2863
sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm,
mahalli Cumhuriyet savcısı ve müşteki vekili tarafından temyiz
edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Müşteki Kültür ve
Turizm Bakanlığı'na duruşma günü bildirilmediğinden, 5271 sayılı
CMK'nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçtan
zarar gören sıfatıyla temyiz hakkının bulunduğu kabul edilerek, suçtan
zarar gördüğü anlaşılan ve hükmü temyiz etmek suretiyle katılma
iradesini ortaya koyan müşteki Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 5271
sayılı CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilmek
suretiyle yapılan incelemede; Bitlis İl Emniyet Müdürlüğü'ne,
Bitlis ili, Karabulak mahallesi, spor lokali sonrasında bulunan eski ev
içerisinde, E.. G.. isimli kişinin izinsiz kazı yaptığına dair yapılan
ihbar üzerine, olay yerine giden kolluk görevlilerince sanık E..
G..'nın, tapuda eşinin adına kayıtlı olan betonarme, tek katlı,
kullanılmayan eski ev içerisinde kazma ve kürek ile izinsiz kazı yaptığı
esnada yakalandığı, olay yerinde yapılan incelemede, bir oda içerisinde
150x150 cm genişliğinde ve 150 cm derinliğinde kazının yapılmış
olduğunun tespit edildiği, kazının yapıldığı binanın bulunduğu yerin,
sit alanı olmadığı gibi 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi anlamında
korunması gerekli olan bir bölge içerisinde de yer almadığı, izinsiz
kazı yaptığı belirlenen sanık hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863
sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan
yargılama sonunda, sanığın kültür varlığı bulabilmek amacıyla kazı
yapmadığına, çatı kısmında tamirat yapmayı düşündüğünden, binanın
temelinin sağlamlığını anlamak için kazı yaptığına dair beyanları esas
alınarak mahkemece sanığın beraatine karar verilmiş ise de; tek katlı
binanın çatısında yapılması düşünülen tadilat için, temelin
sağlamlığından ziyade, tavan betonunun sağlamlığının önem arzedeceği, bu
nedenle sanığın savunmalarının cezadan kurtulmaya yönelik, hayatın
normal akışı karşısında inandırıcı olmadığı ve sanığın üzerine atılı
eyleminin sabit olduğu, Sanığa isnat olunan kültür varlıkları
bulmak amacıyla izinsiz kazı yapma suçunun, kültür ve tabiat varlığı
olarak tescilli olan ya da 2863 sayılı Kanunun 6. maddesinde sayılmaları
nedeniyle tescil şartı aranmaksızın koruma altında bulunan yerlerde
veya sit alanı içerisinde işlenmesi halinde, 2863 sayılı Kanunun 5728
sayılı Kanun ile değişik 74/1-1. cümlesinin uygulanacağı, kazı
mahallinin belirtilen özelliği taşımaması halinde ise 74/1-1. cümleye
göre belirlenecek temel cezadan, 74/1-2. cümle uyarınca indirim
yapılacağı, 2863 sayılı Kanunun 5728 sayılı Kanun ile değişik 74/2.
maddesindeki “izinsiz define araştırma” suçunun oluşabilmesi için, 2863
sayılı Kanun kapsamında tescilli veya 6. madde uyarınca tescile gerek
olmadan korunması gerekli yerlerde icra edilmek kaydıyla araziye fiziki
müdahale teşkil etmeyen yüzeysel araştırma faaliyetlerinde bulunulması
gerektiği, bu bakımdan “kültür varlığı” ya da “define” bulmak kastıyla
hareket edilmesinin, 2863 sayılı Kanunun 1 ve 2. fıkralarındaki suçları
birbirinden ayırmada esas alınacak kriter olmadığı, kazı fiilinin
gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun bu noktada belirleyici olduğu
anlaşılmakla,Sanığın sabit görülen eyleminin, 2863 sayılı Kanunun
5728 sayılı Kanun ile değişik 74/1. fıkrasında tanımlanan suçu
oluşturabileceği, anılan maddenin 1. cümlesinde, “iki yıldan beş yıla
kadar hapis cezası” öngörülmüş olup, hapis cezasının üst sınırı
itibariyle davaya bakma görevinin 5235 sayılı Kanunun 11. maddesi
uyarınca Asliye Ceza Mahkemesine ait bulunduğu ve görevsizlik kararı
verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde
hüküm tesisi, Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısı ile
katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden,
sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca
halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince,
beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22.12.2014
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.