Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 298 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : ... Ağır CezaGörevi kötüye kullanma suçundan sanık ...'in beraatine ilişkin, ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı ve şikayetçi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;"Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı, müştekinin bu suçun mağduru olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nun 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.... Ağır Ceza Mahkemesi ise ... gün ve ... sayı ile;"Mahkememizin 16.10.2009 tarihli tensip tutanağı 2 nolu bendi ile müştekinin meşruhatlı davetiye ile çağrılmasına karar verildiği ve şikayetçi ...'a duruşma gününün 26.01.2010 olduğuna ilişkin CMK'nun 233. maddesi uyarınca davetiye tebliğine rağmen mazeretiniz olmaksızın duruşmaya gelmemeniz halinde tanık sıfatı ile zorla getirileceğiniz, gelmemenizin sebep olduğu giderlerin tahsiline karar verileceği hususları ihtar olunur açıklamasını içeren davetiyenin, şikayet dilekçesinde bildirdiği ve Cumhuriyet Savcılığındaki 03.04.2008 tarihli ifadesinde de tekrar ettiği anlaşılan ... adresine tebliğ edildiği dosyadaki tebliğat belgesinden anlaşılmış, davetiye tebliği ile duruşmaya gelmediğinden 26.01.2010 tarihli birinci oturumda tanık sıfatıyla zorla getirilmesine karar verilmiş, 27.01.2010 tarihli zorla getirme müzekkeresine kolluk tarafından 04.04.2010 tarihli tutanakla belirtilen adrese gidildiği, adı geçenin bu adreste ikamet etmediği, çevreden sorulduğunda daha önceden esnaflık yaptığı, ancak iflas ettiğinden adresi terk ederek gittiği, adına çok sayıda yakalama müzekkeresi bulunduğunun tespit edildiği şeklinde cevap verilmesi üzerine 20.04.2010 tarihli ikinci oturumda davetiye tebliğine rağmen gelmeyen ve zorla getirme kararı yerine getirilemeyen şikayetçiye CMK'nun 235/2. maddesi uyarınca yeniden tebliğat yapılmasına yer olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş ve hüküm verilmiş olduğu, mahkememiz kararının şikayetçinin dosyadaki adresine tebliğe çıkarıldığı, adresten ayrıldığı belirtilerek iade edildiği, bunun üzerine şikayetçinin mernis adresine gerekçeli kararın tebliğe çıkarıldığı ve 12.01.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, ayrıca şikayetçinin mahkeme kalemine uğrayarak 04.01.2014 tarihinde kararı elden tebliğ aldığına ilişkin tebliğat belgesi düzenlendiği ve 04.03.2014 tarihli temyiz dilekçesi vermiş olduğu görülmüştür. Bu nedenle bozma kararının yerinde olmadığı" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.Re'sen temyize tabi olmayan bu karar, taraflar ve Cumhuriyet savcısınca da temyiz edilmemiş olmasına karşın, yerel mahkemece kendiliğinden Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmiş, dosya; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.01.2015 gün ve 398414 sayılı “incelenmeksizin iade” istekli tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; şikâyetçinin usulüne uygun şekilde dava ve duruşmalardan haberdar edilip edilmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, Cumhuriyet savcısı veya taraflarca temyiz edilmeyen yerel mahkeme direnme hükmünün Ceza Genel Kurulunca incelenmesinin mümkün olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.İncelenen dosya kapsamından;... günlü direnme kararının şikâyetçinin ve sanığın yüzüne karşı tefhim edildiği, re’sen temyize tabi olmayan bu hükmün taraflar ve Cumhuriyet savcısınca da temyiz edilmemiş olmasına karşın yerel mahkemece kendiliğinden Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildiği anlaşılmaktadır.Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 310. maddesine göre iki şartın varlığı gereklidir.Bunlardan ilki süre şartıdır. Kanunun 310. maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süre hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlenmiştir. Temyiz süresi 310. maddenin 3. fıkrasındaki farklı durum hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci şart ise istek şartıdır. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "davasız yargılama olmaz" ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. 1412 sayılı CMUK’nun halen yürürlükte bulunan 305. maddesinin 1. fıkrası ile bu kuraldan uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden yapılması kabul edilmiş ise de, on beş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler dışında kalan kararlarda, süre ve istek şartlarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay’ca incelenmesi mümkün değildir. Yerel mahkemelerin direnme kararlarının temyizen incelenmesi bakımından da aynı şartlar geçerlidir.Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;Re'sen temyize tabi olmayan direnme kararı, şikâyetçi ve sanığın yüzüne karşı verilmiş olmasına karşın, taraflar ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmemiştir. Bu nedenle açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve kendiliğinden de temyize tâbi olmaması nedeniyle direnme kararının Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün değildir.Bu itibarla, yerel mahkeme de direnme kararına karşı açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve kararın kendiliğinden de temyize tâbi olmaması nedeniyle dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı direnme kararının, açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve kendiliğinden temyize tâbi de olmaması nedeniyle, dosyanın İNCELENMEKSİZİN MAHALLİNE İADESİNE,2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.09.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.