Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 29477 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21758 - Esas Yıl 2014





Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız takipte, belgeyi imzalayan muris M. D. Ö.'nün mirasçısı olan borçlu, takibe konu belgenin muris tarafından düzenlenmediği iddiası ile borca itiraz etmiş, alacaklının itirazın kaldırılması istemi üzerine mahkemece, itirazın kaldırılmasına ve borçlunun inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmiştir.Somut olayda icra takibinin, murisin borcundan dolayı mirasçılar hakkında yapıldığı, alacaklının da mirasçılardan biri olduğu görülmektedir. Mirasçılar, murisin borcundan dolayı müteselsilen sorumlu olup, borcu ödeyen mirasçının, diğer mirasçılara hisseleri oranında rücu hakkı vardır.Buna göre somut olayda takip alacaklısı, senet borçlusu olan murisin mirasçısı olduğuna göre, alacaklının, murisinden intikal eden hissesine düşen ve kendisine rücu edilebilecek miktar yönünden takip yapması mümkün değildir.Öte yandan, başvuru İİK.nun 68/a maddesine dayalı itirazın geçici kaldırılması istemi olup, anılan madde uyarınca yapılan inceleme sonucunda imzanın murise ait olduğu anlaşıldığına göre, mahkemece, alacaklının miras hissesine isabet eden kısım düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden itirazın geçici kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Ayrıca, İİK'nun 67/3. maddesinde yer alan; "itiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminata hükmolunması kötüniyetin sübutuna bağlıdır" düzenlemesi gereğince, mirasçı durumunda bulunan borçlunun salt murisin imzasına itiraz etmiş olması, onun kötüniyetli olduğunu kanıtlamaya yeterli bulunmadığından ve dolayısıyla tazminat ile sorumlu tutulması doğru olmadığından kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.