Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 308 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13831 - Esas Yıl 2014





Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil.. ve müşterekleri ile .. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 15.04.2014 gün ve 9/618 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, 4721 sayılı TMK'nun 713/2 maddesindeki ''ölüm'' nedenine dayanarak ... adına kayıtlı iken 13.08.2012 tarihinde davalılara intikal eden toplam 33 adet parseldeki payın iptaliyle davacılar adına hisseli olarak tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davacılar lehine ölüm nedenine dayalı zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiğinden davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu taşınmazlardaki 256/1536 pay tapulama çalışmaları sonucunda 18.01.1969 tarihinde davalıların miras bırakanı ... adına tapuya tescil edilmiş ve 13.08.2012 tarihinde miras yoluyla davalılar adına intikal görmüştür. Kayıt maliki ... dosyada bulunan veraset belgesine göre 23.07.1930 tarihinde vefat etmiş olup davacılar dava konusu taşınmazları davalılar vekili olduğunu iddia ettikleri ... haricen satın aldıkları 14.10.1989 tarihli harici senede dayanmışlardır.Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesine imkan tanıyan TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan üç halden biri olan “…ölmüş…” ibaresi , “Anayasa Mahkemesi'nin 17.03.2011 tarih ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmişse de, Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir. Somut olayda taşınmazların başında yapılan keşifte dinlenen ve aynı zamanda bir kısım taşınmazda kayden pay maliki olan yerel bilirkişi ve tanıklar satın alma tarihinden itibaren taşınmazların davacıların zilyetliğinde bulunduğunu bildirmişse de, tapu kaydına göre çoksayıda kişinin paylı mülkiyetinde bulunan 33 adet taşınmazdaki zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü başka bir ifadeyle davacıların her bir taşınmazdaki davalılara ait pay üzerinde kazanmayı sağlayacak bağımsız nitelikte zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususunda duraksama bulunmaktadır.Bu halde mahkemece, dava konusu taşınmazlar hakkında İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'nce yapılan doğrudan gelir desteğine ilişkin kişiler tarafından yapılan başvurular ve bu başvuralara esas teşkil eden tapu kaydı, kira kontratı vb belgelerin getirtilmesi, gerekirse davanın bu kişilere ihbar edilmesi ve ondan sonra yeniden yapılacak keşifte tüm yerel bilirkişi ve tanıklar 6100 sayılı HMK'nun 243. ve 244. (1086 sayılı HUMK m. 258 ve 259.) 245. maddeleri uyarınca keşif yerine davetiye ile çağrılması, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların HMK'nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, dava konusu her bir taşınmazın kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, her pay sahibine yer düşecek şekilde fiilen yapılan ve pay sahipleri tarafından itirazsız olarak kabul gören taksim bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi için detaylı beyanlarına başvurulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK'nun 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilerek, taşınmazlardaki zilyetliğin kim tarafından ne şekilde ve ne kadar zamandan beri sürdürüldüğünün duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenip, keşfe iştirak edecek teknik bilirkişiden her bir taşınmazdaki zilyetliği gösterecek şekilde ayrıntılı ve denetime elverişli rapor temin edilip ondan sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Davalılar vekillerinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğineve 133.000,00 TL peşin harcın istek halinde davalılara iadesine 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.