Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2879 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 661 - Esas Yıl 2014





Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Manisa(Kapatılan) 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/02/2014NUMARASI : 2014/6-2014/40DAVACI : Cemal TaştekinDAVALI : Efes Varlık Yönetim A.Ş. vekilleri Av. Saadet Sökmen ve diğerleriTaraflar arasındaki “haczedilmezlik şikayeti” kanun yoluna başvurudan dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa 2. İcra Hukuk Mahkemesince talebin kabulüne dair verilen 16.07.2013 gün ve 2013/30 E.-2013/189 K. sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 07.11.2013 gün ve 2013/25693 E.- 2013/35114 K. sayılı ilamı ile; (...İİK.nun 82.maddesinin 1.fıkrasının 12.bendi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, İİK.nun 82/2.maddesi gereğince haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Somut olayda, meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulan taşınmazın borçlu adına kayıtlı olup, tapu kaydında Manisa ili, Demirci İlçesi 31 ada 260 parselde kayıtlı baçeli kargir yapı vasfında olduğu görülmektedir. Mahkeme kararına dayanak yapılan bilirkişi raporunda; 31 ada 260 parseldeki meskenin değerinin arsası ile birlikte 60.000,00 TL olduğu ve borçlunun haline münasip olduğu, borçlunun haline münasip meskeni 60.000,00 TL'ye satın alabilekleri belirtilmiştir. Rapor bu hali ile Yargıtay denetimine elverişli değildir. Çünkü, asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu ilçenin aynı mahallesinde meskeninin bulunması zorunlu değildir. Bu nedenle borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde daha küçük haline münasip meskeni edinebileceği miktarın da belirlenmemesi doğru görülmemiştir. Diğer taraftan, şikayete konu taşınmazın imar durumu dikkate alınmak suretiyle arsa ve üzerindeki yapının değerleri ayrı ayrı hesaplanlanmaması isabetsiz olmuştur. Zira borçlunun bahçeli bir evde oturması şart olmayıp bu kıstaslara göre de haline münasip ev araştırması yapılmalıdır.O halde icra mahkemesince, bilirkişiden ek rapor alınarak borçlunun ikamet ettiği yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip evi alabileceği değer ile şikayete konu taşınmazın değeri yukarıda belirtilen şekilde saptanmalı; bu tespitlerden sonra borçlunun alabileceği evin değeri, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip evi alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Karşı taraf /alacaklı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Talep; haczedilmezlik şikayeti istemine ilişkindir.Şikayetçi asil, karşı tarafça aleyhine yürütülen icra takibi üzerine Manisa ili Demirci ilçesinde bulunan maliki olduğu dairesine haciz işleminin uygulandığını, hacze konu taşınmaz ailesi ve çocuklarıyla birlikte oturduğu sosyal durumuna müsait mesken niteliğinde olduğundan 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 82/12.maddesi uyarınca bu taşınmazın haczedilemeyeceğini ileri sürerek, haciz işleminin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Karşı taraf/alacaklı vekili, davacının kötü niyetli bulunduğunu, borcunu kasıtlı olarak ödememe niyetinde olduğunu, bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceğini, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın bu hususların belirlenmesinin mümkün olmadığını belirterek talebin reddini savunmuştur.Mahkemece, şikayetçi borçlunun eşi ve evli olmayan kızı ile birlikte yaşadığı, haczedilen Manisa Demirci Çamlıca Mahallesi 31 ada 260 parsel sayılı taşınmazın 311,00 m2 yüzölçümünde bahçeli kargir ev vasfında olduğu, taşınmaz üzerinde tek katlı kargir bir yapının bulunduğu, evde 1 salon, l mutfak, 2 oda, tuvalet ve banyonun mevcut olduğu, evin 1970 yılı yapımı ve deprem evi olarak nitelendirilen yapılardan olduğu, taşınmaza 60.000,00 TL değer biçildiği, borçlunun haline münasip bir evin ise yine 60.000,00 TL'ye alınabileceğinin belirtildiği ve bu evin şikayetçi borçlunun haline münasip ev niteliğinde olduğunun açıklandığı, bu durumda şikayetçi borçlunun geçim şekli ile sosyal ve ailevi durumuna göre bu evin haline münasip bir ev olarak nitelendirilmesi gerektiği, zaten şikayetçi borçlu hakkında daha önce yapılan takipler nedeniyle konulan hacizlerin kaldırıldığı gerekçesiyle talebin kabulü ile şikayetçinin haline münasip evi üzerine konulan haczin kaldırılmasına dair verilen karar, karşı taraf/alacaklı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, mahkemece önceki kararın gerekçeleri genişletilmek suretiyle direnilmiştir. Direnme kararını temyize karşı taraf / alacaklı vekili getirmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın arsa ve üzerindeki yapının değerlerinin ayrı ayrı hesaplanarak, borçlunun haline uygun ev alabileceği miktar ile daha mütevazı semtlerde alabileceği meskenlerin değerinin belirlenmesi konularında bilirkişiden ek rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.İcra iflas hukukunda kural olarak borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat oluşturur. Borçlunun malvarlığını oluşturan mal, alacak ve hakları borç için haczedilebilirse de, borçlunun ve ailesinin yaşama ve ekonomik varlığını sürdürebilmesi için istisnai olarak bazı mal ve haklarının haczedilemeyeceği kabul edilmiştir.Haczedilemeyen mal ve hakları düzenleyen 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 82/12. maddesinde, borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceği belirtilmiştir. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Borçlunun sahip bulunduğu evin kıymeti, kendisinin ve ailesinin ihtiyacına cevap verecek normal bir evin bedelinden fazla ise, o zaman icra müdürü, borçlunun evini haczeder ve satar. Satıştan elde edilen paradan, ilk önce borçluya haline uygun bir ev alabileceği kadar para bırakılır; artan para ise evi haczettirmiş olan alacaklıya ödenir ( KURU, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Kasım 2004, s. 446-447 ).Öte yandan, İcra iflas hukukunda alacaklının alacağına ulaşması da asıl olandır. Bunun için bir taraftan borçlunun asgari düzeyde yaşam koşullarını elinden almamak, diğer taraftan alacaklının alacağına kavuşmasını kolaylaştırmak gerekir.Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.09.2012 gün ve 2012/12-332 E. 2012/595 K., 23.01.2013 gün ve 2012/12-704 E. 2013/79 K ile 28.11.2012 gün ve 2012/12-567 E. 2012/909 K. sayılı kararlarında da benzer hususlar dile getirilmiştir.Şikayete konu istemde mahkemece alınan raporda; dava konusu taşınmazın yaklaşık 56 m2 taban alanlı olduğu, 1 salon, 1 mutfak, 2 oda, wc ve banyodan oluştuğu, deprem evi olarak 1970 yılında yapıldığı, keşif tarihi itibariyle değerinin 60.000,00 TL olduğu, Demirci ilçesi şartlarında standardın altında ortalama bir yapı olarak değerlendirildiği, Demirci ilçesinde şikayetçinin haline münasip bir evin fiyatının da 60.000,00 TL olduğu, bu taşınmazın şikayetçinin sosyal ve ekonomik durumu ile yaşam şekline göre haline münasip ev niteliğinde olduğu, hatta şikayetçinin oturabileceği özellik ve standardın altında bile kaldığı belirlenmiştir. Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, şikayete konu evin 1970 yılı yapımı deprem evi niteliğinde, 56 m2 kullanım alanına sahip 2 oda 1 salondan ibaret olan bu evde şikayetçinin eşi ve evli olmayan kızıyla birlikte yaşadığı, bilirkişi raporuna göre de keşif tarihi itibariyle değerinin 60.000,00 TL olduğu, günümüz şartlarında şikayetçinin haline münasip bir evi bu miktarın altında edinebilmesinin mümkün görülmediği, şikayetçi borçlunun sosyal statüsü ve aile fertlerinin sayısı itibarıyla borçlu ve ailesi bakımından makul ölçüleri aşmayan ve ikamet için zorunlu öğeleri taşıyan bir ev niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak ve somut olayın özelliği gözetilmek suretiyle davanın kabulüne dair verilen kararda direnilmesi usul ve yasaya uygundur.Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.S O N U Ç : Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başlıca harç alınmasına mahal olmadığına, 09.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.