MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine ve yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, dava dışı işçi Nurhayat Yalçın vekili tarafından, müvekkili idare aleyhine açılan işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasının sonucunda, ... İş Mahkemesi'nin 2009/192 Esas 2010/217 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararda davacı kurumun üst işveren sıfatıyla sorumlu görüldüğünü, bu karar gereği ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/1897 Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibi yapıldığını, müvekkili idare tarafından icra dosyasına 08.05.2012 tarihinde 22.276,67-TL yatırıldığını, müteselsil borçlulukta iç ilişkide düşen sorumluluk payından başka türlü kararlaştırılmış olmadıkça müteselsil borçluların eşit paylarla sorumlu tutulması gerektiğini, davalı şirketler ile sözleşme gereği işten çıkarma neticesindeki yasal sorumluluğun alt işveren şirkete ait olduğunu, müvekkili idarenin bu nedenle borcun tamamını rücu hakkı bulunduğunu ileri sürerek, 22.276,67 TL alacağın ödeme tarihi olan 08.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma tüm dosya kapsamına göre, davalı ...Ticaret Mahkemesi'nin 2008/124 E.28.05.2009 tarihli kararı ile iflasına karar verildiği, davanın...İflas Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiği, dolayısıyla görevli ve yetkili mahkemenin... Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, usul ekonomisi de göz önüne alındığında davaların birlikte görülüp değerlendirmesi gerektiği belirtilerek, davanın görev ve yetki nedeniyle usulden reddine, Mahkemenin görevsizliğine ve yetkisizliğine, dosyanın kararın kesinleşmesinden sonra yasal süresinde istek halinde görevli ve yetkili ola... Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1).Dava, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkindir.Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas.../...S.2alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), "alacakların ödenmesine tahsis olunur" (İİK m.184,I,c.1). Buradaki "alacaklar" teriminden maksat, aslında yalnız "iflas alacaklarıdır." İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilir (masaya yazdırılabilir). Somut olayda, davalı müflis şirketin 28.05.2009 tarihinde iflasına karar verildiği, davacı tarafça İzmir 7. İş Mahkemesi'nin kararına dayalı olarak 08.05.2012 tarihinde, yani iflastan sonra ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davacının dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 168. maddesine dayalı rücu hakkına dayalı alacağı, iflas tarihinden sonra doğmuştur. Bu durumda alacak, iflastan önce doğmadığından, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK'nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İİK'nda iflastan sonra doğan alacaklar için İİK'nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, somut olayda bu mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK'nın 2/1. maddesi uyarınca, dava konusunun değer miktarına bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesine değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Dava konusu alacak, sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK'nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz.Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlığın esası incelenip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, uyuşmazlığın müflisin iflasın açıldığı andaki borçlarının kaydıyla ilgili İİK'nın 235. maddesi kapsamında olduğunun kabulüne dayalı yanılgılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.2- Kabule göre de,Davalılardan sadece ... iflas etmiş olup, sadece adı geçen davalı yönünden davanın kayıt kabul davasına dönüştüğünün kabulü gerekir. İİK'nın 235/3. maddesine göre, kayıt kabul davası basit yargılama usulüne tabi olup, diğer davalılar ile ilgili alacak davası yazılı yargılama usulüne tabidir. Müteselsil sorumlu olan davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır.Bu durumda mahkemece, davalı ... yönünden davanın kayıt kabul davasına dönüştüğü kabul edildiğine göre, adı geçen davalı ile ilgili dava tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilerek davanın usulden reddine karar verilmesi, diğer davalılar ile ilgili uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, farklı yargılama usullerine tabi davaların bir arada görülmesine yol açacak şekilde, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü ile yazılı şekilde yanılgılı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.Öte yandan karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK'nın 114/1-c ve115/2 madde hükümleri gereğince anılan yasal düzenleme gözönünde bulundurularak, önce göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin kesin yetkisine ilişkin dava şartını da aynı anda inceleyerek, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK'nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede "mahkememizin görevsizliğine ve yetkisizliğine", hüküm fıkrasında “mahkememizin görevsizliğine ve yetkisizliğine” ibarelerine yer verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.