MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkDolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler sanıklar ........ ve ...... müdafii, sanıklar ..... ve ...... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanık ......... katılanın yanına yaklaşarak kendisinin ........ olduğunu söylediği ve bir adres sorduğu, katılanın adresi bilmediğini söylediği, yanlarına gelen ve kendisini ......... olarak tanıtan ve aslında sanık ............ tanıyan sanık ..........., sanık .............., “ABD, Irak'ı vurdu, yakında İran'ı vuracak, altın fiyatları düşecek, eldeki altınları bozdur” dediği,........ı diye kendisini tanıtan sanık..........., cebinden külçe altın olduğunu söylediği bir çakmak çıkardığı ve ancak Mark karşılığı bunu satabileceğini söylediği, sanık .......n yanında Mark olmadığını söylediği, bu sırada katılanın cebinden 2.125 TL para ve beş adet Cumhuriyet altını çıkartarak sanığa verdiği, sanık .........., bu külçeyi şurada bize ait olan “.........................” isimli işyerine götür, parayı al gel dediği, bu sırada diğer sanıkların geldiği ve külçeyi almak istediklerini söyleyince katılanın kuyumcuyu aramaya başladığı, ama bulamadığı, geri geldiğinde sanıkların ortadan kaybolduğu, kendisine verilen çakmağın sahte olduğunun belirlendiği, böylece sanıkların dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanık, katılan ve tanık beyanları, teşhis tutanağı ile dosya kapsamına göre, suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 18/06/2013 gün ve 2012/15-1351 Esas ve 2013/328 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; haksız menfaat miktarının 2.125 TL ve beş adet Cumhuriyet altını olayda, TCK'nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde takdirin kullanılarak alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, sanıklar hakkında, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezasını gerektiren dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler somutlaştırılmadan hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının üst sınırdan tayin edilerek fazla ceza tayini,2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 07/02/2012 gün ve 2011/8-273 Esas, 2012/19 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 5237 sayılı TCK' nın 61. maddesi kapsamında; sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi gerekçelerle takdiri indirim uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir karar verileceği gözetilmeden, “sanıkların suçlarını inkar etmeleri” gibi yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle takdiri indirim uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,3-5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Kanuna aykırı olup, sanıklar........... ve ............müdafii, sanıklar ............ ve ............. temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 04/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.