Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 298 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11339 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİMTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 825 parsel sayılı tarla nitelikli taşınmazın paylı mülkiyet üzere ..., ..., ..., ..., ... ve ... adlarına 10.02.1970 tarihinde kadastro ile tescil edildiği, davacıların anılan taşınmazın paydaşlarından ...’in soyadının “...”, ..., ... ve ...’un soyadının “...”, ...’nin isim ve soyisminin “... ” ve ...’nin isim ve soyisminin “...” olarak düzeltilmesi istemiyle eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.6100 Sayılı HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, çekişme konusu taşınmazın tapuya tesciline esas kadastro mahkemesi dosyası getirtilmemiş, kayıt malikleri ile davacılar ve murislerinin kimlik bilgilerinin uyumlu olup olmadığı denetlenmediği gibi kaydının düzeltilmesi istenen ...’nin nüfus kaydında ölü ya da sağ olduğuna dair bilgi bulunmayıp, ölüm araştırması yapıldığına ilişkin ifade üzerine, anılan kişi yönünden davacıların aktif dava ehliyeti değerlendirilmemiş, ... ile ilgili istem yönünden ise olumlu-olumsuz karar oluşturulmamıştır.Hâl böyle olunca, öncelikle dava konusu 825 parsel sayılı taşınmazın tapuya tesciline dayanak Kadastro Mahkemesinin 1963/553 Esas, 1965/400 Karar sayılı dava dosyasının temini ile, bu dosya içindeki bilgi ve belgelerden yararlanılmak suretiyle tespit maliklerinin kimliklerinin açıklığa kavuşturulması, her bir paydaş yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak davacılar ve murisleri ile kimlik bilgilerinin uyumlu olup olmadığının saptanması, öte yandan kaydının düzeltilmesi istenen “... Yabacı”nın nüfus kaydında ölüm araştırması yapıldığı kaydı gözetilerek davacıların aktif dava ehliyetinin değerlendirilmesi, adı geçenin nüfus kayıtlarında soyadının “Baz” olduğu gözetilerek “Yabacı” şeklinde düzeltme nedeninin açıklığa kavuşturulması, kısıtlı olduğu anlaşılan davacılardan ....’in husumete izin kararı bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda soruşturma eksiksiz tamamlanarak 6100 Sayılı HMK’nun 297/2.maddesi de gözetilerek hüküm oluşturulmak üzere karar bozulmalıdır.Davalının temyiz itirazının açıklanan nedenlerle kabulü ile, hükmü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.