1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni ge-rektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kısmi süreli iş ilişkisinin varlığı ve sonuçları noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 13. maddesinde, işçinin normal haftalık çalışma süresinin tam süreli çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az olarak belirlendiği iş sözleşmesi, kısmi süreli iş sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Normal haftalık çalışma süresi ise aynı yasanın 63. maddesinde, haftalık en çok 45 saat olarak açıklanmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 13. maddesinde emsal işçiden söz edilmiş olmakla, kısmi süreli iş sözleşmesinin belirlenmesinde esas alınacak haftalık normal çalışma süresi tam süreli iş sözleşmesi ile çalışan emsal işçiye göre belirlenecektir. Kanun'un 63. maddesinde yazılı olan haftalık iş süresi azamidir. Buna göre o işkolunda emsal bir işçinin ortalama haftalık çalışma süresi, haftalık 45 saati aşmamak şartıyla belirlenmeli ve bunun önemli ölçüde azaltılmış olup olmadığına bakılmalıdır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 63. maddesi kapsamında çıkarılan İş Kanu-nu'na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 6. maddesinde, “İşyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışma kısmi süreli çalışmadır.” Gerekçede “üçte ikisinden az” olan çalışma ifadesi kullanılmışken, yönetmelikte üçte iki oranına kadar yapılan çalışmalar kısmi çalışma sayılmıştır. Bu durumda emsal işçiye göre 45 saat olarak belirlenen normal çalışmanın taraflarca 30 saat ve daha altında kararlaştırılması halinde, kısmi süreli iş sözleşmesinin varlığından söz edilir.Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçinin ücreti ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süre ile orantılı olarak ödenir.Kısmi süreli hizmet aktiyle çalışan işçiye, ayrımı haklı kılan bir neden bulunmadıkça salt bu nedenle farklı bir işlem yapılamayacağı Kanunda öngörülmüştür. İşçinin, ücretinin veya diğer parasal haklarının tam süreli emsal işçinin çalışma süresi ve ücretine göre oranlamak suretiyle belirlenecek olan haklarını talep etmesi mümkündür. Bundan başka 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinde bu yönde ayrım açık biçimde yaptırıma tabi tutulmuş olmakla eşit davranma borcuna aykırılık tazminatının talep edilmesi de olanaklıdır. Ayrımın sonuçları para veya para ile ölçülebilen menfaatlere dair değilse, sadece eşit davranma borcuna aykırılık tazminatının ödetilmesi söz konusu olur.Kısmi çalışma Kanun'da yer almasına rağmen, kıdemin nasıl belirleneceği, ihbar izin gibi haklardan nasıl yararlanacağı, bu haklarla ilgili hesap şekli yine normative olarak düzenlenmiş değildir. Konu, Yargı kararlarıyla çözüme kavuşturulmaktadır. Buna göre, kısmi çalışma ister haftanın bir veya bazı günleri çalışma şeklinde gerçekleşsin, ister her gün birkaç saat şeklinde olsun, işçinin işyerinde çalışmaya başladığı tarihten itibaren bir yıl geçince kıdem tazminatı hakkının doğabileceği ve izne hak kazanacağı Dairemizce kabul edilmiştir. (Yargıtay 9. HD. 12.02.2008 gün 2007/31462 E., 2008/108 K.) Hesaplamada esas alınacak ücret ise işçinin kısmi çalışma karşılığı aldığı ücret olmalıdır.Kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında çalışan işçi yönünden ihbar önelinin de iş ilişkisinin kurulduğu tarih ile feshedilmek istendiği tarih arasında geçen süre toplamına göre belirlenmesi gerekir.Yıllık Ücretli izin Yönetmeliği'nin 13. maddesinde kısmi süreli ve çağrı üzerine çalışan işçilerin izin hakkı bakımından tam süreli işçilere göre farklı bir uygulamaya tabi olamayacakları açıklanmıştır. Bu durumda bir yıllık çalışma süresini dolduran kısmi süreli çalışan işçinin izin hakkı vardır.Kısmi süreli çalışan işçiler, sendikaya üye olabilirler, toplu iş sözleşmelerinin kapsamına girebilirler, greve katılabilirler.Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanlar bu Kanun'un 18 ve 29. maddesinde yazılı olan işçi sayısına dahildirler ve iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilirler.Somut olayda; davacı vekili; müvekkilinin Ağustos 1998 tarihinden itibaren Üsküdar Belediyesi'ne bağlı Kültür Merkezinde wushu antrenörü olarak çalışırken 03, 04, 05.09.2004 tarihlerinde güvenlik görevlilerince çalıştıkları binaya alınmadıklarını, bunu tutanakla tespit ettiklerini, 05.09.2004 tarihinde davalı işverenin branşı kapatarak iş akdini feshettiğini bildirdiğini, feshin haksız olduğunu ileri sürerek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve kötü niyet tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş, davalı vekili; davacı sporcu olduğundan İş Kanunu kapsamına girmediğini, gönüllülük esasına göre çalıştığını, arada hizmet akdi bulunmadığını, davacıya ücret ödenmediğini, teşvik primi ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılamada taraf delilleri toplanıp tanıkları dinlendikten sonra alınan 11.02.2008 tarihli ek bilirkişi raporunun (B) şıkkında yapılan hesaplamaya itibar edilerek 06.10.2001-03.09.2004 tarihleri arasında davalı işyerinde tam gün çalıştığı kabul edilerek kıdem-ihbar tazminatları, ücret ve yıllık izin ücreti alacakları yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosyada toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları değerlendirildiğinde davacının davalı işyerinde kısmi süreli olarak çalıştığı açıkken mahkemece tam gün çalıştığı kabul edilerek buna göre hesaplama yapılarak alacaklara hükmolunması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.Mahkemece yapılması gereken iş gerekirse taraf tanıklarını yeniden çağırıp davacının davalı işyerindeki çalışma düzeni, haftanın kaç günü günde kaçar saat çalıştığı konusunda yeniden ayrıntılı bir şekilde dinledikten sonra bilirkişiden yeniden ek rapor alarak ortaya çıkacak sonuca göre bir karar vermek olacaktır.SONUÇTemyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.