Mahkemesi : .... Ağır CezaKasten öldürme suçundan sanık ...'nun 5237 sayılı TCK’nun 81, 29, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 14 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, .... Ağır Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve...sayılı hükmün sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay.. Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;"Oluşa ve dosya içeriğine göre; maktulün bir başkası ile evli ve çocuklu olduğu halde, yine bir başkası ile evli olan sanığın kız kardeşi reşit ... ile tanışıp bir süre cinsel birliktelik yaşadıkları, sonrasında her ikisinin de resmi nikahlı eşlerini terk ederek Malatya ilinde gayri resmi birlikte yaşamaya başladıkları, bir süre sonra aralarında anlaşmazlık baş gösterdiği ve maktulün ...'i darp ederek Bingöl'de ikamet eden ailesinin yanına gönderdiği, ...'in burada darp edilmesi nedeni ile adli makamlara şikayette bulunduğu ve ailesinin yanına gitmeyerek bir kadın sığınma evine yerleştiği, sanığın ise işi nedeni ile sık sık ikamet ettiği Bingöl ilinden maktulün ikamet ettiği Malatya iline gidip geldiği, olay günü de aynı nedenle yeniden Malatya iline gittiğinde yolda park ettiği aracı ile ilgilenen maktulü gördüğü ve maktulün sırtı kendisine dönük ve aracı ile ilgilendiği sırada arkasından yaklaşarak birden fazla ateş etmek suretiyle sırt sol ve sol kalça dış yandan isabetle öldürdüğü olayda;Sanığın reşit ve bir başkası ile evli olan kız kardeşi ...'in, maktul ile rızası ile birlikte olarak ayrı evde yaşamaya başladığı, aralarında yaşanan geçimsizlik ve darp olayının maktul ile ...'in özel hayatlarına ilişkin olup ancak ... yönünden haksız tahrik oluşturabilecek eylem niteliği taşıdığı gibi, sanığın 18.08.2011 tarihinde müdafii huzurunda Cumhuriyet Başsavcılığında alınan savunmasında ve aynı gün yine müdafii huzurunda Sulh Ceza Hakimliğinde alınan sorgusunda maktulün kendisine yönelik hakaretinden bahsetmediği, olay sırasında maktulün yanında bulunan tanık ...'ın 17.08.2011 günü kollukta alınan ifadesinde maktul ile birlikte maktule ait aracın ön tarafına eğilip far kısmını kontrol ettikleri sırada iki el silah sesi duyduğunu ve maktulün 'beni kurtarın' diyerek aracın önüne yığıldığını belirttiği anlaşıldığı halde; sanığın sonraki aşamalarda daha az ceza almaya yönelik olarak geliştirdiği savunmalarına ve tanık ...'ın bu savunmalarını kısmen doğrular, önceki beyanı ile çelişik ve tutarsız anlatımlarına itibar edilerek maktulün olaydan önce sanığın kız kardeşini darp edip ailesinin yanına gönderdiği ve olay sırasında da sanığa hakaret ettiğinin kabulü ile yazılı şekilde bu nedenle haksız tahrik hükümlerinin uygulanmış olması sureti ile eksik ceza tayini" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkeme ise ... gün ve ... sayı ile;"Olay tarihinden evvel sanık ...'nun kız kardeşi ... ile maktul ...'in aralarında her ikisinin de başkası ile evli olmalarına rağmen gönül ilişkisi olduğu, bu gayri resmi birliktelik sonrası her ikisinin de eşlerini terkederek Malatya ilinde yaşamaya başladıkları, daha sonra maktul ile sanığın kız kardeşinin aralarında anlaşmazlık çıktığı, maktulun ...'i darp ederek Bingöl iline ailesinin yanına gönderdiği, ...'in maktul ... aleyhine Bingöl Emniyet Müdürlüğüne kendisine şiddet uyguladığı, ölümle tehdit ettiği, çıplak fotoğrafları ile şantaj yaptığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğu, ayrıca olayın ailesi tarafından kabul görmeyeceği endişesi ile kadın sığınma evinde kalmak istediğini görevlilere beyan ettiği, sanık ...'ın işleri nedeniyle sık sık Malatya iline gittiği, 17.08.2012 tarihinde de Malatya ilinde olduğu, olay yerinde aracı ile ilgilenen maktulü gördüğü, maktulün sırtı kendisine dönük ve aracı ile ilgilendiği sırada arkasından yaklaşarak birden fazla kez ateş ettiği, ...'ın sırt sol ve sol kalça dış yandan isabet eden atışlar nedeniyle öldüğü anlaşılmakla; sanığın Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tasarlayarak adam öldürme suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; sanığın yargılama aşamasında işleri nedeniyle Malatya'ya gittiğini beyan etmesi, ayrıca olay günü önce arabasını sonra kendisini gördüğü maktule yaralama kastıyla maktulün bacaklarına ateş ettiği beyanlarında bulunması karşısında, maktulün kastının tasarlayarak adam öldürme olup olmadığı hususunda şüpheye düşülmüş, sanığın maktulü görmesi ve maktulün kız kardeşine yönelik şantaj, tehdit, şiddet uygulaması ve maktulün ailesine yönelik tehditlerinin tesiri ile haksız tahrik altında bu eylemi tasarlama olmaksızın gerçekleştirme olasılığının bulunduğu kabul edilmiş ve sanığın bu şüpheden yararlanmasına karar verilmiştir. Yargıtay'ın 4393-657 sayılı bozma ilamına aykırı olarak maktulün sanığın kız kardeşine yönelik tehdit, şantaj, şiddet uygulaması ve maktulün sanığın ailesine yönelik tehdit eylemlerinin Yargıtay'ın yerleşik içtihatları doğrultusunda sanık yönünden haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmiştir.Yargıtay'ın bozma ilamına uygun olarak sanık yargılama aşamasında beyan ettiği maktulün kendisine yönelik 'yine mi sen yine sen topal' şeklindeki hakaret beyanını soruşturma aşamasında vermiş olduğu hiçbir beyanda rastlanmamış olmakla sanığın bu yöndeki yargılama aşamasında maktulün hakaret ettiği beyanına daha az ceza almak maksadıyla ileri sürdüğü kabul edilmiş ve bu gerekçeyle itibar edilmemiş olup; tüm dosya, sanığın soruşturma aşamasında sıcağı sıcağına Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu beyanları ve 18.08.2011 tarihli sorgu beyanları, tanık ...'in mahkeme beyanları ve olay evvelinden maktul aleyhine bulunmuş olduğu suç duyurusu, tanık ...'in sıcağı sıcağına vermiş olduğu kolluk beyanları, tutanaklar, raporlar kapsamından sanık ...'ın maktul ...'a yönelik eyleminin her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı deliller vasıtasıyla haksız tahrik altında kasten öldürdüğü" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.Bu hükmün de katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.01.2015 gün ve 415863 "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması şartlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;17.08.2011 günü saat 18.00 sıralarında aracıyla işyerine gelen maktulün aracından inerek motor kapağını açtığı, tanık ...'ın yardımcı olmak için yanına geldiği, birlikte aracın far kısmına baktıkları sırada sanığın arkadan gelerek maktule doğru üç el ateş ettiği, maktulün arabanın önüne yığıldığı, kaçmaya çalışan sanığın olay yeri yakınlarında bulunan polis tarafından yakalandığı,Sanığın kız kardeşi ...'nun olaydan 25 gün önce 22.07.2011 tarihinde Bingöl Polis Merkezine müracaatta bulunarak, yaklaşık 4 ay önce ... ile birlikte Malatya'ya kaçtığını, ancak aralarındaki sorunlar nedeniyle Bingöl'e geri döndüğünü, ailesinden çekindiği için yanlarına gidemediğini, gidecek başka bir yeri olmadığından sığınma evine yerleşmek istediğini belirtmesi üzerine sevgi evlerine yerleştirildiği,...'nun 25.07.2011 tarihinde Bingöl Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadesinde özetle; yaklaşık 9 yıldır ... ile evli olduğunu, ancak aralarında bir takım sorunlar bulunduğunu, 7 yıl kadar önce ikamet ettikleri evin alt katında bulunan pimapen işiyle uğraşan maktul ... ile tanıştığını, eşiyle olan sorunları devam ettiği için maktulle sık sık görüşmeye başladığını, daha sonra ...’dan ayrılmak isteyince ...'ın elinde çıplak görüntüleri olduğunu, kendisinden ayrıldığı takdirde görüntüleri yayacağını, oğlunu ve ailesini öldüreceğini söyleyerek tehdit edip, darp ettiğini, jandarma istihbarat elemanı olduğunu söylediği için korkusundan bir şey yapamadığını, ...'ın ailesini arayarak 'kızınızı boşandırın kendisiyle evleneceğim' diyerek onları ikna etmeye çalıştığını, yaklaşık 7-8 ay önce eşinin bir şey söylemeden boşanma davası açtığını, bunun üzerine kocasının kendisini babasının evine bıraktığını, bu sırada maktulle görüşmeye devam ettiğini, babasının evinde 2,5 ay kadar kaldıktan sonra maktulün zorlamasıyla birlikte Malatya’ya gittiklerini, yaklaşık 4 ay aynı evde beraber kaldıklarını, bu süre içinde ...'ın sürekli olarak kendisine şiddet uyguladığını, ancak tehditleri nedeniyle polise başvuramadığını, 22.07.2011 günü eve gelip kendisini istemediğini, Bingöl’e göndermek istediğini söylediğini, Bingöl'e geldiğinde emniyet müdürlüğü önündeki polislerden yardım istediğini, yaşadıklarından bahsetmeden bir sıkıntısının olduğunu, ailesinin yanına gitmek istemediğini söylediğini, polislerin de kendisini sevgi evlerine yerleştirdiğini beyan ettiği,Duruşmada; ilk beyanından farklı olarak ...'ın 7 yıl önce kendisine zorla tecavüz ettiğini, görüntülerini aldığını, bu olaydan sonra sürekli görüntüleri dağıtacağından bahisle tehdit ederek zorla ilişkiye girdiğini, bu şekilde üç defa maktulden hamile kaldığını, kürtaj yaptırdığını, eşinden ayrıldıktan sonra maktulün kendisini tehdit ederek Malatya’ya götürdüğünü, burada da sürekli kendisini dövdüğünü, kötü davrandığını, 4-5 ay birlikte kaldıktan sonra Bingöl’e gönderdiğini, Bingöl’e gelince polise gittiğini, eve gitmek istemediği için kendisini sevgi evlerine götürdüklerini, burada kalmaya başladıktan sonra ağabeylerinin gelip kendisini yanlarına aldıklarını, maktulle aralarında geçen olaylara ilişkin ağabeylerine birşey anlatmadığını, sadece sığınma evindeki şahıslara bahsettiğini, olay günü babasının evinde olduğunu beyan ettiği,...'nun şikayeti üzerine, öldürülmeden önce maktul hakkında yapılan soruşturma sırasında alınan ifadesinde; ... ile 2005 yılının sonlarına doğru Bingöl’de çalıştığı iş yerinin üst katında ikamet etmesi nedeniyle tanıştığını, arkadaşlıklarının 6 yıl kadar devam ettiğini, ...'in ailesi ve akrabalarının bu ilişkiden bilgileri olduğunu, hatta ...'in ailesinin kendi eşini arayarak boşanmaya zorladığını, bu nedenle eşiyle arasının bozulduğunu, ...'i kesinlikle tehdit etmediğini, eşi ile boşandıktan sonra birlikte Malatya'ya kaçtıklarını, 4 ay kadar beraber yaşadıklarını, 20.07.2011 tarihinde birlikte Bingöl'e gittiklerini, ...'in ağabeyleri ile buluştuğunu, gecikince ...'i aradığını, ağabeylerinin ...'in elinden alıp kendisini tehdit ettiklerini, bu nedenle Bingöl’den tek başına ayrıldığını, daha sonra ağabeylerinin ...’i darp ettiklerini öğrendiğini, ... kendisini gelip almasını isteyince Malatya'ya getirdiğini, iki gün sonrada ayrılmaya karar verdiklerini, ...'i otobüsüne bindirip Bingöl'e gönderdiğini, kesinlikle darp etmediğini, ... gittikten sonra ailesinin arayarak ...'i tekrar geri götürmesi için tehdit ettiklerini söylediği,Sanık Cumhuriyet savcılığında; öldürme kastı ile ateş etmediğini, düşman sahibi olduğu için devamlı üzerinde silah taşıdığını, maktulün kız kardeşini kaçırarak yanında tuttuğu süre zarfında dövüp, tehdit etmesi, çıplak fotoğraflarını çektiğini söyleyip daha sonra da geri göndermesi nedeniyle eylemi gerçekleştirdiğini,Sorguda; olay günü maktulün önce aracını sonra da kendisini gördüğünü, yanına gittiğini, doğrudan ayaklarına doğru 3 el ateş ettiğini, ateş etmeden önce aralarında herhangi bir konuşma geçmediğini, maktul ile aralarındaki husumetin kız kardeşine yaptıklarından ve ailesini rahatsız etmesinden kaynaklandığını,Duruşmada ise; iş görüşmesi için Malatya’ya gittiğini, bir şeyler yemek için yer ararken maktulle karşılaştığını, kardeşine yaptıkları ile ilgili konuşmak için yanına gittiği sırada maktulün elini beline atarak kendisine hakaret ettiğini, bu nedenle yanında taşıdığı silahını çıkararak ateş ettiğini, bu olaydan yaklaşık bir ay önce kardeşinin Bingöl emniyet müdürlüğüne başvurusu üzerine maktulün kardeşine karşı şiddet uyguladığını ve uygunsuz fotoğraflarını çektiğini öğrendiğini savunduğu,Anlaşılmaktadır.5237 sayılı TCK’nun "Haksız tahrik" başlıklı 29. maddesinde yer alan; "Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklindeki düzenleme ile kişiye haksız fiilin etkisi altında işlediği suçtan ötürü verilecek cezadan belli bir oranda indirim yapılması öngörülmüştür.Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için;a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil olmalı,b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,c) Failin işlediği suç bu ruhi durumun tepkisi olmalı,d) Haksız tahrik teşkil eden fiil, mağdurdan sadır olmalıdır.Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, failin haksız bir tahrikin oluşturduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesini ifade eder. Bu halde fail, haksız tahrikin doğurduğu öfke veya elemin etkisi altında, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir.Öğretide yer alan görüşlere göre de; kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddetin etkisi altında bir suç işlemesi halinde kusur yeteneğindeki azalmayı ifade eden haksız tahrik, bu yönüyle, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan menfi bir nedendir. Başka bir deyişle, bu halde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte ve böylece, haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddetin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği, önemli ölçüde zayıflamış bulunmaktadır.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu olay değerlendirildiğinde;Haksız tahrik teşkil eden fiilin sanığa yönelmesi şart olmayıp üçüncü kişilere karşı yapılan haksız eylemler nedeniyle de haksız tahrik hükümlerinin uygulanabileceği konusunda şüphe bulunmamakta ise de, evli olup sadece kocasına karşı sadakat yükümlülüğü bulunan sanığın kız kardeşinin maktul ile olan rızaya dayalı evlilik dışı ilişkisinin sanık açısından haksız tahrik oluşturmayacağı kabul edilmelidir.Ayrıca sanık, maktulün kız kardeşine kötü muamelede bulunarak darp ve tehdit ettiği iddiasıyla eylemini gerçekleştirdiğini beyan etmiş ise de, ...'nun Bingöl'e geri geldiğinde sevgi evlerine yerleştirilmesi sırasında emniyet görevlilerine maktulün kendisini darp ettiği veya tehdit ettiği husunda herhangi bir beyanda bulunmaması, maktulün de bu olay nedeniyle alınan ifadesinde ...'nun ağabeyleri tarafından darp edildiğini söylemesi karşısında , salt kız kardeşinin geri gönderilmesinden doğan kızgınlıkla hareket ettiği anlaşılan sanık hakkında haksız tahrik şartlarının oluştuğunun kabulü mümkün değildir.Öte yandan, yerel mahkeme tarafından 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından şartlı salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmanın sadece kendi alt soyu ile sınırlı olduğunun gözetilmemesi de usul ve kanuna aykırıdır.Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.Çoğunluk görüşüne katılmayan ondört Genel Kurul Üyesi; "yerel mahkeme direnme hükmünün onanması gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1) .... Ağır Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı direnme hükmünün, sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması ve 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından şartlı salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmanın sadece kendi alt soyları ile sınırlı olduğunun gözetilmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,2) Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.09.2015 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.