Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 277 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11860 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TESPİT, TESCİL, ÇEKİŞMENİN GİDERİLMESİ VE ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen tespit, tescil, çekişmenin giderilmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tespit, tescil, çekişmenin giderilmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, kayden paydaşı olduğu 1092 parsel sayılı taşınmazı davalının haksız kullandığını, elatmanın önlenmesi isteğiyle açtığı davanın kabulle sonuçlandığını, ancak temyiz edilmeden kesinleşen kararda nereden elatmanın önleneceği belli olmadığından icra takibi yapılamadığını ileri sürerek taşınmazda payına isabet eden yerin binanın ikinci katı olduğunun tespitine, anılan ikinci katın adına tesciline, çekişmenin giderilmesine ve son 5 yıl için 5.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalı, dava konusu taşınmazdaki binayı kendisinin yaptığını, bina yapıldıktan sonra davacının taşınmazda ½ pay edindiğini, ecrimisil isteme koşulları bulunmadığını, intifadan menin söz konusu olmadığını, zeminden ayrı olacak şekilde bina yönünden mülkiyet hakkı oluşturulamayacağını, daha önce davacının açtığı davada elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım ve ecrimisil isteklerinin reddine karar verildiğini, taraflar arasında kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davanın tespit ve tescil isteği yönünden reddine, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, dairece; “gerçekten hukukumuzda çifte mülkiyet kabul edilmemiş olup taşınmaz üzerinde bulunan yapılar bütünleyici parça niteliğindedir. Bu nedenle, binadaki belli bir bölümün bir tarafa aidiyeti ile onun adına tescilin ayrık durumlar hariç (Kat Mülkiyeti Kanunu) yasal açıdan mümkün değildir. O halde tespit ve tescil isteğinin reddedilmesinde isabetsizlik yoktur. Diğer yandan ruhsatsız da olsa taşınmazın üzerindeki muhtesatın belli bir gelire elverişli ve yeterli olduğu, diğer bir deyişle ecrimisile mütehammil nitelikte bulunduğu gözetildiğinde, mahkemece yalnızca arsanın getirebileceği ecrimisilin esas alınması doğru değildir. Ayrıca, davada muarazanın önlenilmesi istenmesine karşın, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Hal böyle olunca, öncelikle muarazanın önlenmesi konusunda hüküm tesisi, taşınmazın üzerindeki bina ile birlikte getirebileceği ecrimisilden, davacının payına isabet eden miktarın belirlenmesi ve bu miktarın taleple bağlı kalınarak karar altına alınması gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, tespit, tescil ve çekişmenin giderilmesi isteminin kısmen kabulüne, ecrimisil isteğinin ise kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, bozma ilamına uyulmuş olmakla, bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşur ve mahkemece bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorunlu hale gelir.O halde, somut olayda, yukarıda içeriği açıklanan dairenin bozma ilamına doğrultusunda ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; bilindiği gibi ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olayda, yukarıda açıklanan ilke ve olgulara uygun araştırma yapılarak doğru şekilde ecrimisil hesabı yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular ve hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak dava konusu taşınmazın arsa ve bina değeri üzerinden davacı payına isabet eden ecrimisil miktarının tespit edilmesi ile hasıl olacak sonuca göre ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.