Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25559 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19562 - Esas Yıl 2015





Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 28/04/2015 tarih, 2015/469 Esas - 2015/11465 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi D.. A...'nın, kayden maliki olduğu taşınmaz üzerine 25.03.2014 tarihinde konulan haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece kesinleşen tasarrufun iptali ilamına dayalı olarak yapılan işlemde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.İİK'nun 277 ve müteakip maddelerine göre alınmış tasarrufun iptaline ilişkin kararın amacı, yalnızca borçlunun tasarrufuna konu ettiği maldan alacaklının alacağını tahsil olanağını sağlamaktan ibaret olup, konusu ayni değil, sırf şahsi hakka ilişkindir.Tasarrufun iptali davası, hukuki yönüyle ayni dava olmayıp, şahsi dava niteliğindedir. Bu dava ve dava sonucunda verilecek mahkeme kararı, borçlunun hukuki işlemlerini yok edici nitelikte bir hukuki sonuç yaratmaz ve iktisap edenin borçludan kazandığı iktisaba etkisi yoktur. Bir başka anlatımla bu nitelikteki dava sonunda taşınır yada taşınmaz mülkiyeti el değiştirmiş olmaz. Takip borçlusu ile şikayet eden üçüncü kişi arasındaki satış işleminin hükümsüzlüğü nedeniyle taşınmaz üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek ve yer olmadan; takip alacaklısının, alacağını tahsil edebilmesini sağlayacak şekilde üçüncü kişi (tasarrufun iptali davasının davalısı) adına kayıtlı bulunan taşınmazın haciz ve satışını isteme yetkisi vardır.İİK'nun 282/3. maddesi uyarınca, iptal davası iyiniyetli üçüncü kişilerin haklarını ihlal etmez. Yani lehine tasarruf yapılan üçüncü kişi, iptale tabi bu tasarruf ile iktisap ettiği malı veya hakkı iyiniyetli (tasarrufun iptale tabi olduğunu bilmeyen) bir kişiye devretmiş ise, iyiniyetli bu kişi aleyhine iptal davası açılamaz; açılırsa, reddedilir. Bu halde alacaklı iptal davasına, üçüncü kişiye karşı bedel (tazminat) davası (m. 283/2) olarak devam edilmesini isteyebilir. Mal veya hakkı borçludan satın alan kişiler yönünden tasarrufun iptal edilebilmesi için bu kişilerin kötüniyetli olduklarının ispat edilmesi gerekir (Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı sahife 1425. 2. baskı 2013).Somut olayda, şikayete konu ... Ada 18 Parselde kayıtlı ... no'lu bağımsız bölümün E... K...'a 31.10.2011 tarihinde satış suretiyle temlik edilmesi üzerine takip alacaklısı R...E...'nin (karar tarihi itibarı anılan parsel hakkında takip borçlusu A.. G.. ve E... K...'a karşı tasarrufun iptali davası açtığı, yapılan yargılama sonucunda Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 31.12.2013 tarih ve 2011/706 E.-2013/359 K. sayılı ilamı ile ''.... Ada 18 Parsel sayılı taşınmazda zemin kat .../... arsa paylı ... no'lu bağımsız bölüm nolu dükkanın davalı E... K...'a satışına ilişkin tasarrufun takip konusu alacak ve ferileri miktarı ile sınırlı olmak üzere iptaline ...'' karar verildiği anlaşılmaktadır.Ne var ki, tasarrufun iptali davasının devamı sırasında taşınmazın 11.01.2013 tarihinde A... B...'a, 25.04.2013 tarihinde şikayetçi D... A...'ya satılarak devredildiği, tasarrufun iptaline karar verilmesinden sonra da; 29.01.2014 tarihinde O... Tekstil Ltd. Şti'ne ve nihayet 05.03.2014 tarihinde de yeniden şikayetçi D... A...ya satış sureti ile temlik edildiği tapu kayıtlarından anlaşılmakla; haciz konulan 25.03.2014 tarihi itibarı ile tasarrufun iptali davasının davalısı olan E... K... adına kayıtlı olmadığı görülmektedir.Şikayetçi D... A...'nın yukarıda değinilen tasarrufun iptali davasında taraf konumunda olmadığı ve anılan davada, adı geçen üçüncü kişi hakkında verilmiş herhangi bir karar bulunmadığı sabittir. Bu durumda, tasarrufun iptaline ilişkin alınan ilamın tarafı olmayan üçüncü kişi D... A...yönünden sonuç doğurmayacağı ve geçerli olmayacağı açıktır. Kaldı ki; tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşen ve İİK'nun 281/2. maddesi uyarınca verilmiş bir ihtiyati haciz kararı bulunmadığı gibi bu doğrultuda şikayetçinin iktisabından önce konulmuş bir ihtiyati haciz veya haciz de bulunamaktadır. Şikayetçi, taşınmazı, tasarrufun iptali kararına istinaden konulan hacizle yükümlü olarak devralmadığına göre, şikayetçiye karşı hüküm ifade etmeyen tasarrufun iptali kararına istinaden kayden maliki olduğu taşınmaza adı geçenin iktisap tarihinden sonra haciz işlemi uygulanması mümkün değildir.HGK'nun 07.04.2004 tarih ve 2004/12-210 E., 2004/208 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlunun adına kayıtlı olması zorunludur. Bu haliyle, şikayetçi D...A... icra takibinde borçlu sıfatı bulunmadığına ve haciz tarihi olan 25.03.2014 tarihinde taşınmazların maliki olup tasarrufun iptali işleminde de taraf sıfatı olmadığından şikayetçi üçüncü kişiye ait taşınmazlar üzerine haciz konulması usul ve yasaya aykırıdır.O halde mahkemece, şikayetin kabulü ile şikayetçi adına tapuda kayıtlı taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ :Şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 28/04/2015 tarih, 2015/469 E., 2015/11465 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.