Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2796 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17708 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/12/2013 tarih ve 2012/327-2013/560 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkiline ait iki adet taşınmazın kamulaştırılması için açılan dava dosyalarında hüküm altına alınan kamulaştırma bedellerinin davalı bankanın ... Şubesine depo edilmesine karar verildiğini, davalı idare tarafından bu kararlar uyarınca müvekkili adına açılan hesaba yatırılan paraların müvekkili haricinde üçüncü kişilere ödendiğini ileri sürerek müvekkiline ödenmeyen 339.623,76 TL alacağın 08.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, müvekkil banka şubesine yatırılan paraların sahte vekaletnameler ile çekildiğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirip vekaletname ve avukatların kimliklerini incelediğini, bu itibarla sorumluluğun parayı sahte vekaletname ile tahsil eden şahısların ve sahte vekaletname düzenleyen noterde olduğunu savunarak davanın reddini istemiş.Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili, müvekkilinin mahkemece kararlaştırılan parayı davalı banka şubesine depo etmesi sonrasında sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı banka uhtesinde bulunan kamulaştırma bedelinin davacı hak sahibine ödenmediği, davalı bankanın bu nedenle sorumluluğunun bulunduğu, davalı ...'ın bankaya depo işlemi sonrasında sorumluluğunun kalmadığı, gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine, davalı banka yönünden davanın kabulü ile ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/295 Esas saylı dosyasında 08.07.2009 tarihinde verilen kararda belirtilen 100.306,00 TL'nin 08.07.2009 tarihinden itibaren, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/261 Esas sayılı dosyasında verilen kararda belirtilen 239.363,76 TL'nin 22.07.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı bankadan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, her iki davalı vekilleri temyiz etmiştir.1-Mahkemece davalı ... yönünden açılan davanın esastan reddedildiği gözetilmeksizin bu davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle maktu vekalet ücretine hükmolunması doğru görülmemiş, kararın bu gerekçeyle temyiz eden davalı ... yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2-Davalı ... Genel Müdürlüğü vekilinin temyizine hasren yapılan incelemede;Somut olayda davacıya ait taşınmazların davalı ... tarafından kamulaştırılması nedeniyle ... ve ... Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin dosyalarında hüküm altına alınan ve davalı bankanın ... Şubesi'ne depo edilen kamulaştırma bedellerinin vekaletnameler ile davacı dışındaki şahıslara ödendiği hususu tartışmasızdır. Davalı banka vekili, müvekkilinin yapmış olduğu ödeme sırasında ibraz edilen vekaletnamelerin davacının kimlik bilgileriyle de karşılaştırmak suretiyle incelendiğini, vekaletnamelerin sahihliği hususunda ilgili noterden teyit alındığını, vekaletnameleri ibraz eden avukatların kimliklerinin kontrol edilip baro kayıtlarından teyit edildiğini, yasal prosedürlerde bir aksaklık bulunmaması üzerine ödemenin yapıldığını, bu durumda bankanın üzerine düşen tüm yükümlülükleri eksiksiz yerine getirmesi nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Birer güven kurumu olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle koruyup talep halinde sahibine ödemek zorundadırlar. Bu nedenle davalı banka hafif kusurlarından dahi sorumludur. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Ancak, doktrinde de değinildiği üzere, kusursuz sorumlulukta da zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurunun veya mücbir sebep halleri gibi illiyet bağını kesen bir durumun varlığının kanıtlanması halinde sorumluluktan kurtulma olanağı bulunmaktadır. Somut olayda davalı bankaya sunulan vekaletnameler, noterce düzenlenmiş olduğundan iğfal kabiliyeti yüksek bir belge mahiyetindedir. Hatta bu vekaletnamelerde kamulaştırma dosyalarına ilişkin bilgiler ve ahzu kabz yetkisi de yer almaktadır. Dosya içerisindeki belgelerden davacı tarafından yapılan şikayet üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2010/4757 Esas sayılı soruşturma dosyasında tahkikata başlanıldığı da anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalar uyarınca mahkemece yukarıda bahsi geçen soruşturma dosyasının akıbeti araştırılarak, davalı banka şubesinden paraların çekilmesi sırasında ibraz edilen vekaletnamelerdeki imzaların davacıya ait olup olmadığı, davacı tarafından, tahsilat yapan avukatlara vekalet verilip verilmediği, bu vekaletnamelerin ne suretle düzenlendiği, iğfal kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığı, davalı banka vekilince savunmasında ileri sürülen husus ve eylemlerin davalı bankanın sorumluluğunu ortadan kaldırır nitelikte bulunup bulunmadığı hususları gerektiğinde bilirkişiden rapor alınıp değerlendirilmeksizin eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle bu davalı yönünden davanın kabulü cihetine gidilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı .... Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı ... ve .... Genel Müdürlüğü yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 02/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.