MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının... Müdürlüğü'nde vekaleten şube müdürü olarak görev yaptığı dönemde ek döner sermaye ödemelerinin, asıl kadrosu üzerinden yapılması gerekirken sehven vekalet ettiği kadrosu üzerinden ödendiğini ve bu suretle davalıya 27.03.2008-15.12.2008 tarihleri arasında 12.971,84 TL fazla ödeme yapıldığını belirterek, bu bedelin borcun doğu tarihlerinden itibaren yasal faizi ile iadesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekeçesinde; davalı idarenin hatalı yaptığı ödemeyi ancak idari dava açma süresinde geri isteyebileceğini ancak bu sürenin geçmiş olduğunu, ayrıca dava konusu olayda müvekkilinin bir kusuru olmadığı gibi, yapılan döner sermaye ödemesinin müvekkilinin fiilen yürüttüğü görev üzerinden yapılmasının adil olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın reddine yönelik olarak verilen 03/02/2011 tarihli hükmün davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 24/102011 tarih 2011/8653 Esas 2011/16178 Karar sayılı ilamı ile, "Kural olarak, idari yargıda; gerçek kişiler aleyhine dava açılamaz. İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinde; idarenin, idari eylem ve işlemlerine karşı (işlem ve eylemi yapan idare aleyhine) iptal ya da tam yargı davası açılabileceği kabul edilmiştir.Davada, davalı gerçek kişi aleyhine davacı idare tarafından yapılan fazla ödemenin istirdatı ile ilgili olarak adli yargıda talepde bulunulması nedeniyle uyuşmazlığın; sebepsiz zenginleşme hükümlerine (BK.61ve devamı maddelerine) göre değerlendirilip tartışılarak çözümlenmesi gerekmektedir.Bu duumda mahkemece, davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu, davaya bakmaya idare mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyulması üzerine yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile 12.971,83 TL'nin temerrüt tarihinden (05/08/2009) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, davalıya fazladan yapıldığı iddia oluna döner sermaye ödemesinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişikindir.Somut olayda davacı taraf dava dilekçesinde, davalıya 27.03.2008-15.12.2008 tarihleri arasında yapılan fazla ödemenin iadesinin talep edildiği, buna karşın mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 01.01.2005-01.11.2008 tarihleri arasında davalıya yapıldığı belirtilen fazla ödemelerin hesaplandığı ve bu rapora dayalı olarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.HMK'nın 26/1. Maddesi (HUMK 74) gereğince hakim, tarafların iddia ve savunması ile bağlı olup, talepten fazlasına ya da talepten başka bir şeye hüküm veremez.O halde mahkemece, davacının talebinin davalıya 27.03.2008-15.12.2008 tarihleri arasında yapılan fazla ödemenin iadesine ilişkin olduğu ve davacı tarafça yargılama sürecinde, bu tarihlerin maddi hataya dayalı beyan olduğu da bildirilmediği göz önüne alınarak, davalıya bu tarihler arasında yapılmış fazla ek döner sermaye ödemesi olup olmadığı ve mevcut ise bu ödemenin miktarının ne kadar olduğu saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm isabetsiz olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.