Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30113 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 28975 - Esas Yıl 2014





Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu ve 3. kişi F.. O.. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına, HUMK.nun 438. ve İİK.'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:2-Üçüncü kişi F.. O..’ın temyiz itirazlarının incelenensinde;İhale alıcının temyizinin icra mahkemesince verilen tedbir kararma ilişkin olup, İİK. nun 22.maddesi uyarınca icra hakimince durdurma kararı verilmediği sürece şikayet icrayı durdurmaz. Bu maddeye göre icra mahkemesince verilen karar, HMK. nun 389 ve müteakip maddeleri kapsamında olmayıp, İcra ve İflas Kanununda özel olarak düzenlenmiş, takip hukukuna özgü bir karardır. Bu nedenle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 394.maddesinin olayda uygulanma imkanı yoktur.İcra mahkemelerinin verdikleri kararların hangilerinin temyiz edilebileceği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 363 .maddesinde tahdidi olarak sayılmış olup, İİK. nun 170.maddesine dayalı olarak icra takibinin geçici olarak durdurulması talebinin reddi ya da kabulüne dair kararlarının temyiz edilebileceğine dair anılan maddede ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda her hangi bir hüküm bulunmadığından, üçüncü kişi F.. O..’m temyiz dilekçesinin REDDİNE,3-Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;Borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda; müvekkilinin yurt dışında yaşadığını, müvekkiline yapılan kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatlarının usulsüz olarak tebliğ edildiğini ileri sürerek ihalenin feshini istemiş, mahkemece borçluya T.K. nun 35. maddesi uyarınca satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olduğu kabul edilerek istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.İİK'nun 134/2. maddesinde "İhalenin feshini, Borçlar Kanunu'nun 226. maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler, yurt içinde bir adres göstermek koşulu ile icra mahkemesinden şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler" hükmüne yer verilmiştir.Şikayetçi asilin kendisini vekille temsil ettirmesi halinde dahi anılan maddede belirtilen bu koşulun yerine getirilmesi gereklidir. Zira vekilin vekaletten çekilmesi halinde şikayetçi asile yapılacak tebligatlar ve işin sürüncemede kalmaması için “yurt içinde adres gösterme koşulu” yerine getirilmelidir.İİK'nun 134/2. maddesindeki bu düzenlemenin hükümet gerekçesine bakıldığında "İhaleye iştirak edenlerin şikayet yoluyla ihalenin feshini isteyebilmeleri için, yurt içinde adres göstermeleri zorunluluğu getirmek suretiyle kötüniyetli isteklilerin önüne geçilmesinin amaçlandığı" belirtilmiştir. Dairemizin değişen ve süreklilik arz eden içtihatlarına göre de, yurt içinde adres gösterme koşulunun, ihalenin feshini isteyen üçüncü kişiler hakkında uygulanması gerektiği kabul edilmekte olup, takip dosyasında adresi mevcut olan alacaklı ve borçlu için anılan şart aranmamaktadır.Ancak, somut olayda ihalenin feshini isteyen, borçlu konumundadır. İhalenin feshini isteyen borçlunun, takip dosyasında yer alan satış ilanının tebliğ edildiği adrese yönelik olarak yurt dışında olduğunu belirterek itirazda bulunduğu ve takip dosyasında ihalenin feshini isteyen borçlu tarafından kabul edilen bir adresi bulunmadığından, yasanın aradığı anlamda ihalenin feshini isteyen borçludan yurt içinde adres bildirme şartı aranmalıdır. İhalenin feshi istemine ilişkin şikayet dilekçesinde borçlunun yurt içi adresi bulunmamaktadır. Şikayet dilekçesi ekindeki vekaletnamede de borçlunun yurtdışı adresi belirtildiğine göre, yurt içi adres bildirme zorunluluğu usulünce yerine getirilmemiştir.Bu durumda, mahkemece, İİK.nun 134/2. maddesindeki koşulu taşımayan dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin esasının incelenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden karar sonucu itibari ile doğrudur. Bu nedenle şikayetçinin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Ancak, İİK.nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmüştür. Şikayetçinin ihalenin feshi isteminin, dava şartı yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerekeceğinden aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının yukarıda 3. maddede yazılı nedenlerle kısmen kabulü ile Alanya İcra Hukuk Mahkemesi’nin 03.06.2014 tarih ve 2011/209 E., 2014/289 K. sayılı kararının hüküm bölümünün 3. bendinde yer alan “Davacının, ihale bedelinin %10'u olan 27.500 TL para cezası ile cezalandırılmasına” kısmının karar metninden çıkarılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.