Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 283 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23836 - Esas Yıl 2014
İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : ŞikayetYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A R... İş Mahkemesi'nin 2011/746 Esas 2011/1196 Karar sayılı alacak ilamı borçlu aleyhine takibe konulmuş olup, borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; müvekkili İdareye 6352 sayılı Yasa'nın 58. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28/2. maddesindeki değişiklik kapsamında alacağın tahsiline yönelik herhangi bir başvuru yapılmaksızın takip başlatılmasının yasal dayanağı olmadığından bahisle takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, idareye yazılı başvuru yapılmadan takibe geçildiği gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmiştir.Alacaklının temyizi üzerine, 2577 sayılı Yasa'nın 1. maddesi uyarınca; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usullere tabi ...” olup, Yasa'nın 28/2. maddesindeki anılan değişikliğin adli yargı mahkemeleri tarafından verilen ilamların infazında uygulanma olanağı bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuş ve Mahkemece Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 28.04.2013 tarih, 2014/7828-8480 Esas-Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verildiği halde hüküm oluşturulurken bozma ilamının aksine şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesi'nce verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).Bu durumda Mahkemece, yukarıda açıklanan usuli kazanılmış hak ilkesi nazara alınarak, hükmüne uyduğu bozma ilamı kapsamınca karar verilmesi gerekirken, açıklanan ilkeye aykırı olacak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ:Alacaklı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.