Davacı; babasından dolayı ölüm aylığı alırken, 05.01.2007 günlü Kurum yazısı İle anılan ölüm aylığının iptali ile yersiz ödeme çıkarılmış olmasının haksız olduğunu beyanla, aylığın iptali yönündeki Kurum sataşmasının önlenmesini istemiştir.Mahkemece; davalı Kurum işleminin yerinde olduğundan bahisle, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacıya, Kurum sigortalısı iken ölen babasından dolayı, 01.04.1961 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, davacının, 16.11.1976 tarihli beyan taahhüt belgesini doldurarak imza ettiği, aylığın devamı sırasında 01.05.1985 20.05.2005 tarihleri arası dönemde muhasebecilik faaliyetinden dolayı Bağ-Kur sigortalısı olduğu ve 01.06.2005 tarihinden itibaren de bu sigortalılığa dayalı olarak yaşlılık aylığına hak kazandığının belirlendiği; davalı Kurum tarafından 28.12.2006 tarihli işlemle, davacı kı z çocuğunun ölüm aylığı alırken, Bağ-Kur’a tabi zorunlu çalıştığı gerekçesiyle, ölüm aylığı iptal edilerek, 01.06.1985 23.09.2006 dönemi yönünden 16.140,88 TL yersiz aylık borcu çıkarıldığı anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 68/1.C-a maddesidir. Anılan maddede, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir ve aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtildiğe göre, Bağ-Kur tabi bir bağımsız, çalışması olanlara, buralardan aylık ve gelir alanlara aylık bağlanamayacağı tartışmasızdır. Ölüm aylığı tahsisi için maddede öngörülen şartlar oluşmadığından ve 16.11.1976 tarihli beyan taahüt belgesine rağmen 1985-2005 tarihleri arasındaki bağımsız çalışması ve 01.06.2005 tarihinden itibaren de bu çalışmadan dolayı bağlanan yaşlılık aylığını davalı Kurum’a bildirmemiş olan davacının iyiniyetinden de bahsedilemez.Ancak; 5510 Sayılı Yasa’nın işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir yeya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise, bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanuni faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır..." düzenlemesini içermesi karşısında; anılan madde hükmü çerçevesinde davalı Kurumca istirdatı mümkün olmayan yersiz ödeme miktarı belirlenerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın tümüyle reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı Avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.03.2010 günü oybirliğiyle karar verildi.