Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2617 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1656 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan 2 adet betonarme bina, depo, artezyen su kuyusu ve parselleri çeviren taş duvarların vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı ... vekili ile davalılardan ... ve ... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, dava konusu ... ada ... parsel üzerinde yer alan taşınmazlar yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine, ... numaralı parsel üzerinde bulunan ... tarihli bilirkişi raporu ekindeki krokide B1 harfi ile gösterilen iki katlı kargir binanın davacı tarafından yapıldığının tespiti ile tapunun beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili ile davalılardan ... ve ... vekili, tarafından temyiz edilmiştir.1-Davacı vekilinin hükmün reddedilen bölümüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, deliller değerlendirilerek karar verildiğine, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazlarla ilgili ortaklığın giderilmesine ilişkin ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... sayılı dosyasında bu taşınmazın satışına karar verildiğine, hükmün ... tarihinde kesinleştiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,2-Davalı ... vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin hükmün kabul bölümüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bağşetmez. Taşınmaz-//-üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.)Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.Somut olaya gelince; dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz hakkında taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... sayılı dosyanın incelenmesinde; davacı ve bir kısım davalıların paylarını diğer davalıya devretmekle paydaş ve davada taraf sıfatlarının kalmadığı, 2 davalının ise davayı takip etmediklerini bildirdikleri gerekçeleriyle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, dosya arasında mevcut güncel tapu kaydında dava konusu taşınmazın dava dışı ... ve ... adına kayıtlı olduğu görülmüştür.Az yukarıda da zikredildiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Bu durumda, davacının tapu kayıt malki olmadığı da nazara alındığında muhdesatın tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır. Davacının dava konusu ... ada ... parsel üzerindeki muhdesat yönünden tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek kabul hükmü kurulması doğru olmadığından, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle Davalı ... vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün ... ada ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının 1. bentte yazılı sebeplerle yerinde görülmediğinden REDDİNE, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın davacı ve davalılara ayrı ayrı iadesine 18.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.