Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26429 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6872 - Esas Yıl 2014





Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Davacı vekili, 20.12.2012 havale tarihli dilekçesiyle müvekkili olan davacının ... Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Pendik Şubesinde bulunan 39025 nolu hesabın sahibi olduğunu, İstanbul C.Başsavcılığı tarafından manipülasyon iddiasını içeren 2010/................ sayılı soruşturma dosyasında müvekkilinin kızı İ. U..ile damadı A. U..’nun da şüpheli olarak yer aldığını, müvekkili adına hesapta vekil olarak kızı İ. U..’nun görülmesi nedeniyle müvekkilinin de soruşturmaya dahil edildiğini, soruşturma sırasında ..........................1. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.06.2011 tarih ve 2011...............Değişik iş sayılı kararıyla müvekkilinin bahsi geçen hesabında bulunan ve 17.06.2011 tarihi itibariyle değeri 1.025.058,70 TL olan hisse senetlerine el konulduğunu, yapılan yargılama sonunda müvekkilinin kızı .............ile damadı ................in İstanbul .......Asliye Ceza Mahkemesinin 2................. Esas sayılı dosyasından beraat ettiğini, müvekkili G. B..hakkında da ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, müvekkilinin 17.06.2011 – 22.12.2011 tarihleri arasında hesabı üzerinde haksız el koyma kararı nedeniyle hiçbir işlem yapamadığını, el koyma tarihi itibariyle İMKB endeksi 61.951 puan ve müvekkilinin menkul kıymetlerinin toplam değeri 1.025.058,70 TL iken, el koyma kararının kaldırıldığı 22.12.2011 tarihinde borsa endeksinin 51.747 puana, buna paralel olarak müvekkilinin sahibi olduğu hisse senetlerinin toplam değerinin 343.933, 31 TL’ye düştüğünü, bu nedenle müvekkilinin 681.125,39 TL zarara uğradığını, bu nedenle müvekkilinin uğradığı maddi zarar toplamı olan 681.125,39 TL’nin 22.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.Tazminat davasının dayanağını oluşturan İstanbul C. Başsavcılığının 2010/.................. sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde; sanık (davacı) hakkında başka sanıklarla birlikte suç işlemek için kurulan örgüte üye olma suçundan sürdürülen soruşturma sonunda 14.11.2011 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, davanın işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan CMK'nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı anlaşılmakla;Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemini düzenleyen 5271 sayılı CMK'nın 141. maddesinin "j" bendinde, "eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilemeyen" kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebileceklerinin açıkça düzenlendiği, davacının suç soruşturması sebebiyle İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında bulunduğunu iddia ettiği hisseleri üzerine .................. 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından hisselerden manüpülasyon yapıldığı ve davacıya ait menkul kıymet hesabının akrabası olan kişilerce iddia edilen eyleme katılmak amacıyla kullanıldığı iddiası ile bloke konulduğunu, ihtiyati tedbir konulması sebebiyle el konulma süresi içinde hisseleri üzerinde hukuki tasarrufta bulunmasının mümkün bulunmadığı da göz önüne alınarak, alanında uzman bir bilirkişi aracılığıyla yaptırılacak inceleme ile elkonulma tarihinde davacının İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında kendi özkaynağına dayalı olarak satın aldığı hisselerin ve satım değerlerinin tespit edilmesi, tespit edilen bu hisselerin blokajın kalktığı tarihteki satım değerlerinin belirlenmesi suretiyle, davacının hisse senetlerinde ortaya çıkan gerçek zararının belirlenmesi, davacının kredili hisse işlemleri nedeniyle uğradığı zarar ile kredi sağlanması karşılığında oluşan faizin toplam karşılığının aracı kurum tarafından blokajın çözülmesi anında davacının özkaynak hisselerinin bir kısmının satılarak karşılanması suretiyle portföyde meydana gelen eksilmenin de gerçek zararda düşülmesi suretiyle bulunacak miktarının davacıya ödenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle davanın tamamen reddine karar verilmesi,Kabul ve uygulamaya göre de;Davanın tamamen reddi halinde davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilememesi,Kanuna aykırı olup, davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.