Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 523 - Esas Yıl 2014





2014/10-523 2015/28 2013/251074 Y A R G I T A Y K A R A R I Kararı Veren Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi Mahkemesi : AKHİSAR Ağır Ceza Günü : 06.06.2013 Sayısı : 215-209 Davacı : K.H. Sanık : Mehmet Uzun Temyiz Eden : Sanık müdafii Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık Mehmet Uzun'un 5237 sayılı TCK'nun 188/3, 62, 52/2, 52/4, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 2.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, adli para cezasının taksitlendirilmesine, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.12.2011 gün ve 238-242 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 22.03.2013 gün ve 9214-2702 sayı ile; “Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak; Sanığın, ele geçirilen suç konusu esrarı diğer sanık oğlu Ali'nin eve getirip bıraktığını söyleyerek, görevlilerce Ali'nin yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına hizmet ettiği dikkate alınarak, sanık Mehmet hakkında TCK'nun 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Yerel mahkeme ise 06.06.2013 gün ve 215-209 sayı ile; “... Sanık Mehmet Uzun'un yaptığı hizmet ve yardım diğer sanıkların yakalanmasına veya kim olduklarının belirlenmesine etkili olmalıdır ki, sanık Mehmet Uzun hakkında TCK'nun 192/3. maddesi hükmü uygulanabilsin. Sanık Mehmet Uzun'un oğlu sanık Ali ile ilgili güvenlik görevlilerine bilgi vermesi, oğlu Ali'nin eyleminin ortaya çıkmasına hiçbir katkı sağlamamıştır. Güvenlik görevlilerince sanık Mehmet ve oğlu Ali'nin birlikte ikamet ettikleri evde ve evin çevresinde aramalarını sürdürdükleri sırada Ali'nin traktör ile olay yerine geldiği, babası Mehmet'in kendisi ile ilgili güvenlik birimlerine verdiği bilgilerden haberi olmadan suçunu ikrar ettiği, bu şekilde Ali'nin eylemini ikrar ederek ortaya koyduğu, bu durumda sanık Mehmet'in oğlu ile ilgili güvenlik elemanlarına bilgi vermesinin, Ali'nin suçunun ortaya çıkmasını sağlamadığının açık olduğu, Mehmet'in oğlu ile ilgili iddialarının ise, mahkememizce suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu, kaldı ki Mehmet'in diğer sanık ile ilgili de bir takım iddialarda bulunduğu, ancak diğer sanık Mehmet Ali Erel'in mahkememizce beraatine karar verildiği anlaşılmıştır. Bundan başka sanık Mehmet Uzun hakkında TCK'nun 192/3. maddesinin tatbik edilebilmesi için kendi suçunu ikrar etmekle birlikte, bu suçla ilgili diğer suç ortaklarının da ortaya çıkmasına yardımcı olması gerektiği, ancak sanık Mehmet Uzun'un beyanları incelendiğinde; ele geçirilen hint keneviri bitkilerinin oğlu Ali'ye ait olduğunu, kendisinin bunlarla bir alakası bulunmadığını beyan ettiği, sanık Mehmet Uzun'un bu beyanlarının hayatın olağan akışına ters düştüğü, sanık Mehmet'in oğlu Ali ile aynı konutta ikamet ettikleri, bu nedenle kendi beyanından da anlaşıldığı üzere evde bulunan hint keneviri bitkilerinden haberi olduğu ve sanık Mehmet'in oğluna 'kimden aldı isen bunları götür, ona ver' diye telkinde bulunduğunu beyan ettiği, oğlunun kendisine yanıt vermediğini, sabah kalktığında çuvalların halâ orada olduğunu gördüğünü, oğluna 'götür bu çuvalları kim sahibi ise ona ver, yoksa bunları yakarım' dediğini beyan ettiği, sanığın bu beyanlarının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu hususunda mahkememizde tam bir vicdan kanaat oluştuğu, sanık Mehmet'in böyle bir durumda insiyatifi oğluna bırakmaması, derhal gereğini yapması, hatta oğlu ile ilgili ihbarda bulunması gerektiği, en azından hint keneviri bitkilerini kendisinin de kalmakta olduğu konuttan uzaklaştırılmasını derhal sağlamasının gerektiği, bunların hiç birisini yapmadığı hususu dikkate alındığında; sanık Mehmet'in, Ali ile birlikte iştirak iradesi içerisinde birlikte hareket ettiği hususunda mahkememizde bir şüphe bulunmadığı, belirtilen hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, oğlu Ali'nin suçunu ortaya çıkarmaya çalışmadığı, tam tersine kendi suçunu kapatmaya yönelik bir takım tedbirlere yöneldiği, ayrıca Ali'nin suçunun ortaya çıkmasında yukarıda da belirtildiği üzere bir katkısının olmadığı, Ali'nin arama yapıldığı sırada olay yerine gelip babasının kendisi ile ilgili iddiasından haberi bulunmadığı halde suçunu ikrar ettiği, bu nedenle Ali'nin suçunun kendi ikrarı ile ortaya çıktığı, ayrıca Ali'nin eyleminin beraat eden sanık Mehmet Ali Erel'in beyanı ile de desteklendiği, Mehmet Ali Erel'in Ali Uzun ile ilgili anlatımlarının Ali'nin suçu ile ilgili önemli ipuçları verdiği anlaşılmakla, sanık Mehmet Uzun hakkında 5237 sayılı TCK'nun 192/3. maddesinin uygulanabilir şartlarının bulunmadığı” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir. Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.07.2014 gün ve 251074 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Sanık Mehmet Ali Erel hakkında uyuşturucu madde ticareti ve kenevir ekme suçlarından, sanık Ali Uzun hakkında kenevir ekme suçundan kurulan beraat hükümleri temyiz edilmeksizin, sanık Ali Uzun hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, inceleme sanık Mehmet Uzun hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Suçun sübutuna ilişkin bir tartışma, bu kabulde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamından; 19.08.2011 günü ismini vermek istemeyen bir kişi tarafından jandarmaya telefonla yapılan ihbarda; sanık Mehmet Uzun'un, Gökçeahmet Köyünde ikamet ettiği evinin bahçesinde ve Çayüstü Mevkiindeki dam evinde kenevir ektiğinin bildirilmesi, kolluk görevlilerince yapılan araştırmalarda da bu bilgilerin teyit edilmesi üzerine 26.08.2011 tarihinde sanığın ikamet ettiği evde yapılan aramada suç unsuruna rastlanmadığı, aynı gün saat 14.30 sıralarında sanığa ait Çayüstü mevkiindeki dam evinde yapılan aramada ise, evin bahçesindeki sulama hortumlarının arasında üzeri hasırlarla kapatılmış 2 çuval içerisinde net 2210 gram esrar ele geçirildiği, arama sırasında sanık Mehmet'in, suç konusu esrarı oğlu Ali Uzun'un getirdiğini belirttiği, bir süre sonra dam evine gelen sanığın oğlu Ali'nin de, ele geçirilen esrarın kendisine ait olduğunu, bu esrarı Mehmet Ali Erel ile birlikte Su Deliği mevkiine ektikleri kenevirden elde ettiklerini söyleyerek kolluk görevlilerini kenevir ektiğini belirttiği yere götürdüğünde, ormanlık ve çalılık alan içerisinde hasadı yapılarak kurumaya bırakılmış 28,42 gram esrar ele geçirildiği, İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı'nın 30.09.2011 gün ve 7519 sayılı ekspertiz raporunda; sanığın dam evinde ele geçirilen hint keneviri tepe ve uç kısımlarının 2210 gram, sanığın oğlu Ali'nin gösterdiği ormanlık ve çalılık alanda ele geçirilen hint keneviri bitkisi parçalarının ise 28,42 gram esrar içerdiğinin belirtildiği, Sanığın cep telefonu görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarına göre; suç tarihinde kullandığı cep telefonundan oğlu Ali'nin kullandığı telefon aranılarak, saat 14.38 ve 14.42'de görüşmeler yapıldığı, Sanık Mehmet'in dam evindeki arama sırasında yapılan kamera çekimine ilişkin CD içeriğine göre; suç konusu esrarın bulunmasından sonra sanık Mehmet'in, HTS kayıtlarındaki arama saatlerine göre oğlu Ali olduğu anlaşılan kişiyle yaptığı telefon görüşmelerinde dama gelmesini, otun yakalandığını söylediği, kolluk görevlisinin ise sanığa telefonla görüştüğü kişinin ifade vermek üzere gelmesi yönünde talimat verdiği, Akhisar Merkez Jandarma Komutanlığı'nca yapılan işlemler sonrası, Akhisar İlçe Jandarma Komutanlığı'na soruşturma ile ilgili belgelerin gönderilmesine ilişkin 27.08.2011 tarihinde yazılan üst yazıda; “Mehmet Uzun'un alınan ifadesinde esrar maddelerinin oğlu Ali Uzun'a ait olduğunu beyan etmesi üzerine, Ali Uzun'un ifadesi alınmış” şeklinde açıklamaya yer verildiği, Anlaşılmaktadır. Hakkındaki uyuşturucu madde ticareti suçundan verilen mahkumiyet hükmü kesinleşen Ali Uzun kolluk görevlilerince alınan ifadesinde; Mehmet Ali Erel ile birlikte Su Deliği mevkiindeki ormanlık alanda kenevir yetiştirdiklerini, amaçlarının bu işin ticaretini yapmak olduğunu, yetiştirdikleri keneviri dallarından ayırdıktan sonra Mehmet Ali ile birlikte babası Mehmet'in dam evine götürdüklerini, bu durumdan babasının haberi olduğunu söylemiş, mahkemede ise; Mehmet Ali ile ektikleri kenevirleri çuvallara koyup eve getirdiklerini, babasının gördüğünde “al bunları götür, kiminse ona ver” dediğini, ertesi gün de evden çıkarken ikaz etmesi üzerine Mehmet Ali'nin evine giderek “hakkını al, yarısı senin, yarısı benim” dediğini, Mehmet Ali'nin “tamam, gelip alacağım” demesine rağmen almadığını, eve döndüğünde jandarmaları gördüğünü, kenevirleri içmek amacıyla ektiğini, babasının olayla ilgisi olmadığını beyan etmiş, Uyuşturucu madde ticareti suçundan beraat eden sanık Mehmet Ali Erel; ele geçen esrarla ilgisi olmadığını, daha önce Ali ile birlikte esrar içtiklerini, Ali'nin telefonda kendisine hint kenevirini kast ederek “dalgalar çalındı, 4 kök kaldı, içecekliğim 4 kök hint keneviri bitkisi var” diye söylediğini, ancak Ali'nin kenevir ektiğinden haberi olmadığını, sanık Mehmet Uzun'un evine kenevir götürmediğini belirtmiş, Tutanak mümzii tanıklar Selvet Kızmaz ve İbrahim Korkmaz; sanık Mehmet'in dam evinde esrar bulunması üzerine, söz konusu esrarın kendisine değil oğlu Ali'ye ait olduğunu söylediğini, sanığın oğlu Ali'nin de bir süre sonra arama yapılan yere gelerek, esrarın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini ifade etmişler, Sanık Mehmet Uzun soruşturma aşamasında; oğlu Ali'nin bir süredir uyuşturucu madde kullandığını bildiği Mehmet Ali Erel'le görüştüğünü, 2-3 gün önce sabah dam evine geldiğinde içerisinde kurutulmuş hint keneviri olan çuvalları gördüğünü, oğluna çuvalların kime ait olduğunu sorduğunda cevap vermediğini, “benim başımı belaya sokmayın, kiminse bir an önce alarak götürsün, atmazsan bunları yakarım" dediğini, oğlunun en kısa sürede aldıracağını söylemesine rağmen aldırmadığını, hergün sabah saatlerinde işleri sebebiyle evden ayrılıp akşam saatlerinde eve döndüğü için çuvalların atılıp atılmadığını kontrol edemediğini, esrarın evinde bulundurulmasına rıza göstermediğini, köye zeytin sulamaya gidip döndükten sonra jandarmayı evinde görünce “aradığınız herhalde budur” diyerek çuvalları gösterdiğini, ele geçen esrarla ilgisi olmadığını beyan etmiş mahkemede ise; esrarın bulunduğu çuvalları arama yapılmadan önceki akşam gördüğünü, oğluna çuvallar kime ait ise götürmesini söylediğini, sabahleyin oğlunu aynı şekilde ikaz ederek çalışmaya gittiğini, bu nedenle oğlunun esrarı götürüp götürmediğini denetleme imkanı olmadığını, eve geldiğinde jandarmaların gelmiş olduğunu, esrar bulunan çuvalları jandarmaya gösterdiğini, jandarmanın “bunlar kimin” diye sorduğunda, kendisi ile ilgisi olmadığını, “oğlum ile Mehmet Ali'nin olabilir” dediğini savunmuştur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uyuşturucu madde imâl ve ticareti ile kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçlarında etkin pişmanlığı düzenleyen 192. maddesi; “(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz. (2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz. (3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir. (4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz” hükmünü içermektedir. Maddenin gerekçesinde de; “Maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suçlar bakımından özel bir pişmanlık hâli düzenlenmiştir…Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti ya da kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suçları ile ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Ancak, bu bilgi vermenin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir...” açıklamalarına yer verilmiştir. 5237 sayılı TCK’da “etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum sözkonusu olmaktadır. Ceza Genel Kurulunun 20.12.1993 gün ve 301-338 sayılı kararında belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir. Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hal olan, sanığın eylem yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasına ilişkin 5237 sayılı TCK'nun 192. maddesinin 3. fıkrası üzerinde durulmalıdır. Buna göre, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra, suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hali aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık halinden zaman itibarıyla ayrılır. Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır. Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretide yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir: 1- Fail 5237 sayılı TCK'nun 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır. 2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır. 3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır. 4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nun 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir. 5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir. 6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır. Uyuşturucu madde ticareti suçundan hakkında soruşturma başlatılan sanık Mehmet Uzun'un, resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak soruşturma makamlarına açıklamada bulunduğu uyuşmazlığa konu olayda, diğer şartların gerçekleştiği konusunda bir tereddüt bulunmaması nedeniyle, etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından, uygulamada en çok tereddüt yaşanan 5 ve 6. bentlerinde yer alan şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır. Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Suç ortakları kavramı uyuşturucu madde suçuna katılan ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kimse olarak anlaşılmalı; "yakalanması" sözcüğü de, "suç ortaklarının yakalanması ya da kim olduğunun belirlenmesi" olarak kabul edilmelidir. Fail suç ortağının, uyuşturucu maddeyi satın aldığı veya sattığı kişinin ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanacaktır. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir. Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hallerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması halinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir. Buna karşılık, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen failin açık kimliği ve adresi bilinmeyen, varlığı dahi belli olmayan bir kişinin uyuşturucu ile ilgisi olduğunu beyan etmesi halinde böyle bir kişi hakkında araştırma yapmaya, araştırma yapılıyor ise sonucunu beklemeye gerek bulunmayıp, etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Failin bildirdiği kişiler ve onlar hakkında verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi verilen bilgi suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkili olmaması halinde de etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir. Nitekim CGK'nun 20.05.2014 gün ve 732-270, 12.06.2012 gün ve 670-226 sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanık Mehmet hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için, yakalandıktan sonra verdiği bilgilerin daha önce görevliler tarafından öğrenilip öğrenilmediği ve ilgili bilginin suçun ortaya çıkmasında ya da suç ortağının yakalanmasında yahut belirlenmesinde etkili olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıntısına yukarıda yer verildiği şekilde; ihbarın sanık Mehmet hakkında olduğu, kolluk görevlilerince arama öncesi yapılan araştırmalarda da sadece sanık Mehmet'in kenevir ektiğine ilişkin bilgi elde edilebildiği, suç konusu esrarın sanık Mehmet'in dam evinde ele geçirildiği, sanığın kolluk görevlilerine; hakkında herhangi bir ihbar ve bilgi olmayan diğer sanık Ali'nin esrarı getirdiğini söyleyip, HTS kayıtları ve arama sırasındaki kamera çekimine ilişkin CD içeriğindeki konuşmalardan da anlaşılacağı üzere, telefonla Ali'yi arama yapılan yere çağırdığı, sanık Ali'nin de arama mahalline gelerek suçlamayı kabul edip, kolluk görevlilerine ormanlık alanda bulunan esrarın kalan kısmını gösterdiği ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyetine hükmolunduğu anlaşıldığından; sanık Mehmet'in yakalandıktan sonra verdiği bilgiler olmasa, diğer sanık Ali'nin ele geçen uyuşturucu madde ile bağlantısı belirlenemeyeceğinden; Ali'nin yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına etkili olan yardım ve hizmet niteliğindeki açıklamaları nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir. Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün sanık Mehmet Uzun hakkında 5237 sayılı TCK'nun 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 06.06.2013 gün ve 215-209 sayılı direnme hükmünün, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nun 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, 2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.