Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26639 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19984 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalıların kendisine 20.02.1995 tarihinde noterden verilen vekaletname ile murislerinden kalan taşınmazların intikali, taksimi, taşınmaz üzerinde inşaat yapılması yönünde sözleşme yapılması, satış vaadinde bulunulması, kat mülkiyetine geçirilmesi v.s. konularında yetki verdiğini, verilen yetki ve görev gereğince sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiğini ancak davalıların 18.12.2009 tarihinde kendisini haksız yere azlettiğini, ihtarname ile haksız azile kadar olan 15 yıllık hizmetine karşılık davalılardan ücretini istediğini ancak ödenmediğini ileri sürerek ayrı ayrı yıllık 1.000.00.TL' dan 15 yıl için 15.000.00.TL alacak ve ayrı ayrı 5.000.00.TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 500.00.' er TL alacağın davalılardan ayrı ayrı tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.Somut uyuşmazlıkta, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek Mahkemece, kısa karar da ve hüküm fıkrasında “...maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 500.00.' er TL alacağın davalılardan ayrı ayrı tahsiline...” yazmasına rağmen gerekçe kısmında “...her bir davalı için ayrı ayrı yıllık 500.00.' er TL' dan talep edilen süre olan 15 yıl için 7.500.00.' er TL hizmet ücreti alacağına hükmedilmesi gerektiği ancak 24.06.2013 tarihli karar duruşmasında 7.500.00.' er TL bedelin maddi hata sonucu 500.00.' er TL olarak yazıldığı, kısa karar ile gerekçeli kararın birbiri ile uyumlu olması ve aykırılık teşkil etmemesi durumu dikkate alındığında 24.06.2013 tarihli kısa kararın hükme esas alınmıştır...” yazıldığı , böylece gerekçede tefhim edilen hükme aykırı hüküm kurulması gerektiği belirtilerek gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.2-Bozma nedenine göre, temyiz eden davacının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince temyiz eden davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 9.9.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.