Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2954 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5378 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının 29.10.2011 tarihinde kendilerine ait evin teras katında halı silkelediği sırada, halının elektrik tellerine temas etmesi sonucu yaralandığını, davalı kuruma ait tellerin çok yakınından geçtiği ve kazanın meydana gelmesinde elektrik hattını güvenlik mesafelerine uygun şekilde tesis etmeyen davalı kurumun ihmal ve sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkilinin babasının kazadan önce defalarca kez davalı kuruma başvurarak bu hattın gerekli mesafelere alınmasını istediğini ancak davalı kurumun bu talebe ilişkin hiçbir işlem yapmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla davacı için 1.000,00 TL maddi tazminat ile 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 175.030,07 TL olarak artırmış ve eksik harcı yatırmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu olayın meydana gelmesinde davalı kurumun bir kusurunun bulunmadığını, tam aksine tüm kusurun gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davacıya ait olduğunu, ayrıca dava dilekçesinde belirtildiği şekilde davacının babasının kazadan önce kuruma başvurarak evin yakınından geçen elektrik tellerine konsol atılmasını istediğinin, bunun üzerine yapılan incelemede şebeke tadilatının can ve mal güvenliği açısından zorunlu olduğu tespit edilerek, talep sahibi şahsa, maliki olduğu eve dair yapı kullanım izin belgesi ile elektrik şebekesina dair aplikasyon krokisinin sunulması ve 5.390 TL tadilat bedelinin belirtilen süre içinde kuruma yatırılması halinde işlem yapılacağının bildirildiğini ancak talep sahibinin bu yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeni ile herhangi bir işlem yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 175.030,07 TL maddi tazminat ile 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 29/10/2011 den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, davacının davalı kuruma ait elektrik tellerine temas etmesi sonucu yaralanması nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.Davalı şirket, bölgedeki elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet varlığı ve niteliği itibariyle tehlike ve dolayısıyla zarar ihtimali taşıdığından davalı şirketin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur.Borçlar Yasasının 58/1.maddesi gereğince imal olunan bir şeyin sahibi o şeyin korunmasındaki kusurundan dolayı oluşan zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumludur. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.BK. m. 58'de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gerekir. Anılan maddedeki sorumluluk kusura dayanmayan kusursuz sorumluluk hallerinden olup, yapı eseri sahibi ancak davacının kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığının ispatı halinde sorumluluktan kurtulabilir.Bu sebeple, sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk gerçekleşmiş olacağından bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır. (Prof.Dr. Fikret Egen, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı, Cilt 2 sy.14-15)Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının, 29.10.2011 tarihinde, evlerinin teras kısmında halı silkelediği sırada, bina dışından geçen elektrik teline temas etmesi sonucu yaralandığı ve bir kolunu kaybettiği anlaşılmaktadır.Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; meydana gelen olayda tarafların kusur ve sorumluluğunun tespiti noktasında toplanmaktadır.Yargılama sırasında elektrik mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 12/11/2012 tarihli kök rapor ile 07/03/2013 tarihli ek raporda; dava konusu kazanın meydana geldiği evin hemen yakınından geçen elektrik tellerinin ilgili yönetmelik hükümlerine göre olması gereken mesafeden çok daha yakın olduğu, ayrıca davalı kurumun kazadan önce yapılan başvurulara karşın gerekli önlemleri almak için hiçbir işlem yapmadığı, bu nedenle davalı kurum olayın meydana gelmesinde %35 oranında kusurlu olduğu, bununla birlikte dava konusu olayın meydana geldiği evin terasına çıkışını engelleyecek bir kapı bulunmadığı gibi elektrik hattının geçtiği kısma yaklaşılmasını engelleyecek de hiçbir önlem olmaması ve davacının babası Ahmet Alyan'ın kuruma yaptığı başvuruyu takip etmemesi nedeni ile davacının babasının %35 oranında kusurlu olduğu, yine dava konusu binanın ruhsatsız olması nedeni ile ruhsatsız bina yapımına engel olamayan dava dışı Şahinbey Belediyesi'nin %20 ve nihayetinde olay tarihinde 24 yaşında olmasına karşın gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davacının ise %10 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.Davalı vekili, bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde; müvekkili kuruma izafe edilen kusur oranını kabul etmediklerini, davacının babasının kuruma başvurduğunu ancak cevap dilekçesinde de açıklandığı üzere gerekli işlemleri yerine getirmediği için dava konusu hatta bir müdahalede bulunmadıklarını, müvekkili kurumun bir anonim şirket olduğunu ve ancak bedeli ödenmesi halinde hizmet sunabileceğini, ayrıca bilirkişi raporunda, kazanın meydana geldiği meskenin yasaya uygun yapılıp yapılmadığı hususu da değerlendirilmediğini belirtmiştir.HMK. 281/2, 3.maddesinde; "mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi tayin edeceği duruşmada sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir", 282.maddesinde; "Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir" düzenlemesi yer almaktadır.Mahkemece, davalı vekilinin bu itirazları dikkate alınarak aynı bilirkişilerden ek rapor ya da yeni bir bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınması gerekirken, HMK. 281.maddesine aykırı olacak şekilde itiraza konu bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesis edilmiş olması isabetsizdir.Bu durumda mahkemece dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu tevdii ile taraf vekillerinin iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporlarına karşı itirazları dikkate alınmak ve aynı zamanda kazanın meydana geldiği evin yapılış tarihi ile davalıya ait dava konusu elektrik hattının yapılış tarihleri de karşılaştırılarak hangi yapının diğerinden daha sonra ilgili yönetmelik hükümlerine göre belirlenen mesafalere aykırı olarak inşa edildiği hususu da değerlendirilmek sureti ile tarafların kusur ve sorumluluklarının belirlenmesi için taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.