Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 279 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1345 - Esas Yıl 2012





İtirazname : 2007/133754Yargıtay Dairesi : 6. Ceza DairesiMahkemesi : İstanbul 9. Ağır CezaGünü : 15.03.2007Sayısı : 290-44 Sanık Z.İ.in suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan 5237 sayılı TCK'nun 220/1-3 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis, mağdur Ö. Y.'e yönelik yağma suçundan aynı kanunun 149/1, a, c, g, 168/1 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13/2 ve TCK'nun 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 70 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, Sanık N.K.'un suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma suçundan 5237 sayılı TCK'nun 220/2-3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis, mağdur Ö. Y..'e yönelik yağma suçundan aynı kanunun 149/1, a, c, g, 168/1 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis, mağdur Ş.Ç.'e yönelik yağma suçundan ise aynı kanunun 149/1-a ve 62. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, Sanık R. K.'nin suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma suçundan 5237 sayılı TCK'nun 220/2-3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis, mağdur Ö.Y..'e yönelik yağma suçundan aynı kanunun 149/1, a, c, g, 168/1 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına, Sanıklar N.B., H. K., A. Ş.ve İ. İ.'in suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma suçundan 5237 sayılı TCK'nun 220/2-3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis, mağdur Ö. Y..'e yönelik yağma suçundan aynı kanunun 149/1, a, c, g, 168/1 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, Sanıklar Ö.Ç., B. K. ve B. İ.'in suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma suçundan beraatlerine, Sanık H.A.. Ş.hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte yardım etme ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına, İlişkin, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.03.2007 gün ve 290-44 sayılı hükmün o yer Cumhuriyet savcısı ile sanıklar N.K., Z., A. Ş., İ.İ., . K. ve N. B.müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 27.06.2012 gün ve 1507-12901 sayı ile; “...Yüklenen yağma suçunun gerektirdiği cezanın alt ve üst sınırları bakımından hükmün tefhim edildiği 15.03.2007 tarihli oturumda, sanıklar N.K., R.K.ve N.B.’ın savunmanları hazır bulundurulmaksızın hükümlülük kararı verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 150/3, 151/1, 188/1 ve 289/3-e maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması" isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 31.08.2012 gün ve 133754 sayı ile; “...Öncelikle sanık H.A.Ş.'ın, 23.06.2008 tarihinde öldüğü görülmüştür. Bu nedenle, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK'nun 64. maddesi uyarınca düşürülmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün, 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca bozulması, ancak bu durum aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK'nun 64. maddesi gereğince düşürülmesine karar verilmesi gerekmektedir. Yine, sanık R. K.hakkında 6136 sayılı Yasa'ya aykırılıktan zamanaşımı nedeniyle verilen ortadan kaldırma kararları da incelenmelidir. Zira, zamanaşımının sabit olması halinde mahkemece esasa yönelik yapılacak bir işlem olmayacaktır. Öte yandan, Özel Daire diğer sanıklar hakkındaki temyiz istemleri için de, herhangi bir inceleme yapmamıştır. Oysa, özellikle Türkiye tarafından 18.05.1954 tarihinde onaylanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/1. maddesi kapsamında yargılamanın makul süre içinde yapılması bir zorunluluktur. Sanıklara yöneltili fiillerin işlenme tarihleri 2001 yılıdır. Dosya'nın bir bütün olarak temyiz incelemesine esas alınması, suç şüphesinden bir an önce kurtulma hakkı tanıyan mevzuat göz önüne alındığında hem mahkemenin incelemesine ışık tutacak, hem de usul ekonomisi yönünden olumlu katkılar sağlayacaktır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak; Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, sanık H.A.Ş. yönünden kamu davasının düşürülmesine, diğer sanıklar yönünden ise hükümlerin esastan incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.10.2012 gün ve 17055-17180 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARISanık Z.İ. hakkında 2813 sayılı Kanuna aykırılık, sanıklar N.K., N. B., A. Ş. ve Ş. C.hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ve sanık Ş.C. hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, inceleme, sanık Z.İ. hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, sanıklar N.K.N.B. Recep K., Ö. Ç., B. K., H. A. Ş., B.İ., H. K., A. Ş. ve İ..İ.hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma, sanıklar Z. İ., N.K., N. B., R. K., H. K., A. Ş.ve İ.İpek hakkında nitelikli yağma, sanıklar Zihni İ., R.K.ve H.A.Ş.hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır. Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; 1- Yağma suçundan sanıklar N.K., R. K.ve N.B..’ın müdafileri hazır bulundurulmaksızın hükümlülük kararı verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 150/3, 151/1, 188/1 ve 289/3-e maddelerine aykırı davranılmasının bozma nedeni yapılmasının isabetli olup olmadığı,2- Bozma nedeni yapılması gerektiğinin kabul edilmesi halinde de, adı geçen sanıklar hakkında yağma suçu dışındaki diğer suçlardan kurulan hükümler ile sanıklar Z.İ., Ö. Ç., B. K., Hasan A.Ş., B.İ., H. K., A. Ş.ve İ. İ.hakkındaki hükümlerin temyiz incelemesi yapılmasının gerekip gerekmediği,Noktalarında toplanmaktadır.İncelenen dosya içeriğinden; Sanık Z.İ.'in suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yağma ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından mahkûmiyetine, Sanık N.K.'un suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma, mağdurlar Ö. Y.ve Ş.Ç.'e yönelik yağma suçlarından mahkûmiyetine, Sanık R.K.'nin suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve mağdur Ö. Y.'e yönelik yağma suçlarından mahkumiyetine, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına, Sanıklar N. B., H.K., A. Ş.ve İ.İ.'in suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve mağdur Ö.Y.'e yönelik yağma suçlarından mahkûmiyetine, Sanıklar Ö.Ç., B.K.ve B.İ.'in suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma suçundan beraatlerine,Sanık H.A.S. hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte yardım etme ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği,Hükümlerin o yer Cumhuriyet savcısı, sanıklar N. K., Z.., A. Ş., İ.İ., R. K.ve N. B. müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece yağma suçundan sanıklar N. K., R.K.ve N.B.’ın müdafileri hazır bulundurulmaksızın mahkûmiyet kararı verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 150/3, 151/1, 188/1 ve 289/3-e maddelerine aykırı davranılması isabetsizliğinden tüm sanıklar hakkındaki hükümlerin diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği,Anlaşılmaktadır.Yağma suçundan sanıklar N.K., R.K.ve N. B.’ın müdafileri hazır bulundurulmaksızın hükümlülük kararı verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 150/3, 151/1, 188/1 ve 289/3-e maddelerine aykırı davranılmasının bozma nedeni yapılmasının isabetli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesi:1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nun 150/3. maddesinde, üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada, şüpheli veya sanığın müdafisinin bulunmaması halinde talebi aranmaksızın kendisine müdafii atanacağı hüküm altına alınmış iken, 19.12.2006 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nun 150. maddesinde değişiklik yapılarak bu zorunluluk, alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlara şamil kılınmış, bu şekilde daha önce üst sınırı en az 5 yıl hapis cezası gerektiren suçlarda sanıklar için zorunlu müdafi atanması sistemi, alt sınırı 5 yıldan daha fazla hapis cezası gerektiren suçlardan yargılanan sanıklarla sınırlandırılmıştır.5271 sayılı CMK'nun “Duruşmada hazır bulunacaklar” başlıklı 188. maddesinin birinci fıkrası “Duruşmada, hükme katılacak hâkimler ve Cumhuriyet savcısı ile zabıt kâtibinin ve Kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hâllerde müdafiin hazır bulunması şarttır” şeklinde düzenlenmiş olup, kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde müdafiin karar duruşması da dahil tüm duruşmalarda hazır bulunması şarttır. 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308. maddesinin 5. fıkrası ile 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nun hukuka kesin aykırılık hallerini düzenleyen 289. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması durumunda da hukuka kesin aykırılık hali bulunduğu kabul edilmiştir.Bu bilgiler ışığında değerlendirme yapıldığında;Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren nitelikli yağma suçundan yargılanan sanıklar N.K., R.K.ve N. B.için 5271 sayılı CMK'nun 150/3. maddesi uyarınca görevlendirilen zorunlu müdafii hazır olmaksızın duruşma yapılarak hükmün tefhim edilmesi usul ve kanuna aykırı olup, adı geçen sanıklar yönünden yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetlidir.Sanıklar N.K., R.K.ve N. B.hakkında yağma suçu dışındaki diğer suçlardan kurulan hükümler ile sanıklar Z. İ., Ö.Ç., B.K., H.Ad.Ş., B. İ., H.K., A. Ş. ve İ.İ. hakkındaki hükümlerin temyiz incelemesi yapılmasının gerekip gerekmediğine ilişkin uyuşmazlık konusunun incelenmesi:Ceza yargılamasında genel kural, açılan her dava nedeniyle ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği nedeniyle bu kuraldan zaman zaman uzaklaşılmaktadır. 5271 sayılı CMK’nun 8. maddesinde, bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında ise, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiler arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir.Diğer taraftan, Anayasa’nın 154. maddesinde, yüksek mahkeme olan Yargıtay’ın, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu ve kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı belirtilmiştir.Temyiz mahkemesi olarak Yargıtay'ın görevi hukuk normlarının doğru uygulanıp uygulanmadığını denetlemektir. Maddi hukuk veya yargılama hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması, eksik veya hatalı uygulanması durumunda temyiz olunan hükmün Yargıtay’ca bozulması esastır. Bununla birlikte, 5271 sayılı CMK’nun 8. maddesinde tanımlandığı şekilde, bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçun birden fazla sanık tarafından işlenmesi durumlarında her sanık yönüyle ve her suçla ilgili olarak ayrı ayrı değerlendirme yapılacaktır. Bu değerlendirme yapılırken temyiz mercii olan Yargıtay'ca, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 317. maddesi gereğince temyiz isteğinin reddine karar verilebilcek, temyiz isteğinin reddine karar verilmediği durumlarda inceleme yapılmak suretiyle hükümde aykırılık tespit edilmesi halinde aynı kanunun 321. maddesi uyarınca hükmün o cihetten bozulmasına ya da şartları varsa 322. madde uyarınca davanın esasına hükmedilerek aykırılıkların giderilmesi suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, herhangi bir aykırılığın tespit edilemediği hallerde ise temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilebilcektir.Kural olarak her bir sanık yönünden ayrı ayrı suçlardan kurulan hükümlerle ilgili olarak ayrı değerlendirme yapılacak, hukuki durumlarının etkilenmesine neden olacak şekilde bir bağlantı bulunmadığı takdirde bir sanık hakkındaki bozma kararı diğer sanıklar hakkındaki hükmü ya da bir sanık hakkında bir suçtan kurulan hüküm yönüyle verilen bozma kararı aynı sanığın diğer suçlarından kurulan hükümleri etkilemeyecektir. Şartları bulunduğu takdirde aynı yargılama dosyasında birlikte yargılanan ve haklarında farklı hükümler kurulan sanıklar hakkındaki hükümlerden bir kısmının onanmasına ya da düzeltilerek onanmasına karar verilirken, bir kısmının da tespit edilen bir hukuka aykırılık yönünden bozulmasına karar verilebilecektir. Hukuka veya usule aykırılığı içeren hükmü belirlemek, diğer bir anlatımla belirlenen aykırılığın hangi sanığı ya da hangi suç tipini ilgilendirdiğini tespit etmek bu noktada etkili olacaktır.Öte yandan, temyiz incelemesi aşamasında dosyanın esasına girilmeden önce sanıklardan biri ya da birkaçı hakkında tespit edilen yargılama hukukuna ilişkin aykırılıkların, ilgisi olmayan diğer sanıklar yönünden de bozma nedeni yapılması Anayasanın 141. maddesinin 4. fıkrasındaki; “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” şeklindeki hükme ve usul ekonomisine aykırı olacak, yargılamanın uzamasına ve yeni yargılama giderlerine yol açacak, aynı zamanda Anayasanın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu haline gelen ve uygulanması zorunlu olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil Yargılanma Hakkı” başlıklı 6. maddesinin; “Herkes gerek medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkemece davasının makul bir süre içerisinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkını haizdir” şeklindeki düzenlemesinin ihlali anlamına da gelecektir.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanıklar N.K., R. K. ve N.B. hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerin yukarıda yer verilen usule aykırılık nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmesi halinde, adı geçen sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve sanık R. hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma hükmünün, ayrıca sanıklar Z. İ. Ö.Ç., B. K., H.A.Ş., B. İ., H.K., A.Ş.ve İ.İ.hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu amaçla kurulmuş örgüte olma, sanıklar Z.İ., H. K., A.Ş. ve İ.İ.hakkında yağma, sanıklar Z.İ., R. K.ve H.A.S.hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükümlerinin esas yönüyle temyiz incelemesinin yapılmasının gerekip gerekmediği ele alınmalıdır.Sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma, nitelikli yağma ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından hüküm kurulması, bir sanığın birden fazla suçu olması ya da birden fazla sanık tarafından işlenen suçlar olması dolayısıyla belirtilen suçlar arasında bağlantı bulunmakla birlikte, kurulan hükümlerin birbirlerinden bağımsız olarak denetlenmesinin mümkün olması, sanıklar N.K., R.K.ve N..Başaran hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerle ilgili usul bozmasının diğer sanıklarla ilgili değerlendirmeler üzerinde bir etkisinin olmaması, belirlenen usule aykırılığın yalnızca yağma suçu ile ilgili olması, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarının öngördüğü yaptırım itibarıyla son oturumda müdafiin hazır olması zorunluluğunun bulunmaması, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt bulunup bulunmadığı, 6136 sayılı Kanuna muhalefet etme ve diğer sanıkların yağma eylemlerinin sabit olup olmadığının diğer suçlardan bağımsız olarak dosya kapsamı itibarıyla değerlendirilebilmesinin ve Yargıtay tarafından denetlenebilmesinin mümkün olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; üç sanık hakkında yağma suçundan kurulan hüküm dışında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan diğer hükümlerin ve kalan sekiz sanık hakkındaki yağma, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından kurulan tüm hükümlerin esas yönüyle temyiz incelemesi yapılmasının mümkün olduğu kabul edilmelidir.Bu nedenle;a-) Sanıklar N. K. R. K. ve N. Başaran hakkında yağma suçu dışında kalan suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve ayrıca sanık R.hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma hükmünün esasının incelenmesi gerekmektedir.Bu konuda çoğunluk görüşüne katılmayan dört Genel Kurul Üyesi; "Yağma suçundan kurulan hükümlerin bozulmasına karar verilmesi nedeniyle sanıklar hakkındaki diğer hükümlerin de esas yönüyle incelenmeden bozulmasına karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.b-) Sanıklar Z. İ., Ö.Ç., B.K., H.A.Ş., B.İ., H.K., A. Ş.ve İ.İ.hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu amaçla kurulmuş örgüte olma, sanıklar Z. İ., H.K., A. Ş. ve İ. İ. hakkında yağma, sanıklar Z. İ.., R. K. ve H.A.S.hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükümlerin de esasının incelenmesi gerekmektedir.Bu konuda çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi; "Bir kısım sanıklar hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerin bozulmasına karar verilmesi nedeniyle tüm sanıklar hakkındaki hükümlerin esas yönüyle incelenmeden bozulmasına karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.Sonuç olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının 1 numaralı uyuşmazlık yönünden reddine, 2 numaralı uyuşmazlık yönünden kabulüne, Özel Daire bozma kararının; sanıklar N.K., R. K. ve N.B.hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve ayrıca sanık R.hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma hükmü, sanıklar Z. İ., Ö. Ç., B.K., H.A.Ş., B. İ., H.K., A.Ş.ve İ. İ.hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu amaçla kurulmuş örgüte olma, sanıklar Z. İ., H. K. A.Ş.ve İ. İ.hakkında yağma, sanıklar Z.İ., R. K.ve H.A.S.hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükümler yönünden kaldırılmasına, belirtilen hükümlerin de esas yönüyle incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının; a) Sanıklar N.K., R.K.ve N.B.ın yağma suçuna ilişkin olan 1 numaralı uyuşmazlık yönünden REDDİNE,b) 2 numaralı uyuşmazlık yönünden ise KABULÜNE,2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 27.06.2012 gün ve 1507-12901 sayılı bozma ilamının sanıklar Z.İ., Ö.. Ç., B.K., H.A.Ş., B. İ., H. K., A. Ş.ve İ.İ.hakkında kurulan tüm hükümler yönünden, sanıklar N.K., N.B., R.K.hakkında ise suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve sanık R. K.hakkında ayrıca 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçuna ilişkin olarak KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, belirtilen hükümler yönüyle esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılarak, akabinde sanıklar N. K., R.K.ve N. B. hakkında yağma suçuna ilişkin bozma nedeni uyarınca işlem yapılmasının sağlanması amacıyla yerel mahkemeye gönderilmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.06.2013 günü yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oybirliğiyle, ikinci uyuşmazlık yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.