Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü :Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; müvekkilinin, ........ Medikal firmasının sahibi olduğunu; Emekli Sandığı, SSK, Yeşil Kart, Bağ-Kurlu hastalara ait hastanelerce istenen ortopedi malzemelerini hastanelere verdiğini, Kartal SSK Hastanesine de ameliyat olan ve tedavi gören hastalara çeşitli ortopedi malzemeleri verdiğini; ancak, verilen bu bir kısım malzemelerin hastanede kullanılmadığı halde kullanılmış gibi fatura edildiğinden bahisle, davacının, kurumu 160.568 ABD doları zarara uğrattığından bahisle, hakkında soruşturma açıldığını; davacıya ait firmanın ihalelerden yasaklanmasının gündeme geldiğini, davacı hakkında kurum zararına sebebiyet vermek suçundan Kartal 1.Ağır Ceza Mahkemesine 2004/536 Esas ile açılan dava sonucunda davacının delil yetersizliğinden beraat ettiğini; temyiz sonucunda da, zamanaşımı yönünden davanın düşürüldüğünü ileri sürerek; fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, haksız ve dayanaksız olarak davalı kuruma verilmiş bulunan 237.619,86 TL alacağın ödeme tarihi olan 02.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne, dava konusu 237.619,86 TL asıl alacağın, 02.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, taraflar birlikte ifa günü belirlememiş iseler de; muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur.(BK. 101/1.maddesi). Davaya konu alacak talebinde de, temerrüd faizi yürütülebilmesi için, borçlunun ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerektiğinden; iade talebinde bulunulmasından itibaren temerrüt faizi işleyecektir.Nitekim, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117.maddesinde de borçlunun temerrüdünün koşulları düzenlenmiştir.Somut olayda; davacı, fazladan yapılan ödemeyi davalıdan geri istediğini; davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğünü ispat edememiştir. Mahkemece, hükmedilen alacak miktarına, dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekirken; ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi açıklanan nedenle isabetli bulunmamıştır.Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 2.fıkrasında yer alan; "Dava konusu 237.619,86 TL asıl alacağın 02.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına, davacı tarafa ödenmesine" ifadelerinin çıkarılarak, yerine; "dava konusu 237.619,86 tl asıl alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine, "ifadelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.