Özel
hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm,
katılan vekili, sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından
temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan
yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen
dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, suçun sübutuna, eksik
incelemeye, eşler arasında özel hayatın gizliliğinden
bahsedilemeyeceğine; mahalli Cumhuriyet savcısının, lehe kanun
hükümlerinin tartışılmadığına, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
hükmünün uygulanması gerektiğine; katılan vekilinin ise sair temyiz
itirazlarının reddine, ancak;İki veya daha fazla kişinin,
başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına
çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi
bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri,
ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze
dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi
veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle
(sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının
dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan
her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar
dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesinin TCK'nın
133/1. maddesinde; en az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze
gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının,
söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası
olmaksızın, bir aletle kaydedilmesinin aynı Kanun'un 133/2. maddesinde
"kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" başlığı
altında suç olarak tanımlandığı, söyleşiden farklı olarak, iki kişi
arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların,
aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK'nın 133/1. maddesi kapsamında
suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylemin
aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini
ihlal suçunu oluşturabileceği; elverişli aletle dinlenilen veya
kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi
veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya
avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da
olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer
kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesinin TCK'nın
133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlandığı, hükümden sonra
05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352
sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava
ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 80. maddesi ile TCK'nın
133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan
konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı
olarak ifşa edilmesi eyleminin suç olarak düzenlendiği;Bu açıklamalar ışığında, somut olaya göre, sanık ile katılanın olay tarihinde resmi nikahlı
evli olduğu, sanığın, eşinden kuşkulandığı nedeniyle katılana casus
telefon olarak düzenlettirdiği (....) E 72 Marka cep telefonu hediye
ettiği, katılanın bu telefonu bir süre kullandığı, yüklenen program
sayesinde sanığın kendi telefonuna gelen mesajı
aldıktan sonra katılanın telefonunu arayarak dinlemesi şeklinde
gerçekleşen olayda, tarafların müşterek çocukları tanık Şerife’nin
babasının kendisine "annenin telefonuna dinleme cihazı koydurdum"
dediğine yönelik beyanı, katılan beyanları, bilirkişi raporu ve bu
rapoda belirtilen 0532…uzantılı cep telefonunun, sanığın davacı olduğu
taraflar arasındaki boşanma dava dilekçesinde kendisine ait olduğunun
belirtilmesi dikkate alındığında;1- Sanığın eyleminin TCK'nın 132/1.
maddesine uyan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu
gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek olayda
uygulama yeri bulunmayan aynı Kanunun 134/1. maddesi uyarınca hüküm
kurulması,2- TCK'nın 132. maddesinde düzenlenen haberleşmenin
gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca
soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup, mağdurun, temyiz
aşamasında verdiği 31.10.2014 hakim havale tarihli dilekçeyle sanığa
yönelik şikayetinden vazgeçtiğini ifade etmiş olması karşısında, TCK'nın
73/6. maddesi gereğince, katılan sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul
edip etmediğine dair beyanı alınarak, mağdura yönelik eylemi bakımından
hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,3-
TCK'nın 53/4. maddesi gereğince kısa süreli hapis cezası ertelenmiş
kişiler hakkında aynı Kanunun 53/1. maddesinde öngörülen hak
yoksunluklarına hükmolunamayacağının gözetilmemesi,Kanuna aykırı
olup, katılan vekili, sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısının,
temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı
Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un
321. maddesi gereğince, hükmün BOZULMASINA, 12.12.2014 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.