan veya çıkarılan ortaklara ilişkindir.Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davanın öncelikle belirtilen ilke esaslar dahilinde ele alınarak değerlendirilmek ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, sonuçta yanlış ilkeyi ve eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.2) Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararınaBOZULMASINA<karar>, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.