Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2695 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17021 - Esas Yıl 2015
##########MAHKEMESİ :##########ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ########################################Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davacı müvekkilinin davalının kızı olduğunu, Adnan Menderes Üniversitesi Turizm Otelcilik Gıda İşletmesi 3.sınıf ikinci öğretim öğrencisi olan davacının annesiyle birlikte yaşadıklarını, oturdukları evin kira olduğunu, aylık 550,00 TL kira ödediklerini, davalının ise emekli astsubay olduğunu ve aylık 2.500,00 TL maaş aldığını, ayrıca hali hazırda bir güvenlik şirketinde çalıştığını, davacının eğitim giderlerini karşılamakta zorlandığını beyanla davacının yüksek öğrenim hayatı bitinceye kadar aylık 1.000,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; sağlık sorunları nedeniyle özel güvenlik işinden çıkartıldığını, eski eşinin ayrıca babasından maaş aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; "...Davanın kısmen kabulü ile TMK.328/2.maddesi gereğince davacının eğitim hayatı sona erinceye kadar aylık 350,00 TL yardım nafakasının dava tarihi olan 11/08/2014 tarihinden geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin talebin reddine..." karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 364/1.maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365.maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 328/2.maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez.Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların baba kız oldukları, davacının Adnan Menderes Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Ve Otelcilik yüksek okulu 3.sınıf ( ikinci öğretim) öğrencisi olduğu, davacının annesinin ev hanımı olup, babadan yetim aylığı aldığı, davalı babanın ise astsubay emeklisi olup, SGK'dan aldığı aylık emekli maaşının 2.150 TL olduğu ayrıca OYAK'tan 3 ayda bir 3.500 TL maaşının olduğu, (davalının dava tarihi itibariyle) ayrıca site güvenliği ve koruma hizmetlerinde; aktif olarak çalıştığı, anlaşılmaktadır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının ikinci öğretimde öğrenimine devam ettiği hususu da nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla, davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir.O halde, mahkemece yapılacak iş; davacının giderleriyle, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.