Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2797 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 26387 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ............. Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkDolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Somut olayda; katılanın teyzesinin oğlu olan sanığın, katılana ......... şirketine direk diktiğini ve baz istasyonu kurduğunu, buna ilişin bir şirketi olduğunu söyleyip şirket olarak kullandığını belirttiği iş yerini görmesi için katılanı götürdüğü, bu şekilde katılanı ikna ederek yanında maaşlı olarak çalıştırabileceğini belirtip katılandan evraklarını aldığı, sonrasında katılana kendisine 8.000 TL vermesi halinde dikeceği direklerden kazanacağı paranın 400.000 TL'sini vereceğini söyleyerek katılandan 8.000 TL aldığı, parayı aldıktan sonra şimdilik işler başlamadı diyerek katılanı bir süre oyaladığı, iki ay kadar sonra tekrar katılanın evine giderek 35.000 TL daha paraya ihtiyacı olduğunu, bu işleri yapması halinde kendisine 600.000 TL para vereceğini söyleyerek katılandan 35.000 TL daha aldığı, bir süre sonra sanığın iş yerini kapattığını gören katılanın tüm aramalara rağmen sanığa ulaşamadığı anlaşılmakla; eylemin zincirleme dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında aşağıdaki bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın kendisini yeteri kadar savunamadığına ve uygulanan cezanın haksız olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun“ sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerine, “TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.