MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; davalı borçlunun kaçak/usulsüz elektrik kullandığının tespit edildiğini ve hakkında kaçak tespit tutanağı tanzim edildiğini, davalı tarafça usulsüz kullanıma ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı hakkında...İcra Müdürlüğü'nün 2012/632 E.sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ve takibin devamı ile davalı borçlunun %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili duruşmadaki beyanında;...uk Mahkemesi'nin 2013/73 Esas sayılı dava dosyasının aynı aboneliğe ilişkin olduğunu belirtmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/632 E.sayılı dosyasına yapılan takibin 5.244,25 TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştirDosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davalı tarafça, aynı aboneliğe ve aynı döneme ilişkin olarak yargılama yapıldığı belirtilen...kuk Mahkemesi'nin 2013/73 Esas sayılı dosyasının, davalının aynı aboneliği hakkında farklı tahakkuk ve fatura dönemine ilişkin olduğu anlaşılmış olup, bu sebeple davalı vekilinin derdestlik itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına girilmiştir.Dava İİK'nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.4628 sayılıı Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren...de, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, yine 13.madde b bendinde; Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması, kaçak elektrik tüketimi olarak açıkça belirtilmiş; 15. madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.... tarafından, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı karar alınmıştır.Somut olaya gelince; davalının davacı şirketin 8212620 nolu tarımsal sulama abonesi olduğu, yargılama konusu beş farklı faturaya dayanak olan, birincisi 30.07.2012 tarihli, ikincisi 09.08.2012 tarihli, üçüncüsü 06.09.2012 tarihli, dördüncüsü 14.09.2012 tarihli ve beşincisi 25.09.2012 tarihli kaçak tespit tutanakları incelendiğinde, davalının kaçak kullanım şeklinin borcundan dolayı kesik olan elektriği mührünü kırarak kullanım olduğu ve elektriğin sayaçtan geçtiğinin belirtildiği, davalı hakkında tanzim edilen diğer kaçak tespit tutanaklarında da aynı gerekçeye istinaden kaçak tespit tutanaklarının tanzim edildiği ve davacı şirket tarafından Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği 13/a-b kapsamında kaçak tahakkuku yapıldığı, davalıya ait beş farklı fatura bedelinin davacı şirkete ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında icra takibi yapıldığı, davalı tarafından süresinde takibe itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece; bilgisine başvurulan ve hükme esas alınan 22.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda, davalı kurum tarafından tutulan tutanaklarda elektriğin sayaçtan geçtiğinin belirtilmesi karşısında, sayacın tüketim kaydetmesini engelleyecek bir durum bulunmadığından davalının kaçak kullanımının değil usulsüz kullanımının söz konusu olacağını, bu durumda mahkemece sayacın doğru tüketim kaydettiğinin kabul edilmesi halinde sayaç üzerindeki endekse göre davalının davacı kuruma olan fatura borcunun 5.244,25 TL olduğu, sayacın doğru tüketim kaydetmediğinin kabulü halinde ise ziraat bilirkişisinin belirlediği bir sulama sezonu içerisinde davalının kullanabileceği elektrik miktarı üzerinden davalının borcunun 178,63 TL olacağı yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmaktadır.Oysa, yukarıda açıklanan yasal hükümler gereğince; davalının dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun şekilde kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu ve Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13./a-b maddesi hükmüne göre kaçak elektrik tüketimi hesaplaması yapılması gerektiği kuşkusuzdur.Bundan ayrı, kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas- 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflığın; hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu;... kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de,... Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı,Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılmasının hukuka uygun olmadığına karar verilmiştir.Ne var ki, yukarıda bahsedilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile; elektrik abonelerinden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı içtihadında bulunulmuştur. Dairemiz de, Genel Kurul kararındaki ilkeleri de benimseyerek, kayıp-kaçak bedeli yanında, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.Ancak, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde ise, yukarıda ifade edilen hususları karşılar nitelikte ve yeterlilikte olmadığı anlaşılmaktadır.O halde mahkemece; davacı kurum tarafından yapılan kaçak tüketim tahakkukları da dosyaya getirtilerek tahakkuk tarihinde yürürlükte olan 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı ile belirlenen kaçak tahakkuk hesabı yöntemi uygulanmak suretiyle, kayıp kaçak bedeli yanında sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de davalı tüketiciden tahsil edilemeyeceği de gözetileerek, alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, anılan yönler gözetilmeden, eksik ve hatalı bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne yönelik hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Bundan ayrı davanın kısmen kabulüne karar veriliş olmasına rağmen, davanın reddedilen kısmına ilişkin olarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.