Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 29466 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 41953 - Esas Yıl 2008





Davacı vekili dava dilekçesinde davacının davalıya ait işyerinde fiilen 16.02.2004 tarihinde çalışmaya başladığını, 1 yıl süreli yazılı personel hizmet sözleşmesinin 02.03.2004 tarihinde imzalandığını, davacının davalı şirkette çalışmalarına devam ettiği sırada ortada haklı bir neden yokken 06.05.2004 tarih ve 058 sayılı yazı ile iş akdine sözleşmenin 5/2.maddesine dayanarak son verildiğini, sözleşmenin 5./2.maddesinde şirkete ilk kez katılan personel için 2 aylık deneme süresi öngörüldüğünü, davacının davalı şirkette fiilen göreve başladığı 16.02.2004 tarihinden fesih tarihi olan 6.05.2004 tarihine kadar 2 aylık deneme süresinin dolduğunu, bu süreden sonra hiçbir haklı neden yokken iş aktine haksız ve usulsüz olarak son verildiğini belirterek sözleşmenin 12.maddesi uyarınca sözleşmenin geri kalan süresi için ödenmesi gereken ücret toplamı olan 15.000-USD'nin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5/2. maddesinde 2 aylık deneme süresi öngörüldüğünü, deneme süresi içinde tarafların bildirim öneli vermeden tazminatsız olarak akdi feshetme hakları olduğunu, deneme süresinin sonunda sözleşmenin 4.madde uyarınca 6 iş günü içinde usulüne uygun biçimde feshedildiğini, bu nedenle davacının kalan süreye ait ücret talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece taraflar arasında 02.03.2004 tarihinde aktedilen 1 yıl süreli hizmet sözleşmesinin 5/2.maddesinde 2 aylık deneme süresi öngörüldüğünü, bu süre içinde sözleşmenin bildirimsiz ve tazminatsız feshinin mümkün olduğunu, 4. maddenin son cümlesi uyarınca ise tarafların sözleşmeye aykırılık halinde sözleşmeyi fesih hakkının bulunduğu ve fesih hakkının 6 iş günü içinde kullanılması gerektiği, davacının işe başlama tarihinin02.03.2004 olduğu ve iş akdinin 2 aylık deneme süresi geçtikten sonra feshedildiğini belirterek 7375.00-USD'nin temerrüt tarihi olan 27.09.2004 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD ile açılmış 1 yıllık mevduata uygulanan en yüksek faizi geçmemek üzere USD reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığı ve bu sözleşmeye istinaden sözleşmenin feshi nedeni ile işverence ödenmesi gereken kalan süreye ait ücret konusunda toplanmaktadır.Borçlar Kanunu’nun 325. maddesinde, "İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmaya mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti isteyebilir" şeklinde kurala yer verilerek işçinin kalan süre ücretini talep hakkı olduğu belirlenmiştir. Bakiye süre ücretinin istenebilmesi için iş sözleşmesi, işverence feshedilmiş olmalıdır. Öte yandan, iş sözleşmesinin feshinin haklı bir nedene dayanmaması gerekir, işverenin feshi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin ilk bendinde yazılı olan sağlık sebeplerine, ikinci bentte sözü edilen ahlak ve iyiniyet kuralları ile benzerlerine uymayan hallere ve üçüncü bentte öngörülen zorlayıcı sebeplere dayanması durumunda işçiye sözleşmenin kalan süresine ait ücretler bakımından talep hakkı doğmaz.4773 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 15.3.2003 tarihi sonrasında İş Hukukunda "geçerli fesih" kavramı da yerini almıştır. Her ne kadar anılan fesih, gerek 4773 Sayılı Yasa ve gerek 4857 sayılı İş Kanununda belirsiz süreli iş sözleşmeleri için öngörülmüş olsa da, belirli süreli iş sözleşmesi bakımından da geçerli nedenin sonuçlarının tartışılması gerekir. Geçerli neden ister, işletmenin ve işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklansın ya da işçinin yeterliliği ve davranışlarına dayansın belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce işverence feshi için gerekçe oluşturmamalıdır. Gerçekten, belirli süreli iş sözleşmesi düzenleyerek taraflar fesih iradelerini sürenin sonuna kadar askıya almış sayılmalıdır. Bu itibarla geçerli nedenlerin varlığına rağmen belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin iş sözleşmesi süresinden önce haklı bir neden olmaksızın feshedildiğinde kalan süreye ait ücretinin ödenmesi gerekir.Belirli süreli iş sözleşmesinde, feshin Borçlar Kanunu’nun 117. maddesinde sözü edilen ifa imkansızlığına dayanması halinde bakiye süre ücreti ödenmesi gerekmez.İfa imkansızlığı; edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin olanaksız hale gelmesi olarak açıklanabilir.İşçinin iş görme edimini ifa edememesi, işverenin temerrüdünden kaynaklanmaktadır. O halde sanki sözleşme devam ediyormuş gibi kalan süreye ait ücret ve diğer hakların ödemesi gerekecektir. İş Hukukunda ücret kural olarak çalışma karşılığı ödenir. Aksinin kanunda öngörülmesi yada taraflarca açık biçimde kararlaştırılması gerekir.O halde bakiye süre ücreti için 4857 sayılı İş Kanununun 34. maddesinde öngörülen özel faizin uygulanması söz konusu olmaz. Çünkü eylemli çalışmanın karşılığı değildir. Sosyal Sigortalar Kurumuna bakiye süre ücreti içinden bakiye süreye dair pirim ödemesi de gerekmez.Borçlar Kanunun 325. maddesine göre, işçinin, sözleşme kapsamındaki işi yapmaması sebebiyle tasarruf ettiği miktar ile diğer bir işten elde ettiği gelirleri veya kazanmaktan kasten feragat ettiği şeyler kalan süreye ait ücretler toplamından indirilmelidir. Bu konuda gerekli araştırmaya gidilmeli, işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği, ya da iş arayıp aramadığı araştırılarak sonuca gidilmelidir.İşçiye belirli süreli iş sözleşmesinin varlığına rağmen ihbar tazminatı ödenmişse, bu tutarın, bakiye süre ücretinden hak kazanılan miktardan indirilmesi gerekir. Daha açık bir ifadeyle mahsup işlemi, bakiye süre ücretinden gerekli indirimler yapıldıktan sonra kalan tutar üzerinden gerçekleştirilmelidir (Yargıtay 9.HD. 16.6.2008 gün 2007/ 16098 E, 2008/ 15750 K.).Somut olayda davacının sözleşme ile personel ve finans müdürü olarak çalışması kararlaştırılmış olup bu hali ile davacının yaptığı is belirsiz sürelidir. Belirsiz süreli is akitlerinde bakiye süre ücreti istenemez. Bu nedenle mahkemenin davanın reddi yerine kısmen kabulüne ilişkin kararı yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiş tir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.