1) Davacı avukatının temyiz itirazları bakımından;5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 7 .maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun'un 79/10.maddesidir. Anılan Kanun'un 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdırDavaya konu somut olayda Mahkemece davacının 15.10.2005 tarihinden öncesi bakımından davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile reddedildiği anlaşılmakta ise de, davacının yurtdışı kayıtlarından 14.10.2004 tarihinde ilk kez yurtdışına çıktığının anlaşılması ve dinlenen tüm tanıkların beyanlarına göre yılda 15-20 gün kadar ücretli izin kullanıldığının anlaşılmasına göre 14.10.2000-15.10.2005 tarihleri arasındaki davacının talebine konu dönemde davalı şirkette çalışıp çalışmadığının üzerinde durulmaması isabetsiz görülmüştür. Mahkemece bu dönem bakımından yapılan inceleme yetersiz olup davacının, kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği ve ispatı bakımından, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata - hile - ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya deilleri sorulmalı, işyerinde davacı ile aynı şekilde çalışan bordrolu tanıklar dinlenmeli, benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırıldığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.2-Davalılar avukatlarının temyiz itirazlarına gelince;Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Bu bakımdan, davaya konu olayda olduğu gibi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288. (6100 Sayılı HMK'nın 200) maddesindeki yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.Mahkemece tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyine başlangıcı sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa dönemin asgari ücretine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucunda davacının kabul edilen sürelerde herhangi bir yazılı dayanak belge veya banka kayıtları gibi yazılı delilleri olmadan tahmini olarak yapılan bilirkişi raporundaki ücretler esas alınarak karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇTemyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan O. İnşaat Mühendislik Madencilik San. Ve Tic. A.Ş.ye iadesine, 24.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.