Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 262 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12892 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Davacı, davalı abisi ... ve diğer davalılarla birlikte davaya konu 818 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, taşınmazın, komşu 819 ve 820 nolu parseller hizasındaki bölümüne davalı ile birlikte iki katlı ev yaptıklarını, bir kısım yeride yol haline getirdiklerini, daha sonra aynı taşınmazın diğer ucuna kendi evini yaptığını ve davalı ile birlikte fiilen açtıkları yola ulaşacak şekilde taşınmazdan yararlandığı sırada davalının yoldan geçirmediğini ve yolu kapattığını, 300 m2 yer vermesi halinde geçebileceğini söylediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, paylı mülkiyet üzere kayıtlı olan dava konusu taşınmazda her paydaşın kullanımına bırakılan bölümü nizasız ve fasılasız kullandığını, davacıya ait bölümün arka kısmında kadastral yol bulunup o yoldan yararlanabileceğini, kendisine ait bölümden yol istemesinin zararına neden olacağını, kaldıki imar uygulamasında davalının evinin imar yoluna isabet ettiğini belirterek davanın redini savunmuştur.Davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairece; ''... Davanın paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olduğu, ancak bu konuda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma yaplmadığı, hal böyle olunca; yeniden yerinde keşif yapılarak gösterilen ilkeler doğrultusunda soruşturma ve inceleme yapılması, çekişmeli taşınmazda özel parselasyon ya da fiili kullanma biçimi olup olmadığının, var ise çekişmeli bölümün hangi paydaşın payına özgülendiğinin belirlenmesi, özel parselasyon ya da fiili kullanma biçimi yoksa uyuşmazlığın paylı mülkiyet hükümleri gereğince çözümlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilmesinin doğru olmadığı '' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, çekişme konusu taşınmazın yargılama sırasında imar uygulamasına tabi tutulduğu, ancak imar durumuna göre açılması gereken yolların zeminde açılmamış olduğu, davacının yola çıkışında kullandığı kısımlara davalının haksız yere müdahale ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki; bozma ilamından sonra mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen teknik bilirkişi rapor içeriğinden; çekişmeye konu 818 parsel sayılı taşınmazın 3640,68 m2'lik bölümünün İmar Kanunu'nun 18. maddesi hükmü uyarınca uygulamaya tabi tutulduğu ve anılan parselin içerisinde doğu batı yönünde ve kuzey güney yönünde yollar oluşturulduğu, yine eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan; 5.000 m2 olan dava konusu 818 nolu parselin 24.05.2012 tarihinde ifraz edilerek 1.359,32 m2'lik bölümünün aynı parsel numarası ile tescil edildiği, kalan kısmının ise 24.05.2012 tarihinde imar işlemine tabi tutularak imar parselleri oluşturularak hak sahipleri adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.O halde, yargılama sırasında yapılan imar uygulaması ile 5.000 m2 olan 818 nolu kadastral parselin hukuksal varlığını yitirmiş olması sebebi ile taraflar arasındaki çekişmenin imar uygulaması ile oluşan yeni mülkiyet durumuna göre çözümlenmesi gerekeceği tartışmasızdır.Hâl böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucunda gittiği tüm taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları ile imar uygulamasına dayanak tüm belgelerin ve imar uygulaması neticesinde oluşan yeni durumu gösterir imar krokilerinin evrak arasına alınması, ondan sonra mahallinde yeniden keşif yapılarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yeni mülkiyet durumuna göre değerlendirilmek suretiyle bu doğrultuda teknik bilirkişilerden denetime elverişli, kadastral parsel ile imar parsellerinin çakıştırılarak gösterildiği krokili rapor alınması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,13.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.