Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 280 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 31 - Esas Yıl 2013





İtirazname : 2011/109252Yargıtay Dairesi : 6. Ceza DairesiMahkemesi : İSTANBUL 11. Ağır CezaGünü : 30.09.2009Sayısı : 25-193 Sanıklar hakkında 6 ayrı iddianame ile çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, bu örgüt içerisinde faaliyet göstermek, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte yardım etmek, yağma, hürriyeti tahdit, silahla kasten yaralama, 6136 sayılı Kanuna aykırılık, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davalarının birleştirilmesi ile yapılan yargılama sonucunda, sanıklar İ.G., Y.N.D. M.A. K., M.. K.ve H. S.'ın katılan M. T. P.'na karşı gerçekleştirmiş oldukları yağma eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 149/1 ve 62. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis, sanık Y.N. D.'ın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan aynı kanunun 13/3 ve 765 sayılı TCK'nun 59. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 366 Lira adli para, sanık Y.O.'ın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan aynı kanunun 15/1, 5237 sayılı TCK'nun 62 ve 52. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 100 Lira adli para, sanıklar Ş. A., A.K., A.G.Y., Ş. S. A., A.K. ve A.Y.'in 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan aynı kanunun 13/3 ve 5237 sayılı TCK'nun 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 366 Lira adli para, sanık A.K.’ın resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK'nın 204/1 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, diğer suçlardan sanıkların beraatlarına ilişkin, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.09.2009 gün ve 25-193 sayılı hükmün sanıklar İ. G., Ş. A., A.K., Y.N.D., Ş.S.A., Y.O., A. G.Y. A.K., A. Y., M. K.ve M.A.K. müdafileri ve sanık H.S.ile Cumhuriyet savcıları tarafından bir kısım sanıklar aleyhine temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 04.07.2012 gün ve 15367-13216 sayı ile; " 1- Yüklenen yağma suçunun gerektirdiği cezanın alt ve üst sınırları bakımından hükmün tefhim edildiği 30.09.2009 tarihli oturumda, sanıklar M.A.K.ve M.K.'in savunmanları hazır bulundurulmaksızın hükümlülük kararı verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 150/3, 151/1, 188/1, 289/3-e maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması, 2- Bir kısım esaslı işlemlerin yapıldığı 22.03.2006 tarihli duruşma tutanağının bütün sayfalarında katip imzasının bulunmaması suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 219/1. maddesine aykırı davranılması" isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.08.2012 gün ve 109252 sayı ile; "Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.04.2012 tarih, 2011/2-299 E,2012/156 K.; 06.03.2012 tarih, 2011/5-240 E., 2012/85 K.; 03.04.2012 tarih, 2011/10-438 E., 2012/141 sayılı kararları ve buna uyum gösteren özel ceza dairelerinin müstakar uygulamalarına göre 'duruşma tutanağında katip imzasının bulunmaması' bozma sebebi sayılmamaktadır. Bu durum karşısında Yüksek Dairenizin anılan ilamında 2 nolu bozma nedeninin yerinde olmadığı nazara alındığında yerinde bulunan 1 nolu bozma sebebi baki kalmak kaydıyla yapılan temyiz istemlerinin kapsamı gözetilerek hükmün esastan incelenmesinin gerekliliği izahtan varestedir." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının 2 numaralı bendinin kaldırılarak, birinci bozmaya konu olan sanıklar M.A.K.ve M.K.hakkında yağma suçundan verilen mahkumiyet kararı dışındaki temyize konu olan tüm hükümlerin esastan incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 16.11.2012 gün ve 24427-21233 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Yağma suçundan sanıklar M. A.K.ve M.K.in müdafileri hazır bulundurulmaksızın hükümlülük kararı verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 150/3, 151/1, 188/1 ve 289/3-e maddelerine aykırı davranılmasının bozma nedeni yapılması noktasında Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında uyuşmazlık bulunmamakta olup, Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;1-Duruşma tutanağındaki zabıt katibi imzası eksikliğinin temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına girilmeden önce bozma nedeni yapılmasının isabetli olup olmadığı,2- Zabıt katibi imzası eksikliğinin bozma nedeni yapılmasının isabetli olmadığının kabulü halinde ise, yağma suçundan sanıklar M. A.K.ve M. K.’in müdafileri hazır bulundurulmaksızın hükümlülük kararı verilmesinin bozma nedeni yapıldığı durumda, adı geçen sanıklar hakkında yağma suçu dışında başka suçlardan kurulan hükümler ile diğer sanıklar hakkında kurulan hükümlerin temyiz incelemesinin yapılmasının gerekip gerekmediği,Noktalarında toplanmaktadır.İncelenen dosya içeriğinden;Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 19.11.2004 tarihli iddianamesi ile sanıklar S. K., T. A., H. D., H. U. ve A.U.hakkında katılan T. G.'e karşı teşebbüs aşamasında kalan yağma suçunu işledikleri iddiasıyla, aynı iddianame ile ayrıca sanıklar İ.G., B.S.ve M.Ç.hakkında ise katılan T. G.'e karşı ayrı bir yağma suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı,Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığının 07.12.2004 tarihli iddianamesi ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 19.11.2004 tarihli iddianamesine konu olan olay ile ilgili olarak sanıklar S.K., T.A., H.D., H.U., A. U.ve H.B.hakkında katılan T.G.'e karşı teşebbüs aşamasında kalan yağma suçunu işledikleri iddiasıyla, aynı iddianame ile ayrıca sanıklar İ. G. B. S., M. Ç. hakkında ise katılan T. G.'e karşı ayrı bir yağma suçunu işledikleri iddiasıyla, ayrıca tüm sanıklar hakkında cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak suçundan kamu davası açıldığı,Ana dosyayı oluşturan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.01.2005 tarihli iddianamesi ile, sanıklar İ. G., Y. N. D., M. A.K.ve M. K.hakkında katılan M. T. P.'na karşı yağma, sanıklar M. A. K., M. K.ve Y.N. D. hakkında mağdur E.A.’a karşı kasten yaralama, sanık İ. G.hakkında mağdur O. Ö.'e karşı hürriyetten yoksun kılma, sanıklar İ. G., Y.N.D., M.A.K.ve M.K.hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık ve sanıklar İ. G. Y. N. D., M.A.K., M. K., A.E., S.Y.ve S.K. hakkında Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununa aykırılık suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı,İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 12.09.2006 tarihli iddianamesi ile, sanık Ş. A. hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.01.2005 tarihli iddianamesi ile sanıklar İ.G., Y. N.D., M.A.K. ve M.K.hakkında katılan M. T.P.'na karşı işledikleri iddia olunan yağma eylemine katılmaktan, sanıklar Ş. A., A.K., A.K., Ş.S.A., A.G. Y., A. E., Y. O., A.. Y., E. B.ve H.D. hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, sanıklar Ş.A.A.K., A.K.Ş.S. A. A. G.Y., Y. O.ve A.Y. hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık, sanık A.K.hakkında resmi evrakta iddiasıyla kamu davası açıldığı,sahtecilik suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı,İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 24.01.2007 tarihli iddianamesi ile, sanıklar B. C. ve A.A. hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunu işledikleri İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 18.12.2007 tarihli iddianamesi ile, sanık H. S.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.01.2005 tarihli iddianamesi ile sanıklar İ. G., Y.N.D., M.A.K. ve M.K. hakkında katılan M.T.P.'na karşı işledikleri iddia olunan yağma eylemine katılmak ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı,Bu altı iddianamenin birleştirilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanıklar İbrahim G., Y.N.D., M.A.K., M. K. ve H. S.'ın katılan M.T.P.'na karşı gerçekleştirmiş oldukları yağma, sanıklar Y.N.D., Y.O., Ş.A., A. K., A.G. Y., Ş. S. A., A.K.ve A. Y.'in 6136 sayılı Kanuna aykırılık, sanık A.K.’ın ise resmi belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmalarına, sanıklar İ. K., O.A., S.Y.ve M. A.Y.hakkındaki davanın tefrikine, diğer suçlardan sanıkların beraatlarına karar verildiği,22.03.2006 günlü duruşmaya ait dört sayfadan oluşan tutanağının tüm sayfalarının oturuma katıldığı anlaşılan zabıt kâtibi tarafından imzasız bırakıldığı, anılan duruşmaya ilişkin tutanağın tüm sayfalarının mahkeme başkanı, son sayfasının da üye hâkimler tarafından imzalandığı, duruşma tutanağının başlığında kanunun aradığı şekilde başkanın, üye hâkimlerin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin isimlerine yer verildiği, gerekçeli kararın mahkeme başkanı ve üye hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalandığı, hükmü temyiz eden Cumhuriyet savcıları ile sanıklar ve müdafilerinin de duruşma tutanaklarının sahte ya da gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği veya mahkemenin kanunun aradığı şekilde teşekkül etmediği yönünde bir iddia ileri sürmedikleri,Anlaşılmaktadır.1-) Duruşma tutanağındaki zabıt katibi imzası eksikliğinin temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına girilmeden önce bozma nedeni yapılmasının isabetli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesinde;Benzer uyuşmazlık Ceza Genel Kurulunun 05.06.2012 gün ve 167-225 sayılı kararına konu olup, ayrıntısına bu kararda yer verildiği üzere, mutlak hukuka aykırılık oluşturmayan ve mahallinde giderilebilecek eksiklik niteliğinde bulunan duruşma tutanağındaki katip imzası eksikliğinin, tutanakta sahtecilik yapıldığına veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğine ya da mahkemenin kanun dairesinde teşekkül etmediğine ilişkin bir iddianın bulunmaması ve hükmün esasına etkili olmaması nedeniyle, mahallinde giderilebilecek nitelikteki bu eksikliğin bozma nedeni yapılmaması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Somut olayda; 22.03.2006 günlü duruşmaya ait dört safyadan oluşan tutanağının tüm sayfaları oturuma katıldığı anlaşılan zabıt kâtibi tarafından imzasız bırakılmış ise de, anılan duruşmaya ilişkin tutanağın tüm sayfalarının mahkeme başkanı, son sayfasının da üye hâkimler tarafından imzalanmış olması, duruşma tutanağının başlığında kanunun aradığı şekilde başkanın, üye hâkimlerin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin isimlerine yer verilmesi, gerekçeli kararın mahkeme başkanı ve üye hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanması, hükmü temyiz eden Cumhuriyet savcıları ile sanıklar ve müdafilerinin de duruşma tutanaklarının sahte ya da gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği veya mahkemenin kanunun aradığı şekilde teşekkül etmediği yönünde bir iddia ileri sürmediklerinin anlaşılması karşısında, duruşma tutanağındaki zabıt katibi imzası eksikliğinin Özel Daire tarafından bozma nedeni yapılması isabetsizdir.Bu nedenle, Özel Daire bozma kararının 2 numaralı bendine ilişkin itirazın kabulüne karar verilmelidir.Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; itirazın reddi gerektiği yönünde karşı oy kullanmıştır. 2-) Genel Kurul tarafından zabıt katibi imzası eksikliğinin bozma nedeni yapılmasının isabetli olmadığı sonucuna ulaşılması karşısında, yağma suçundan sanıklar M.A.K. ve M.K.’in müdafileri hazır bulundurulmaksızın hükümlülük kararı verilmesinin bozma nedeni yapıldığı durumda, adı geçen sanıklar hakkında yağma suçu dışında başka suçlardan kurulan hükümler ile bozmaya konu olmayan diğer sanıklar hakkında kurulan hükümlerin temyiz incelemesinin yapılmasının gerekip gerekmediğine ilişkin uyuşmazlığın değerlendirilmesine gelince;Ceza yargılamasında genel kural, açılan her dava nedeniyle ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılınabilmektedir. 5271 sayılı CMK’nun 8. maddesinde, bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında ise, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiler arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir.Diğer taraftan, Anayasanın yargıya ilişkin üçüncü bölüm, ikinci kısmında yüksek mahkemelere ilişkin hükümlere yer verilip, 154. maddesinde, yüksek mahkeme olan Yargıtay’ın, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu ve kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı belirtilmiştir.Temyiz mahkemesi olarak Yargıtay'ın görevi hukuk kurallarının doğru uygulanıp uygulanmadığını denetlemektir. Maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması, eksik veya hatalı uygulanması durumunda temyiz olunan hükmün Yargıtayca bozulması esastır. Bununla birlikte, 5271 sayılı CMK’nun 8. maddesinde tanımlandığı şekilde, bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçun birden fazla sanık tarafından işlenmesi durumlarında her sanık yönüyle ve her suçla ilgili olarak ayrı ayrı değerlendirme yapılacaktır. Bu değerlendirme yapılırken temyiz mercii olan Yargıtayca, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 317. maddesi gereğince temyiz isteğinin reddine karar verilebilecek, temyiz isteğinin reddine karar verilmediği durumlarda ise inceleme yapılmak suretiyle hükümde hukuka aykırılık tespit edilmesi halinde aynı kanunun 321. maddesi uyarınca hükmün o cihetten bozulmasına ya da şartları varsa 322. madde uyarınca davanın esasına hükmedilerek aykırılıkların giderilmesi suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, herhangi bir hukuka aykırılığın tespit edilemediği hallerde ise temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilecektir.Kural olarak her bir sanık yönünden ayrı ayrı suçlardan kurulan hükümlerle ilgili olarak ayrı değerlendirme yapılacak, hukuki durumlarının etkilenmesine neden olacak şekilde bir bağlantı bulunmadığı takdirde bir sanık hakkındaki bozma kararı diğer sanıklar hakkındaki hükmü ya da bir sanık hakkında bir suçtan kurulan hüküm yönüyle verilen bozma kararı aynı sanığın diğer suçlarından kurulan hükümleri etkilemeyecektir. Şartları bulunduğu takdirde aynı yargılama dosyasında birlikte yargılanan ve haklarında farklı hükümler kurulan sanıklar hakkındaki hükümlerden bir kısmının onanmasına ya da düzeltilerek onanmasına karar verilirken, bir kısmının da tespit edilen bir hukuka aykırılık yönünden bozulmasına karar verilebilecektir. İhlali içeren hükmü belirlemek, diğer bir anlatımla belirlenen aykırılığın hangi sanığı ya da hangi suç tipini ilgilendirdiğini tespit etmek bu noktada etkili olacaktır.Öte yandan, temyiz incelemesi aşamasında dosyanın esasına girilmeden önce sanıklardan biri ya da birkaçı hakkında tespit edilen yargılama hukukuna ilişkin aykırılıkların, ilgisi olmayan diğer sanıklar yönünden de bozma nedeni yapılması Anayasanın 141. maddesinin 4. fıkrasındaki; “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” şeklindeki hükme ve usul ekonomisine aykırı olup, yargılamanın uzamasına ve yeni yargılama giderlerine yol açacağı gibi, aynı zamanda Anayasanın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu haline gelen ve uygulanması zorunlu olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Adil Yargılanma Hakkı" başlıklı 6. maddesinin; "Herkes gerek medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkemece davasının makul bir süre içerisinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkını haizdir" şeklindeki düzenlemesinin ihlali anlamına da gelecektir.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;Sanıklar M.A.K.ve M.K.hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerle ilgili usul bozmasının bu sanıkların diğer suçları ile diğer sanıklar hakkında kurulan hükümlerin incelenebilmesi açısından engel oluşturmaması, belirlenen usule aykırılığın yalnızca yağma suçu ile ilgili olması, diğer suçlarla ilgili olarak öngörülen yaptırımlar itibarıyla son oturumda müdafiin hazır bulunmasının zorunlu olmaması, diğer suçlar yönünden eylemlerin sabit olup olmadığının sanıklar M. A.K.ve M.. K.tarafından işlendiği iddia olunan yağma suçundan bağımsız olarak dosya kapsamı itibarıyla değerlendirilebilmesinin ve Yargıtay tarafından denetlenebilmesinin mümkün olması göz önünde bulundurulduğunda; sanıklar M. A. K. ve M. K. hakkında yağma suçu dışında başka suçlardan kurulan hükümler ile diğer sanıklar hakkında kurulan hükümlerin esas yönüyle temyizen incelemesinin mümkün olduğu kabul edilmelidir.Bu itibarla, bu uyuşmazlık yönüyle de itirazın kabulüne karar verilmelidir.Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi; "Bir kısım sanıklar hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerin bozulmasına karar verilmesi nedeniyle tüm sanıklar hakkındaki hükümlerin esas yönüyle incelenmemesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.Sonuç olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının 2 numaralı bendinin kaldırılmasına, sanıklar M.A.K. ve M.K.hakkında yağma suçu dışında başka suçlardan kurulan hükümler ile diğer sanıklar hakkında kurulan hükümler yönüyle esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılarak, akabinde Özel Dairenin 1 numaralı bozma nedeni uyarınca işlem yapılmasının sağlanması amacıyla yerel mahkemeye gönderilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04.07.2012 gün ve 15367-13216 sayılı bozma kararının 2 numaralı bendinin KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, sanıklar M.A.K.ve M. K.hakkında yağma suçu dışında başka suçlardan kurulan hükümler ile bozmaya konu olmayan diğer sanıklar hakkında kurulan hükümler yönüyle esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılarak, akabinde Özel Dairenin 1 numaralı bozma nedeni uyarınca işlem yapılmasının sağlanması amacıyla yerel mahkemeye gönderilmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.06.2013 günü yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık yönüyle de oybirliğiyle karar verildi.