MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, tutuklu olarak cezaevinde bulunduğu sırada davalı ile 08.08.2011 tarihli bir sözleşme yaparak.... Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava dosyasındaki mevcut tutukluluk hali ile ilgili tahliye aşamasına kadar her türlü hukuki işlem ve savunmasının yapılması için anlaştıklarını, el yazısıyla yazdığı sözleşmenin aynısını davalı avukat için de hazırladığını, ancak davalının fotokopi almak için cezaevinden aldığı sözleşmeyi bir daha geri vermediğini, 100 sayfalık savunmasını içeren dilekçeyi mahkeme heyetine vermek için aldığını, ancak savunmasını bile mahkemeye vermediğini, atılı suç gereği çok büyük bir riskle karşı karşıya geldiğini, davanın ilk duruşmasında tahliye edildiğini, sözleşme gereği davalıya peşinat olarak 4.000,00 TL verdiğini, haklı bir sebep olmaksızın işini takip etmeyen davalının, aldığı ücreti iade etmediği gibi, icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, tarafların karşılıklı beyanlarından taraflar arasında vekalet ücret sözleşmesinin yapıldığı ve ücretin bir kısmının ödenmiş olduğu dikkate alındığında yasanın aradığı şekilde bir vekalet sözleşmesinin oluştuğu, davalı avukatın mahkemelerde avukatlık görevini yerine getirebilmesi için davacı tarafından vekaletname verilmesi gerekmekteyken, vekaletname vermemek suretiyle davalının avukatlık hizmeti vermesini engellediği ve bu haliyle vekalet sözleşmesinden vazgeçtiği, bu durumun da Av. K. 174 maddesinde düzenlenen haksız azlin sonuçlarını doğurduğu, haksız azil halinde avukatın vekalet ücretinin tamamına hak kazanması nedeniyle davacı tarafından davalıya vekalet ücretine mahsuben ödenen 4.000,00 TL nın iadesinin talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı avukat ile yaptığı sözleşme gereği davalıya peşinat olarak 4.000,00 TL ödediğini, davalının haklı bir sebep olmaksızın işini takip etmediği gibi, aldığı ücreti de iade etmediğini, iade edilmeyen ücretin tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafından haksız yere itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi, mahkemenin gerekçesi kendi içinde çelişmektedir. Davacı tarafından verilmemiş bir vekaletnameden dolayı vekillikten azil de sözkonusu olmaz. Mahkemece, hem vekaletname verilmediğinin kabul edilmesi, hem de bu durumda azlin haksız olduğunun söylenmesi kendi içinde çelişki yaratmıştır. Vekaletname vermemek suretiyle sözleşmeden vazgeçmenin sonuçları farklı, haksız azlin sonuçları farklıdır. Hal böyle olunca, mahkemece karar gerekçesinde; davacının vekaletname vermemek suretiyle davalının avukatlık hizmeti vermesini engellediği ve bu haliyle vekalet sözleşmesinden vazgeçtiği belirtilmekle beraber, davalının haksız azil halinde avukatlık ücretinin tamamına hak kazanacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmek suretiyle kararın kendi içerisinde çelişki oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.