Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2803 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 26147 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ...... Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatına ilişkin hüküm, o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Müşteki H.. A..'ın, 2006 yılı Mayıs ayında ..... bayii olan ve sanık H.. P..'ın sahibi olduğu ..... Tic. Elekt. İlet. Hız. Paz. Ltd. Şti'den kimlik fotokopisini vererek ........... numaralı hattı aldığı, daha sonra müştekinin, ........ müşteri hizmetlerini arayarak üzerine kayıtlı hatları sorduğu ve adına kayıtlı iki tanesi aktif beş hat daha olduğunu öğrendiği, müştekinin kimlik fotokopisini .......... Ticaretten başka bir yere vermediğini ve kimliğini de kaybetmediğini belirttiği, şikayet konusu hatlarla ilgili abonelik sözleşmelerinin ve abonelik tesisi işlemlerinin müştekinin hat açtırmak için vermiş olduğu kimlik fotokopisi kendisinden izinsiz ve habersiz kullanılarak sanığa ait ..........bayii olan ................. Elek. Hiz. Paz. Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirildiği iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda;Sanığın savunmalarında, şirketinin......... ana bayii olduğunu ve Kilis il ve ilçelerine hizmet verdiğini, şirketinden başka aynı çevrede faaliyet gösteren bir çok alt bayii olduğunu, bu alt bayiilerin GSM şirketinden aldıkları yetkiye binaen müşteri ile abonelik sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşmelerin kendi şirketine geldiğini ve sözleşmede belirtilen telefon numaralarının aktivasyonunu gerçekleştirdiğini, son olarak da evrakları dosyalayarak ............ gönderdiğini, müşteki adına düzenlenen abonelik sözleşmelerinin ....... isimli ve ... kodlu alt bayii tarafından düzenlendiğini, hatta müştekinin kendi imzası ile aldığı hatta ilişkin sözleşmede de bu alt bayii kodunun yer aldığını, dolayısıyla kimlik fotokopisini de .......... isimli ve ......... kodlu alt bayinin aldığını, atılı suçla ilgisi olmadığını beyan etmesi, müşteki adına 1 aylık dönem içerisinde farklı tarihlerde abonelik sözleşmeleri düzenlenmesi ve sözleşmelerde müştekiye atfen atılan imzaların birbirinden farklı olması, ..........., ..........,.......... ve.......... numaralı hatlara ilişkin abonelik sözleşmelerinde bayi adı olarak sanığa ait işyerinin yanında .... adlı ve .... kodlu alt bayiinin de gösterilmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, abonelik sözleşmelerinde yazılı ... kod ve ..... adlı işyerinin sanığa ait bayiinin alt bayisi olup olmadığının, suça konu sözleşmelerin hangi bayii tarafından düzenlendiği ve hatların aktivasyonunun hangi bayii tarafından gerçekleştirildiğinin ilgili GSM şirketinden sorulması, sözleşmelerin alt bayii tarafından düzenlendiğinin tespiti halinde, bu bayii sahibinin ve varsa personelinin ifadelerine başvurulması, gerekli görüldüğü takdirde bu şahısların imza ve yazı örnekleri alınarak söz konusu sözleşmeler üzerindeki imza ve yazı örnekleriyle karşılaştırılıp bilirkişi incelemesi yaptırılması, bütün deliller toplandıktan sonra suçun sübutu halinde hükümden sonra 19/02/2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun'un 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" şeklindeki özel düzenleme de gözetilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,Kanuna aykırı olup, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 30/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.