Sanık O.. T..’ın kamu malına zarar verme suçundan 5237 sayılı TCK’nun 152/1-a ve 31/3. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis; nitelikli hırsızlık suçundan 142/1-a-b, 143 ve 31/3. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis; işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan 116/4, 119/1-c ve 31/3. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Bakırköy 4. Çocuk Mahkemesince verilen 05.10.2011 gün ve 331-878 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 01.04.2014 gün ve 16371-6100 sayı ile kamu malına zarar verme ve nitelikli hırsızlık suçları bakımından onanmasına, işyeri dokunulmazlığını ihlal suçu yönünden ise ;“Sanığın ilköğretim okuluna hırsızlık amacıyla girerek, işyeri dokunulmazlığını ihlal ettiğinin iddia edildiği olayda; girilen binanın kamuya açık resmi bir yer olması karşısında, konut veya işyeri olarak kabul edilemeyeceğinden, unsurları oluşmayan işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.04.2014 gün ve 383351 sayı ile;“İşyeri dokunulmazlığının ihlâli suçu 5237 sayılı TCK'nun 116/2. maddesinde hükme bağlanmıştır. 765 sayılı TCK'da yer almayan bu suç yeni TCK ile birlikte hüküm altına alınmıştır.Anayasa hukukumuza göre konut dokunulmazlığı, kişi özgürlüğünün devamı niteliğindedir.Çağdaş yönetimlerde başlıca temel hak ve özgürlüklerden sayılan ve kişinin temel haklarından olması nedeniyle hemen hemen bütün Anayasalarda ve uluslarası siyasi belgelerde yer alan konut dokunulmazlığı, aynı zamanda evrensel ibr kavramdır. Kanun koyucu TCK'nun 116/2. fıkrasında da işyeri dokunulmazlığının ihlalini de belirli koşullarda suç sayarak yaptırım altına almakla, ayrıca kişinin huzurlu, güvenli ve sakin bir ortamda dilediği gibi iş yapma ve çalışabilme özgürlüğünü korumayı da amaçlamıştır.İşyeri, işçinin çalıştığı yer, çalışılan yer, ticari ve sınai kuruluş, bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer anlamlarına gelmektedir. Eklenti ise, işyerinin kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan, kolaylaştıran bina ve yapılardır.Kanun koyucu bu suçun oluşabilmesi için işyeri ve eklentilerinin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutad olan yerler dışında kalan bir işyeri ve eklentisi olmasını aramaktadır. Şu halde herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği örneğin, lokanta, banka şubesi, sinema, tiyatro, kahvehane, market gibi umuma açık yerlere, halka açık oldukları sırada girildiği takdirde suç oluşmayacaktır.İşyeri dokunulmazlığını ihlal suçu kasten işlenen bir suçtur.İşyeri dokunulmazlığını ihlal ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya baktığımızda, olayın meydana geldiği yer, Esenler Dr. İl.F. İlköğretim Okuldur. Niteliği itibariyle bina vasfındadır. Halka açık saatlerde herkes tarafından buraya girilse de olayın meydana geldiği 06.05.2011 günü saat 23.25 itibariyle herkesin girip çıkabileceği bir alan değildir. Dolayısıyla işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunun gerçekleştiği ve suça sürüklenen çocuk hakkındaki mahkûmiyet hükmünün onanması gerektiği düşünülmektedir" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.5271 sayılı CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 03.06.2014 gün ve 9995-11081 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.CEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;Sanığın olay günü geceleyin saat 23.25 sıralarında kimlikleri tespit edilemeyen 2 kişi ile birlikte Esenler Dr. İlhami Faydagör İlk Öğretim Okulunun önüne geldiği, bir kişinin dışarıda kaldığı, sanıkla beraber diğer kişinin ise demir kapının üzerinden atlayarak okulun bahçesine, ardından da anasınıfının bahçeye bakan PVC pencere çerçevesini kanırtarak okula girdikleri, okul içerisinde de bir kısmının kapısını kırmak suretiyle çeşitli idareci ve personel odaları ile sınıflara girerek 1 adet bilgisayar monitörü, 1 adet dizüstü bilgisayar, 1 adet dijital fotoğraf makinası, 1 adet bilgisayar kasası ve bir miktar bozuk parayı çaldıkları, okulun güvenlik kamerası kayıtlarından sanığa ulaşıldığı, parmak izi incelemesi sonucunda kırılan kapılardan birinden elde edilen parmak izi ile sanığın parmak izinin aynı olduğunun tespit edildiği,Anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için, işyeri kavramı ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu üzerinde durulması gerekmektedir.Türk Ceza Kanununun "Konut dokunulmazlığının ihlali" başlıklı 116. maddesinin birinci fıkrası; "Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır", ikinci fıkrası ise; "Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur" şeklinde düzenlenmiştir.Maddenin işyeri dokunulmazlığının ihlalini düzenleyen ikinci fıkrasının gerekçesinde; "Birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada sözkonusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süpermarketlere, dükkânlara, mağazalara, halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi halinde de bu suç oluşacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar" biçimindeki açıklamalara yer verilmiştir.İşyeri, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; "Bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer" olarak tanımlanmış, öğretide de; "esas olarak belirli bir zaman dilimi içinde ya da sürekli, sınai, sanatsal, bilimsel ve benzeri amaçlara hizmet eden, sabit ya da sabit olmayan kapalı işletme veya satış yerleri" şeklinde açıklanmıştır. (Serap Keskin Kiziroğlu, Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 68)Kural olarak işyerleri; sahibi ya da çalışanlarının iznine ihtiyaç duyulmaksızın, zımni bir rızanın varlığı kabul edilerek herkesin girebileceği ve sunulan hizmeti alabileceği, lokanta, dükkân, mağaza, manav, kasap, alışveriş merkezi, tiyatro, kahvehane, hastane, banka şubesi, sinema, okul gibi yerlerdir. Belirtilen yerlere halka açık bulundukları sırada veya mesai saatleri içinde girilmesi suç teşkil etmeyecektir. Ancak girildikten sonra işyeri sahibi ya da çalışanların çıkılması konusundaki uyarılarına rağmen içeride kalınmaya devam edilmesi veya kapandıkları ya da çalışmaya ara verdikleri saatte, örneğin; öğle saatlerinde veya açılmadan önce girilmesi durumunda, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu oluşacaktır.Açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olmayan şirket binası, doktorun muayenehanesi, avukatlık bürosu, işyerlerinin üretim yapılan atölyesi veya lokantaların mutfak kısmına girilmesi konusunda kural olarak işyeri sahibinin rızasının bulunmadığı varsayılır. Bu nedenle açık bir rıza bulunmadan söz konusu yerlere girilmesi, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturabilecektir. Öte yandan işyerinin bir bölümünün sahibi veya çalışanları tarafından konut olarak kullanılması ve ilgililerin rızaları dışında belirtilen yerlere girilmesi ya da uyarılara rağmen çıkılmaması durumunda ise, işyeri dokunulmazlığının ihlali değil, konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşabilecektir.Belli bir görevin ifa edilmesi nedeniyle, uyuşmazlığa konu ilköğretim okulu binası veya benzeri resmi kurum binaları da TCK'nun 116/2. maddesi kapsamında işyeri olarak kabul edilmelidir.Uyuşmazlık bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;İlköğretim okulu binası da diğer kamu binaları gibi TCK'nun 116/2. maddesi kapsamında kalan işyeri olarak değerlendirildiğinden, suç tarihinde gece vakti pencere çerçevesi kanırtılarak içine girilip bir miktar bozuk para ile çeşitli elektronik eşyaları çalan sanığın eyleminin, mala zarar verme ve hırsızlık suçu yanında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu da oluşturacağının kabulü gerekmektedir.Nitekim Ceza Genel Kurulunun 10.04.2012 gün ve 141-142 sayılı kararında devlet hastanesi; 10.06.2014 gün ve 157-314 sayılı kararında emniyet trafik tescil şubesi; 17.06.2014 gün ve 24-337 sayılı kararında adliye binası; 02.07.2014 gün ve 16-343 sayılı kararında da belediyeye ait tahsilat veznesi olarak kullanılan bina işyeri olarak TCK'nun 116/2. maddesi kapsamında kabul edilmiştir.Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün bu suç yönünden de onanmasına karar verilmelidir.SONUÇ :Açıklanan nedenlerle,1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,2- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01.04.2014 gün ve 16371-6100 sayılı işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükme ilişkin bozma kararının KALDIRILMASINA,3- Usul ve kanuna uygun bulunan Bakırköy 4. Çocuk Mahkemesinin 05.10.2011 gün ve 331-878 sayılı hükmünün işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden de ONANMASINA,4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.09.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.