Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 26227 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15782 - Esas Yıl 2014
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm
davacı-davalı (kadın) tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle,
evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun
145/2. maddesindeki sebeple evliliğin iptaline karar verilebilmesi için,
eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir nedenle ayırt etme
gücünden yoksun bulunması şarttır. Bu durumun her türlü şüpheden uzak
sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi gerekir. Davalı-davacı koca, Adana
Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin 02.05.2005 tarihli
raporu uyarınca “atipik psikoz’’ tanısı nedeniyle, Adana 1. Sulh Hukuk
Mahkemesi'nin 29.12.2005 tarihli kararı ile kısıtlanmış ; aynı
hastanenin 10.12.2009 tarihli raporunda ise “bipolar
bozukluk remisyonda ” olduğunun belirtilmesi üzerine, 31.12.2009
tarihli kararla kısıtlılık halinin sonlandırılmasına karar verilmiştir.
Eldeki dosyada, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı'nın 02.03.2010 tarihli raporunda “ olgu
hakkında yeterli kanaat oluşmadığının, istenen raporun takip ve
tedavisini sürdüren kurum tarafından verilmesinin uygun olacağı “
belirtilirken ; Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/869-3187 esas,
karar sayılı dosyasında ise, aynı hastanenin 26.06.2012 tarihli
raporunda, davalı-davacı kocanın vesayet altına alınmasına gerek
olmadığının belirlenmesi üzerine, davalı-davacının kısıtlanma talebinin
reddine karar verilmiştir. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. İhtisas
Kurulu’nun 26.03.2012 tarihli raporu ise, davalı-davacı kocanın evlenme
tarihinde, dava tarihinde ve halen fiil ehliyetinin bulunmadığı
yönündedir. Görüldüğü gibi dosya içinde bulunan bir kısım raporlar ve
görüşler arasında çelişki vardır. 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu
Kanununun 15.maddesinin (f) bendi “Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli
Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler
arasında ortaya çıkan çelişkiler Adli Tıp Genel Kurulunca incelenir ve
kesin karara bağlanır” hükmünü getirmiştir. O halde, mahkemece,
davalı-davacı koca, tüm dosya, raporlarla ve daha önceki tedavi
evrakları ile birlikte Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, raporlar
arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulundan görüş alınmak suretiyle
giderilmesi ; davalı-davacı kocanın fiil ehliyetini haiz olmadığı
yönünde rapor düzenlenmesi halinde, bu rapor da eklenerek Sulh Hukuk
Mahkemesine ihbarda bulunulması ve davalı-davacıya vasi tayininin
sağlanması ; vasinin, vesayet makamından bu davayı açmak için yetki
alması hususu da düşünülerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken
eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ:Temyiz
edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine
göre ise, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer
olmadığana, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri
verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar
düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.