Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30344 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15567 - Esas Yıl 2013





Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de, Tacir;"(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.Ticaret şirketleri,aynı yasanın Madde 124 de”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 - Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.Bu suçun oluşabilmesi için, Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.Somut olayda; katılan İ.. K..'in yetkilisi olduğu Medikal Teknoloji Sağlık Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şirketinin 01/02/2008 tarihi ile 01/02/2010 tarihlerinde ortaklarının E.. Y.. ve sanık E.. D..'ın olduğu, yetkilisinin ise E.. Y.. olduğu, 01/02/2010 tarihinden sonra şirket ortaklarının İ.. K.. ve E.. Y.. olduğu, şirket yetkilisinin de İ.. K.. olduğu, şikayete konu sahtecilik yapıldığı iddia edilen 15/08/2009 düzenleme tarihli ve 15/09/2009 ödeme tarihli 85.000 TL bedelli alacaklısı E.. K.., borçlusu E.. D.. ve Medikal Teknoloji Sağlık Malzemeleri San.ve Tic.Ltd.Şirketi olan bononun 2009 yılında şirket ortağı olan ancak şirket yetkilisi olmayan sanık E.. D.. tarafından katılan İ.. K..'in yeğeni olan sanık E.. K..'e verildiği, aynı tarihte Teknoloji Sağlık Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şirketinde E.. K..'in de kardeşi olan sanık E.. K..'in çalıştığı, E.. K..'in şirkette çalışması nedeni ile E.. K..'in de şirkete gelip gittiği, şirket ortağı olan E.. D.. ile şirkette çalışan E.. K.. ve şirkete gelip giden E.. K..'in şirket kaşesini temin ettikleri, daha sonra da iştirak halinde Teknoloji Sağlık Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şirketinin kaşesini sözedilen bonoya basarak bu şirketi borçlu hale getirdikleri, E.. K..'in bonoyu Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2009/ takip sayılı dosyası üzerinden icra takibini koyup, bu suretle sanıkların iştirak halinde bonoda sahtecilik yapıp icra takibi yoluyla şirketten tahsil etmeye çalışmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçlarını işledikleri iddia edilen olayda, sanıkların savunmalarında suçları kabul etmemeleri karşısında, savunmanın araştırılması ve gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, şirket kayıtlarının getirtilerek sanık E.. K..'e şirketin bono miktarı kadar borçu bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, bono alacağına ilişkin sanık Erkan'ın Ankara 8. İcra Müdürlüğünde yaptığı 2009/ sayılı icra takip dosyası ile bu dosyadaki bono da yer alan imzaya itiraza ilişkin Ankara 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/ esas sayılı dosyalarının getirtilerek incelenmesi sonucu sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.