Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 278 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 823 - Esas Yıl 2013





Kasten öldürme suçuna yardımdan sanık E.. D..’ın 5237 sayılı TCK’nun 81/1, 39/2-c, 29, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.02.2012 gün ve 368-37 sayılı hükmün katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.12.2012 gün ve 5501-9974 sayı ile;“...B- Sanık Engin hakkında kasten öldürmeye yardım etme yönünden;Oluşa ve dosya içeriğine göre; olaydan önce maktul ile sanıklar arasında yaşanan tartışmada, maktulün sanıklardan Ergin'e hakaret ettiği, tarafların ayrılmasından sonra maktulün hakaret etmesine sinirlenen sanık Ergin'in, diğer sanık Engin'e 'ben buna dalacağım' diyerek eve gittiği, evden aldığı bıçakla yeniden sanık Engin'in yanına geldiği, sanıkların birlikte maktulü aradıkları, tanık Sercan ile birlikte araçta gördükleri maktule işaret ederek durdurdukları, sanık Ergin'in maktulün yanına gelerek dışarı çıkmasını istediği ve dışarı çıkan maktule saldırarak bıçaklamaya başladığı, tanık Sercan'ın arabadan inerek maktulün yanına gelmek istediği ancak, sanık Engin'in, tanık Sercan'a 'sen karışma' diyerek engel olduğu ve sanık Ergin maktulü bıçaklarken omzundan ve kolundan tuttuğu, sanık Ergin'in maktulü bıçaklamayı bırakınca sanık Engin'in de maktulü tutmayı bırakarak birlikte kaçtıkları olayda;Sanık Engin'in diğer sanık Ergin ile fikir ve irade birliği içerisinde hareket ederek eylem üzerinde ortak hakimiyet kurdukları anlaşılmakla; sanık Engin'in TCK'nun 37. maddesi uyarınca kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine kasten öldürmeye yardım suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 02.04.2013 gün ve 43-106 sayı ile;"...Sanık Engin'in savunmasının aksine tek kanıt maktulün arkadaşı olan S.. A..'nın doğrulanmayan anlatımıdır ve bu nedenle mahkememizin bozulan kararında da belirtildiği üzere tanıklar S.. A.. ve Atakan Ateş'in aşamalarda ve kendi işlerinde çelişkili olan anlatımları dışında sanık Engin'in olay sırasında maktülü tuttuğu veya tanık S.. A..'yı engellediğine dair bir kanıt olmadığı gibi her iki tanık da zaten olayın çok kısa sürdüğünü, 10-15 saniye içerisinde sonuçlandığını ifade etmişlerdir. Olayın gerçekleştiği zaman aralığı, sanık Engin'in aksi kanıtlanamayan savunması ve tanık Atakan Ateş'in olaydan hemen sonra polisteki anlatımı mahkememizce dosya kapsamına uygun olduğu kabul edilmiştir.Suçun işlendiği sırada yapılan hareketlerin TCK'nun 37. maddesinde belirtildiği üzere müşterek faillik mi, yoksa TCK'nun 39. maddesinde belirtildiği üzere yardım etme mi olduğu uygulamada her zaman kolaylıkla ayırt edilebilen bir husus olmayıp aynı görüş öğretide de ileri sürülmüş, 'suçun işlenmesi açısından önemli olupta, fiil üzerinde müşterek hakimiyet kuran yardımların, yardım etme olarak değil, müşterek fail kapsamında kabul edilmesinin gerektiği, buna karşılık suçun işlenmesi açısından ikincil nitelikte ve önemde olupta fiil üzerinde hakimiyet oluşturmayan, sadece destekleyici, kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olup hareketleri yardım etme kapsamında kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir' (Yrd. Doç. Dr. Vesile Sonay Evik- suça iştirakte yardım edenin Ceza sorumluluğu, ikinci baskı sayfa 220-221)Keza aynı eserde İtalyan Yargıtayının kararlarından örneklerde verilerek 'Bazı kararlarda, genel tecrübe kurallarına göre fail ile birlikte suç mahalinde bulunma fiilinin açıkça benimseme, onaylama, faili manevi açıdan desteklemeye objektif uygunluk söz konusu ise bunun manevi iştirak olarak kabul edilebileceği, diğer kararlarında ise suç mahalinde bulunmanın faili, suçu işlemeye teşvik etmekte, kendisini daha güvende hissetmesini sağlayarak suçu işlemesine manevi bir katkı sağladığı kabul edilebiliyorsa manevi iştirak kapsamında cezalandırılabileceği, diğer bazı kararlarında herhangi bir aktif faliyette bulunmaksızın suç mahalinde bulunmanın suça iştirak kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak somutta yapılacak değerlendirmeye göre failin suç işleme kararını kuvvetlendirdiği veya suçu işlemesini kolaylaştırdığı, failin suçu işlemesi ihtimalini artırdığı kabul ediliyorsa suça iştirak olabileceği, bir başka kararda; Başkaları tarafından suç işlenmekte olduğunu bilerek yanlarında bulunarak buna göz yuman ve suçun işlenmesine engel olmayan kişilerin suça iştirakten sorumlu tutulabilmeleri için neticeyi önlemek konusunda yükümlülüklerinin olması gerektiği' belirtilmiştir. (aynı eser sayfa 248-249-250)Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13.11.2007 tarih 7913/8372 esas ve karar sayılı içtihatında da belirtildiği üzere (aynı eser, cilt 1, sayfa 1136) maktulü öldürme eyleminde yanında yer alan ve cesaret vererek desteklemeleri eylemi, kasten insan öldürmeye yardım suçu olarak kabul edilmiştir.Sanık E.. D..'ın olayı gerçekleştirdiği sabit olan Ergin Demiran'ın sadece yanında bulunmuş olması ve birlikte olay yerinden kaçmış olması eylemi dosya kapsamı, yukarıda belirtilen yüksek yargı kararları ve öğretide görüşler de dikkate alınarak TCK'nun 39/2-c maddesi kapsamında yardım etmek suçu olarak kabul edilmesinin somut olaya yasal düzenlemelere, adalete ve hakkaniyete uygun düşeceği vicdani kanısına varılarak buna göre aşağıdaki hüküm verilmiştir" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.Bu hükmün de katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 06.12.2013 gün ve 183134 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARISanık Ergin Demiran hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olduğundan, inceleme sanık E.. D.. hakkında kasten öldürme suçuna yardımdan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın kasten öldürme suçuna müşterek fail olarak mı, yoksa yardım eden olarak mı katıldığının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;05.08.2008 günü saat 22.00 sıralarında kardeş olan sanıklar Ergin ve Engin ile maktul Ümit arasında çıkan kavgada sanıklardan Ergin'in maktulü bıçaklayarak olay yerinden birlikte kaçtıkları,06.08.2008 tarihli yakalama tutanağına göre; eylemi kardeş olan sanıkların gerçekleştirdiği bilgisi üzerine adreslerine gidildiğinde sanık Engin’in kaçmaya çalışırken kovalamaca sonucu, yaklaşık bir saat sonra da diğer sanık Ergin’in eve gelmesi üzerine yakalandığı, sanık Ergin'in olayda kullandığı bıçağı İSKİ çukuruna attığını söylemesi üzerine belirtilen çukurun arandığı, ancak bıçağın bulunamadığı,Otopsi raporuna göre; maktulün batın ve göğüs bölgesinde toplam 12 adet bıçak yarası ile 2 adet kesik vasıflı yara olduğu, 7 adet yaranın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, kesici delici alet yaralanmasına bağlı iç organ kesilmesinden gelişen iç kanamadan öldüğü, kanında 204 promil alkol bulunduğu,Sanıklardan Ergin’in 120 promil, sanık Engin’in ise 160 promil alkollü olduğu,Anlaşılmaktadır.Tanık S.. A.. kollukta ve savcılıkta; olay günü arkadaşı olan maktulün arayarak alkollü olduğundan dolayı kendisini evine bırakmasını istediğini, arabaya aldığı maktulün sağ ön tarafa oturduğunu, Bayır sokakta sanıkların yanından geçerken ıslık sesi geldiğini, arkasından da "dur" diye bağırdıklarını, sanıklardan Ergin'in sinirli vaziyette sağ tarafa yanaşarak maktule “Engin benim lan bana söyle” diye bağırdığını, bunun üzerine maktulün “bana mı lan diyorsun” diyerek aşağı indiğini, Ergin'in bıçak çıkartarak bıçaklamaya başladığını, hemen aşağıya inip yanlarına doğru giderken Ergin’in ağabeyi Engin'in önünü keserek “karışma lan” diyerek yumruk salladığını, kendisini iterek Ergin ile maktulü ayırmaya çalıştığını, ancak Engin'in maktulün sol kolundan tuttuğunu, Ergin'in ise bıçaklamaya devam ettiğini, engel olamadığını, Ergin bıçaklamayı bırakınca Engin'in de maktulü tutmayı bırakarak birlikte kaçtıklarını söylemiş, mahkemede; aynı beyanlarını tekrarlamakla birlikte maktulün iri yapılı biri olduğundan kendini savunabileceğini, ancak sanıklardan biri tutup diğeri bıçağı salladığından kendisini savunamadığını ifade etmiş,Tanık Atakan Ataş kollukta; olay günü saat 22.00 sıralarında Bayır sokakta alkol alırken sanıkların gelerek beklemeye başladıklarını, bu sırada araba ile Sercan ve maktulün geldiğini, sanıkların ıslık çalarak aracı durdurduklarını, Sercan ve maktulün arabadan inip sanıklar ile tartışmaya başladığını, maktul ile Ergin'in kavga ettiğini, daha sonra Ergin’in maktulü bıçaklamış olduğunu gördüğünü, kaçarken elindeki bıçağı sallayarak “yaklaşmayın sizi de vururum” dediğini ve birlikte kaçtıklarını,Savcılıkta; sokakta otururken saat 22.00 sıralarında sanıkların kendi aralarında küfürlü konuşarak yanından geçtiklerini, “gelmedi, gelecek, gidecek” gibi sözlerle küfürlü konuştuklarını, yaklaşık 20 metre ilerde beklemeye başladıklarını, bir süre sonra Sercan ile maktulün bir araçla geldiklerini, sokaktan geçerken birlikte ıslık çalarak aracı durdurduklarını, bağrışmalar başladığını, Ergin’in elinde bıçak olduğunu, Ergin bıçaklarken Engin’in de Sercan’a müdahale ettiğini gördüğünü, ancak Engin’in maktulü tuttuğunu görmediğini, alkollü olduğu ve mesafe de uzak olduğu için ne olduğunu anlamadığını,Mahkemede; savcılıktaki beyanlarını tekrarlamakla birlikte sanık Ergin'in maktul araçtan inince üzerine yürüdüğünü, Engin'in de Sercan’ın araçtan inmesine ve müdahale etmesine engel olmak istediğini, daha sonra Engin’in maktulün arkasından tutmaya çalıştığını gördüğünü, ancak 20-25 metre mesafe olduğu için tam olarak neresinden tutmaya çalıştığını fark etmediğini, kolluk beyanında da sanık Engin'in tanık Sercan' a engel olmak istediğini daha sonra da maktulü tutmaya çalıştığını söylediğini, polise verdiği ifade sırasında alkollü olduğu için unutmuş olabileceğini dile getirmiştir.İnceleme dışı sanık Ergin soruşturma aşamasında özetle; olay günü ağabeyi olan Engin ile birlikte alkol aldıklarını, daha önceden tanıdığı maktul ile karşılaştıklarında Engin’i yanına çağırarak "Diyarbakırlı Mehmet seninle görüşecek" diyerek telefon uzattığını, kendisinin araya girerek "Engin benim ben konuşacağım" dediğini, maktulün ise hakaret ederek “sen kimsin lan” dediğini, Engin'in araya girerek “şimdi sarhoşuz daha sonra konuşuruz” dediğini ve oradan ayrıldıklarını, ancak bu duruma çok hırslandığını, bir süre daha dolaşıp alkol aldıklarını, maktulün hakaret etmesi kendisine çok dokunduğu için Engin'e "sen burada bekle, peşimden gelme" diyerek eve gittiğini, sustalı tabir edilen bıçağını alarak Engin'in yanına döndüğünü, peşinden gelmemesini söyleyerek Engin'den ayrıldığını, Bayır sokağa geldiğinde maktulün olduğu aracı görünce "dur" diyerek bağırdığını, yanına giderek “Diyarbakırlı Mehmet’i ara ben görüşeceğim” dediğini, maktulün "ne diyorsun lan" diyerek yumruk atınca bıçağı çıkararak bir kaç defa vurduğunu, bu sırada Engin'in olay yerine uzakta olduğunu ve herhangi bir müdahalede bulunmadığını,Mahkemede; olayın başlangıcını aynen anlatmakla birlikte saat 21.30 sıralarında bir arkadaşı ile alkol aldığını, eve tek başına dönerken maktul ile karşılaştığını, kendisine yine küfür ettiğini ve vurmaya başlayınca bıçağı çıkararak rastgele salladığını, olay esnasında ağabeyi olan sanık Engin'i görmediğini,İfade etmiştir.Sanık Engin soruşturma aşamasında özetle; olay günü kardeşi olan Ergin ile birlikte alkol aldıklarını, daha önceden tanıdığı maktul ile karşılaştıklarında kendisini yanına çağırarak "Diyarbakırlı Mehmet seninle görüşecek" diyerek telefon uzattığını, Ergin'in araya girerek "Engin benim ben konuşacağım" dediğini, maktulün ise hakaret ederek “sen kimsin lan” dediğini, Ergin'e “şimdi sarhoşuz daha sonra konuşuruz” dediğini ve oradan ayrıldıklarını, bir süre daha dolaştıklarını, maktulün küfür etmesine kardeşinin çok içerlediğini, “ben gidip buna dalacağım” dediğini, kendisinin de “yapmana gerek yok” dediğini, ancak “bıçak almaya gidiyorum” diyerek Ergin'in eve gittiğini, 20 dakika kadar sonra geldiğini, kalan biraları içtiklerini, Ergin'i “herhangi bir olay çıkarma” diye uyardığını, birlikte eve doğru yürürlerken Ergin'in 40-50 metre önden gittiğini, maktulün içinde bulunduğu aracın Ergin'in yanına yanaştığını ve konuştuklarını gördüğünü, daha sonra maktulün aşağı inerek Ergin'e yumruk attığını, bu esnada Ergin'in cebinden çıkardığı bıçakla maktule vurmaya başladığını, aralarında 3-5 metre olduğunu, müdahale etme imkanının olmadığını, Ergin kaçmaya başlayınca kendisinin de kaçtığını,Mahkemede; olay günü ekmek almak için dışarı çıktığında kalabalığı gördüğünü, içlerinden kardeşi olan Ergin'i kaçarken gördüğünü, kalabalık kendisini görünce korkarak kaçıp eve sığındığını, maktulün öldürülmesi olayına karışmadığını savunmuştur.5237 sayılı Türk Ceza Kanununda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.TCK'nun 37. maddesindeki; "(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.Kanunda suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nun 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır."Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK'nun 39. maddesinde; "(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde, "Bağlılık kuralı"da aynı kanunun 40. maddesinde; "(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’nda şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanunun 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.TCK’nun 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;a)Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak olarak sayılmış,2-Manevi yardım ise;a)Suç işlemeye teşvik etmek,b)Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,c)Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,d)Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek şeklinde belirtilmiştir.Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyetinin bulunmamasıdır.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;Yaklaşık 3 yıl önce sanık Engin’in Diyarbakırlı Mehmet adlı kişiden esrar alarak satışını yaptığı, ancak 3.000 lira tutarındaki bedelini ödemediği, olay günü ise kardeş olan sanıklar Engin ile Ergin’in saat 17.00 sıralarında alkol aldıkları, bir süre sonra maktul ile karşılaştıkları, maktulün sanık Engin’i çağırıp Diyarbakırlı Mehmet’in kendisiyle görüşmek istediğini söyleyerek telefonu uzattığı, ancak sanık Ergin’in araya girerek “borç benim borcumdur ben görüşeyim” demesi üzerine maktulün sanık Ergin’e “sen kimsin lan” diyerek hakaret ettiği, sanık Engin’in ise “hepimiz de sarhoşuz, daha sonra konuşuruz” diyerek ayrıldıkları, sanıkların alkol almaya devam ettiği, bir süre sonra maktulün kendisine hakaret etmesine sinirlenen sanık Ergin’in “ben buna dalacağım” diyerek evden bıçak alıp geldiği, birlikte maktulü aradıkları, sokakta beklerken maktulü tanık Serkan’ın kullandığı araçta görünce ıslık çalarak durdurdukları, sanık Ergin’in sağ ön tarafta bulunan maktulün yanına gelerek “Engin benim lan, ne söyleyeceksen bana söyle” dediği, maktulün de “bana mı lan diyorsun” diyerek aşağı inince sanık Ergin’in maktulü bıçaklamaya başladığı, tanık Serkan’ın araçtan inerek maktule yardım etmek istemesi üzerine sanık Engin’in “sen karışma” diyerek ona engel olduğu, daha sonra da maktulün kolundan ve omzundan tuttuğu, bu sırada sanık Ergin’in maktulü bıçaklamaya devam ettiği, bıçaklamayı bırakınca sanık Engin’in de maktulü tutmayı bıraktığı ve birlikte kaçtıkları olayda;Kardeş olan sanıkların olay öncesi maktul ile yaşadıkları tartışmadan sonra sanık Ergin'in maktulü kastederek "ben buna dalacağım" şeklinde söyleyip eve giderek bıçak alıp dönmesi, sanıkların maktulü bulmak için sokakta birlikte aramaları, maktulü tanık Serkan'ın kullandığı araçta görünce birlikte durdurmaları, sanık Ergin'in maktulü bıçaklamaya başladığı esnada ağabeyi olan sanık Engin'in de tanık Serkan'ın müdahale etmesine engel olması, daha sonra da iri yapılı maktulü bıçaklama eylemi bitinceye kadar kolundan ve omzundan tutması, sanık Ergin'in bıçaklamayı bırakınca sanık Engin'in de maktulü bırakıp olay yerinden birlikte kaçmaları gözönüne alındığında, sanıkların olayın başlangıç ve gelişimine göre birlikte suç işleme kararlarının olduğu, sanık Engin'in kasten öldürme suçunun icrasında üstlendiği rol ile suçun işlenmesine sağladığı katkının öneminin TCK'nun 39. maddesinde düzenlenen yardım etme sınırlarını aştığını ve iş bölümü içerisinde gerçekleşen davranışlarının diğer sanığın fiilini tamamlaması nedeniyle suçun işlenişi üzerinde diğer sanıkla birlikte hâkimiyet kurduğu anlaşılmakla, kasten öldürme suçuna 5237 sayılı TCK’nun 37. maddesi kapsamında müşterek fail olarak katıldığının kabulü gerekmektedir.Bu itibarla, yerel mahkemenin sanık Engin'in kasten öldürme suçuna yardım eden olarak katıldığına ilişkin direnme kararında isabet bulunmadığından bozulmasına karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.04.2013 gün ve 43-106 sayılı direnme hükmünün, sanık Engin'in kasten öldürme suçuna 5237 sayılı TCK’nun 37. maddesi kapsamında müşterek fail olarak katıldığı gözetilmeksizin yardım eden olarak katıldığının kabulü ile hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.09.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.