Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2780 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 339 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasındaki “haczedilmezlik şikayeti” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İcra Hukuk Mahkemesinin şikayetin reddine dair verilen 12.03.2013 gün ve 2013/136 E., 2013/219 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi-borçlu vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 17.06.2013 gün ve 2013/13925 E., 2013/22483 K. sayılı ilamı ile; (..Borçlunun, aleyhinde yapılan takipte gayrimenkulünün haczi üzerine meskeniyet şikayetinde bulunduğu, mahkemece, şikayetçinin duruşmaya gelmediği ve iddiasını ispat etmekten kaçındığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir. Şikayetler hakkında yargılama usulünü düzenleyen İİK.nun 18/3. maddesi; "Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir" hükmünü içermektedir. Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK.nun 82/12. maddesi gereğince meskeniyet iddiası olup, şikayet niteliğindedir. Bu durumda, mahkemece, İİK.nun 82/12 ve 18/3. maddeleri uyarınca yargılamaya devam edilip işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)gerekçesiyle bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Şikayetçi-borçlu vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: İstek, 2004 sayılı İİK.'nun 82/12 maddesine dayalı meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. Şikayetçi vekili, alacaklı tarafından aleyhinde başlatılan icra takibi sonucunda haline münasip evinin haczedildiğini, usule uygun tebligat yapılmadığından haciz işleminden dava tarihi itibariyle haberdar olduğunun kabulü gerektiğini ileri sürüp, şikayet yolu ile haczin kaldırılmasını istemiştir.Karşı taraf-alacaklı vekili, şikayete konu dairenin borçlunun haline münasip evi olduğu iddiasının doğru olmadığını, borçlunun başka yerde oturduğunu, istemin reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, son tapu ve ipotek durumunun sorulması gerektiği tebliğ tarihinin tespiti istendiği halde davacı tarafça duruşmaya gelinmediği, davacının davayı uzatmak istediği, davacının davasını ispat etmekten kaçındığından davanın şikayet olması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmayıp reddi gerektiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Şikayetçi-borçlu vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıya başlık bölümüne metni aynen alınan karar ile bozulmuştur. Yerel Mahkeme, davanın şikayet olarak kabul edilip, davacının gelmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmadığı, taraflar gelmese bile karar verilebileceği gözetilerek karar verildiği, kararın ve şikayetin mahiyeti gereği İcra Müdürlüğünden İİK'nın 18. maddesi gereğince görüş sorulmasının gerekmediği davacı tarafça masraf yatırılmadığı, bilirkişi ve keşif ücretinin yatırılmadığı, bu durumda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 324. maddesinin uygulanmasının da davada usul ekonomisi gereği mümkün olmadığı, kararda Yargıtay bozma kararında bahsi geçen hususların eksik bırakılmadığının düşünüldüğü, zaten HMK’nın tasarruf ilkesini düzenleyen 24. maddesinde ve taraflarca getirilmesini düzenleyen 25. maddesine aykırı olduğu gibi kişinin kastettiği hususu düzenleyen eski HUMK’daki hükmün yeni HMK’ da muhafaza da edilmediği, taraflarca getirilmeyen hususları araştırma yükümlülüğünün mahkemede bulunmadığı, kaldı ki bir taraf gelmezse diğer tarafın talebini dahi değiştirebileceği gerekçesi ile direnmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, mahkemece şikayetçi-borçlunun duruşmaya gelmeyerek ispattan kaçındığı gerekçesi ile şikayetin reddinin doğru olup olmadığı, buna göre 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 82/12 ve 18/3. maddeleri uyarınca yargılamaya devam edilerek işin esasının incelenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Ankara 16.İcra Dairesinin 2012/18278 esas nolu dosyasında alacaklı Adem Can vekili tarafından borçlular Menderes Gül ve diğerleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile 26.658,96 TL alacak için,25.000,00 TL bedelli 24.11.2012 tarihli çeke dayalı olarak 04.12.2012 tarihinde takip yapıldığı; şikayetçi adına kayıtlı olan 1 nolu parseldeki apartmanın 16 nolu bağımsız bölümüne 07.12.2012 tarihli icra müdürlüğü yazısı ile 12.12.2012 tarihinde haciz işlendiği ve şikayet eden tarafından meskeniyet iddiası ile haczedilmezlik şikayetinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece 11.02.2013 tarihinde düzenlenen öninceleme tensip tutanağı ile delillerin bildirilmesi, gerekli gider avansının yatırılmasına karar verilerek, şikayet eden vekiline 22.02.2013 tarihinde bu husus tebliğ edilmiş olup; şikayet eden vekilince 05.02.2013 tarihli makbuzla 503,55 TL gider avansı yatırılmıştır. Bilindiği üzere 2004 sayılı İİK’nın 18.maddesi uyarınca şikayetler hakkında re’sen araştırma ilkesi geçerli olup, mahkemece taraf delilleri ile bağlı olunmaksızın gerekli araştırmalar yapılarak taraflar gelmeseler bile gereken karar verilir. Bu bağlamda icra mahkemesi, şikayeti incelerken tanık dinleyebilir, bilirkişiye başvurabilir ve gerekli ise keşif de yapabilir (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, syf 104).O halde mahkemece, şikayet eden tarafa delillerini bildirmesi ve yatırılan 503, 55 TL gider avansının eksik olması halinde tamamlanması için kesin süre verilerek deliller toplandıktan sonra meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti hakkında bir karar verilmelidir.Hal böyle olunca Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bozma ilamında gösterilen ve yukarıda ilave edilen gerekçelerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Şikayetçi-borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda ilave edilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 02.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.