Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26961 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23864 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı, davalı avvukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ile imzalanan 04/01/2008 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi gereğince, iş sahibi olan davalının her ay 4.000,00 TL + KDV olmak üzere 4.900,00 TL ücret ödemeyi kabul ettiğini, ayrıca davalı şirkete ait maden sahasının sit alanından çıkarılması ile ilgili idari işlemlerin takibi ve idari yargıda dava açılması konusunda 12.7.2008 tarihli ayrı bir Avukatlık Sözleşmesi daha imzalandığını, vekalet görevini gereği gibi yerine getirmekte iken, davalı tarafından başka bir avukata vekalet verildiğini, bu duruma muvafakat etmeyip vekalet ücretlerini talep ettiğini, bunun üzerine davalı tarafından azledildiğini, vekalet ücretlerinin ise ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 4.1.2008 tarihli sözleşme nedeniyle şimdilik 10.000 TL + KDV, 12.7.2008 tarihli sözleşme nedeniyle de şimdilik 5.000 TL + KDV alacağının azil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, ayrıca davalı tarafından yapılan haksız ve hukuka aykırı şikayet nedeniyle de 5.000 TL manevi tazminatın, şikayetin yapıldığı tarihten itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, azlin haksız olduğu, bilirkişi raporuna göre davacının azil tarihine kadar ödenmeyen 52.000 TL + KDV, azilden sonra da dönem sonuna kadar ödenmesi gereken 20.000 TL aylık ücret alacağı bulunduğu, idari yargıda takip edilen dava nedeniyle de maktu ücret talep edilebileceği kabul edilerek, taleple bağlı kalınmak suretiyle 4.1.2008 tarihli sözleşmeye göre KDV dahil 11.800 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına, 12.7.2008 tarihli sözleşmeye göre talebin ise kısmen kabulüne, 1.000 TL’nin 22.7.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ve manevi tazminata ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Mahkemece taraflar arasındaki 4.1.2008 tarihli sözleşme nedeniyle, davacının azil tarihine kadar ödenmeyen aylık ücretleri ile azilden sonra dönem sonuna kadarki aylık vekalet ücretlerinin ödenmesi gerektiği kabul edilerek, taleple bağlı kalınmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Taraflar arasındaki bu sözleşme, hizmet hukuk müşavirliği niteliğinde olup, sözleşmenin 4. Maddesi gereğince sözleşme bitiminden 30 gün önce feshedilmemiş olması nedeniyle aynı hükümlerle sözleşme uzayarak devam etmiştir. Davacı bu durumda, azil tarihine kadar ödenmeyen aylık ücret alacaklarının yanında, sözleşmenin yenilenmiş olması nedeniyle, dönem sonuna kadarki aylık ücretlere de hak kazanmıştır. Ne var ki 2.8.2010 tarihli azille birlikte taraflar arasındaki hizmet hukuk müşavirliği sözleşmesi sona ermiş olduğundan, Türk Borçlar Kanunu’nun 408. (mülga Borçlar Kanunu’nun 325.)maddesi gereğince davacının azil tarihinden sonra vekalet grevini ifa etmemiş olması nedeniyle tasarruf ettiği ya da diğer bir işte kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat ettiği şeylerin de ücretten indirilmesi gereklidir. O halde mahkemece, davacının azil tarihinden dönem sonuna kadarki aylık ücret alacakları yönünden Türk Borçlar Kanunu’nun 408. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 325.) maddesi uygulanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: 1. bent gereğince, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, temyiz eden davalı şirket yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 2,50 TL. harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 219,00 TL. harcın davalıya iadesine, 15/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.