MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ -TESCİL- TESCİLTaraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis davası sonunda, yerel mahkemece 12 nolu bölümle ilgili birleşen davada davalılar ... ve ...'ın pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesi ile 4 ve 12 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne, 11 nolu bölüm yönünden davanın reddine, birleşen davada davalılar ... ve ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili , davalı ... vekili, davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Asıl ve birleşen dava; muris muvazaası hukuksal nededine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ...'un, 155 ada 6 parseldeki 4 nolu dükkanını 08.08.1990 tarihinde kızının eski eşinin akrabası olan dava dışı ...'e, ...'nın 28.12.1993 tarihinde murisin gayriresmi birlikte yaşadığı kadından olma kızı davalı ...'e, ...'nun da 26.05.2000 tarihinde annesi olan davalı ...'a satış göstermek suretiyle devrettiğini, yine murisin aynı yerdeki 11 nolu meskenini davalı ...'a, 12 nolu meskenini ise kızı ...'nun yakın arkadaşı olan davalı ...'ya satış suretiyle aktardığını, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, asıl ve birleşen davada tapuların iptal ile miras payları oranında tescile, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.Davalı ..., 11 nolu bölümü müteahhitten parasını ödeyerek satın aldığını, murisle ilgisinin olmadığını, 4 nolu dükkanı murisin eczacılık yapan ...'ya satış suretiyle temlik ettiğini, onun işlerinin bozulup hastanenin başka bir yere taşınmazı üzerine dükkanı satışa çıkardığını, kızı ... ile damadının satın aldıklarını, ancak damadının işlerinin bozulup hacizler gelmeye başlaması üzerine hacizlerden korumak için dükkanı kendisine devrettiğini, iddiaların doğru olmadığını, birleşen davada davalı ..., davayı kabul etmediğini, 12 nolu meskende kiracı olarak oturduğunu, neden dava açıldığını anlayamadığını, birleşen davada davalı ..., ...'nun eşinin dükkanından alışveriş yaparken muris ile tanıştığını ve ekonomik sıkıntılar sebebi ile 12 nolu meskeni satmak istediğini öğrendiğini, oğlunun evlenmeyi düşünmesi üzerine ilerde onun oturması amacıyla emekli ikramiyesi ile bu yeri satın aldığını, daha sonra oğluna düğün yapacağı zaman boşaltması amacı ile ...'ya kiraya verdiğini, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişmeye konu 4 ve 12 nolu bölümlerin temliklerinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, 11 nolu bölümün ise davalı ... tarafından üçüncü kişiden satın alındığı, bu taşınmazın muvazaalı şekilde ... tarafından edinildiği iddiasının ispat edilemediği, öte yandan, 12 nolu bölümle ilgili birleşen davada davalılar ... ve ...'ın pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesi ile 4 ve 12 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne, 11 nolu bölüm yönünden davanın reddine, birleşen davada davalılar ... ve ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'un, 155 ada 6 parseldeki 4 nolu dükkanını 08.08.1990 tarihinde dava dışı ...'e, ... 'in 28.12.1993 tarihinde murisin kızı olan davalı ...'e, ...'nun da 26.05.2000 tarihinde annesi olan davalı ...'a satış suretiyle devrettiği, yine murisin aynı taşınmazdaki 12 nolu meskenini 27.04.2001 tarihinde davalı ...'ya satış suretiyle aktardığı, ... ile ... arasında bu bağımsız bölümle ilgili olarak ... Noterliğinde 29 Mart 2002 tarihinde 01.05.2001 başlangıç tarihli 3 yıllık kira sözleşmesi düzenlendiği ve halen anılan bölümde davalı ...'nun ikamet ettiği, öte yandan, aynı parseldeki 11 nolu bölümün ise 04.02.1981 tarihinde kat mülkiyeti tesisine istinaden davalı ... adına tescil edildiği, ...'ın taşınmazdaki payını 02.09.1980 tarihinde dava dışı ...'den satın aldığı, 1931 doğumlu olan mirasbırakan ...'un 20.06.2001 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak eşi ve oğlu olan davacılar ile davalı ...'dan olma birleşen davada davalı kızı ...'in kaldığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; 1.4.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, diğer bir söyleyişle bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; koşulları var ise tenkis istenebileceği Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.Somut olaya gelince; davalı ... 11 nolu bağımsız bölüme isabet eden payını dava dışı kişiden edindiğine göre, bu taşınmaz bakımından olaya 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı açıktır.Ne var ki, davacıların terditli olarak tenkis talepleri bulunduğu halde, bu bağımsız bölüm yönünden tenkis hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.Tarafların öteki taşınmazlara ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; çekişmeye konu 4 nolu bölüm ile 12 nolu bölüm bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğu söylenemez.Şöyle ki; 4 nolu dükkanın muris tarafından dava dışı ...'e devrinden sonra taşınmazın kim veya kimler tarafından ne şekilde tasarruf edildiği, kiraya verilmiş ise kimlerin kiracı olarak kullandığı, kira bedellerinin kime ne şekilde ödendiği, bu yerle ilgili Vergi Dairesine sunulan kira sözleşmesi bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, tanıkların anılan hususlarda etraflıca beyanlarının alınmadığı, öte yandan; her ne kadar 12 nolu bölümde davalı ...'nun Noterde düzenlenen 01.05.2001 başlangıç tarihli kira sözleşmesine istinaden kiracı olduğu ileri sürülerek kira sözleşmesi sunulmuş ve yapılan keşifte anılan bölümde davalı ...'nun ailesi ve annesi olan davalı ... ile birlikte oturduğu belirlenmiş ise de, davalı ...'nun kiracı olduğu dönemlerde kira bedellerini ne şekilde ödediğinin taraflardan ve tanıklardan sorularak buna ilişkin ödeme belgeleri veya banka kayıtlarının evrak arasına alınmadığı, özellikle; bu bağımsız bölümün karşısında bulunan 11 nolu daire davalı ...'a ait olduğu halde, bu bölümde oturmak yerine 12 nolu bölümde davalı ... ile ...'ın neden kiracı olarak oturmayı tercih ettikleri hususunda tanıkların etraflıca beyanlarının alınmadığı görülmektedir.Hâl böyle olunca; davaya konu 11 nolu bölümün bedelinin muris tarafından ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturulması, muris tarafından ödendiği saptanır ise bu bağımsız bölüm yönünden davacıların tenkis isteğinin incelenmesi, diğer bağımsız bölümler yönünden ise yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak deliller, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacılar vekili, davalı ... vekili ive davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.