MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı,maliki olduğu 476 ada 329 parsel sayılı taşınmaza komşu 328 parsel maliki davalının taşkın bina yapmak suretiyle işgal etmesi nedeniyle davalı aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davasında elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne,ecrimisil isteğinin ise reddine karar verildiğini, ancak kararda mahkemece unutulan yıkım isteği hakkında dava açtığını, davalının işgalini sürdürdüğünü ileri sürerek taşkın kısım (4,12 m2) için aylık 500,00 TL den 3 yıllık toplam 18.000,00 TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı,kesin hüküm itirazında bulunarak davanın esastan da reddini savunmuştur.Mahkemece, derdestlik nedeniyle (6100 sayılı HMK. nun 114/1-ı maddesi uyarınca) dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 476 ada 329 parsel sayılı taşınmazın davacı, 476 ada 328 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına kayıtlı olduğu, davacı tarafın davalının taşkın bina yapmak suretiyle taşınmazını işgal etmesi nedeniyle davalı aleyhine .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/99 E. sayılı dosyası üzerinden 03.03.2011 tarihinde açtığı elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davasında Mahkemenin 2011/501 K. sayılı kararı ile davacıya ait taşınmaza davalının 4,12 m2 taşkın yapılanmak suretiyle tecavüz ettiğinin keşfen saptandığı gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise reddine karar verildiği ve kararın derecattan geçmek suretiyle 16.12.2013 tarihinde kesinleştiği, ancak kararda mahkemece unutulan yıkım isteği hakkında davacının davalı aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/112 E. sayılı dosyası üzerinden elatmanın önlenmesi ve yıkım istemi ile 19.03.2012 tarihinde açtığı davada Mahkemenin 2013/135 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne ilişkin hükmün Dairece 01.04.2014 tarih 2014/4573-6896 E. K. sayılı ilamı ile bozulduğu, Mahkemenin 2014/666 Esasına kaydedildiği ve 24.11.2015 tarih 2015/929 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği ve Dairenin 2016/2341 Esasına kayıtlı olarak temyiz incelemesinde olduğu, davacının 15.05.2012 tarihinde açtığı eldeki davada taşkın kısım (4,12 m2) için aylık 500,00 TL den 3 yıllık toplam 18.000,00 TL ecrimisil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte (derdest) ise, aynı konunun (uyuşmazlığın) yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir (olumsuz dava şartı) . Çünkü aynı konuda iki dava açılmasında davacının hukuken korunmaya değer bir menfaati olmadığı gibi çelişik kararlar çıkması olasılığı karşısında da bu durumun benimsenemeyeceği kuşkusuzdur.Açıklanan nedenden ötürü 1086 sayılı HUMK'un 187/4. maddesinde ilk itiraz olarak nitelenen ve bu nedenle de eleştirilen bu müessese, 6100 sayılı HMK'nin 114/1-ı maddesi hükmü ile dava şartı olarak düzenlenmiştir.Öte yandan; 6100 sayılı HMK. nun 303. (1086 sayılı HUMK. nun 237.) maddesi hükmünde de açıkça vurgulandığı üzere kesin hükmün varlığından söz edilebilmesi için, daha önce verilen ve kesinleşmiş olan hükme ilişkin dava ile sonradan açılan davada, iki tarafın, dava konusunun ve sebebinin aynı olması gerekir. Bir başka anlatımla, aynı taraflar arasında, aynı konu hakkında ve aynı sebebe dayanılarak daha önce bir dava açılmış ve verilen hüküm kesinleşmiş ise o konuda kesin hüküm var demektir ve artık aynı uyuşmazlık yeniden dava konusu yapılamaz; yapıldığı takdirde, mahkemenin,kesin hükmün varlığını re'sen gözeterek davanın reddine karar vermesi gerekir. Çünkü,kesin hüküm dava şartlarından olup, kamu düzeni ile ilgilidir.Somut olaya gelince; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/666 E. (bozma öncesi 2012/112 E.) sayılı dosyası üzerinden açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım davası ile eldeki ecrimisil davasının konusu farklıdır. Artık derdest bir davadan, başka bir anlatımla, aynı davadan bahsetmek imkansızdır. Mahkemece davanın derdest olduğundan bahisle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesı usul ve yasaya aykırıdır.Ne var ki; davacı taraf, bu davada talep ettiği 15.05.2009-03.03.2011 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil alacağını önceki davada da talep etmiş olmasına rağmen ecrimisil talebi red edildiği halde davacı taraf temyiz yoluna başvurmamış, böylece kendisi yönünden hüküm kesinleşmiştir. Mahkemece,anılan dönemler için kesin hükmün varlığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, derdestlik nedeniyle davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Hâl böyle olunca, 15.05.2009-03.03.2011 tarihleri arasındaki dönem için kesin hükmün varlığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi; 03.03.2011-15.05.2012 tarihleri arasındaki dönem için ise işin esasının incelenmesi, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delillerinin toplanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.