İtirazname : 2011/123697Yargıtay Dairesi : 4. Ceza DairesiMahkemesi : SANDIKLI Asliye CezaGünü : 16.07.2008Sayısı : 283-234Görevi kötüye kullanma suçundan sanıklar R. Ö.ve İ. Ü.’ın 765 sayılı TCY’nın 240, 59/2, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uyarınca 2.985 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına, 2 ay 15 gün süre ile memuriyetten yoksun bırakılmalarına, sanıklar Öve MA'ın ise beraatlarına ilişkin, Sandıklı Asliye Ceza Mahkemesince 16.07.2008 gün ve 283-234 sayı ile verilen hükmün, sanık İ Ümüdafii ve R Ötarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 07.12.2010 gün ve 21100-20267 sayı ile;“Mahkemece gerekçeli kararın 04.02.2008 tarihli dilekçe ile davaya katılma isteğinde bulunan ve karar yokluğunda verilen yakınan Hazine vekiline yöntemince tebliğ edilmediği,Anlaşıldığından, sanık İ..Ü. müdafii ve sanık R..Ö.'in tebliğnameye aykırı olarak, temyiz davası isteği hakkında bir karar vermeye yer olmadığına ve dosyanın tebliğ işlemi gerçekleştirildikten sonra Dairemize yollanılmak üzere, incelenmeksizin karar mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiştir.Özel Dairenin geri çevirme kararı üzerine yerel mahkemece şikayetçi Hazine vekiline karar tebliğ edilmiş, hükmün bu kez de şikayetçi Hazine vekilince tüm sanıkları kapsayacak şekilde temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 21.06.2011 gün ve 9384-8714 sayı ile;“Yakınan hazine vekilinin 04.02.2008 tarihli dilekçesindeki davaya katılma isteği hakkında bir karar verilmeyerek 5271 sayılı CYY.nın 237. maddesine uyulmaması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.08.2011 gün ve 123697 sayı ile;“Temyiz yolu yargılamasına da hakim olan, ceza muhakemesinin temelini oluşturan ve bir dizi faaliyet ile maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayan, tezin ileri sürülmesi (iddia)-anti tezin sunulması (savunma) ve senteze ulaşılması (yargılama ve karar) ilkesi ile 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi hükmüne göre, halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 313, 316, 320, 323. maddeleri ve Yargıtay Kanunu'nun 28. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, yerel mahkemelerce verilen kararlar aleyhine yürütülecek temyiz kanun yolu yargılamasında, temyize konu edilen her bir hüküm ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca görüş bildirilmesi ve dosyanın incelendiği ilgili Ceza Dairesi tarafından temyiz kapsamı belirlenip bu doğrultuda karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.Somut duruma bakıldığında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanıkların temyizi ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre tebliğname düzenlendiği, bundan sonraki bir tarihte yerel mahkeme hükmünün katılan vekili tarafından temyiz edildiği, katılan vekilinin istemine yönelik olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca görüş bildirildiği ve Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesinin istenmesi yönünde bir karar verilmeksizin inceleme yapılarak, hükmün haklarında hükümlülük kararı verilen sanıklar hakkındaki karar ile sınırlı olarak bozulmasına hükmedildiği ve anılan bozma ilamında sanıklar A.Ö. ve M.A..hakkında verilen beraat hükümleri hakkında aleyhe temyiz bulunduğu halde bir karar verilmediği anlaşılmaktadır. İlgili ilke ve hükümler çerçevesinde Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.06.2011 tarih ve 9384-8714 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesinden sonra temyiz kapsamında olan tüm hükümler hakkında karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; davaya katılma isteği karara bağlanmayan şikayetçi vekilinin temyizi üzerine Yargıtay C.Başsavcılığından ek tebliğname düzenlenmesi istenmeden hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanıklarla sınırlı olarak temyiz incelemesi yapılmasının olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya içeriğinden;Sandıklı Cumhuriyet Başsavcılığınca Karadirek Belediyesinde görevli sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı TCY’nın 257/1 ve 53/1-2 (765 sayılı TCY’nın 240.) maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı,Şikayetçi Hazine vekilince 04.02.2008 tarihinde davaya katılma istemini içerir dilekçenin verildiği, yargılama aşamasında mahkemece şikayetçi Hazine vekilinin katılma istemi konusunda olumlu ve olumsuz bir karar verilmediği,Yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanıklar R.Ö. ve İ. Ünsal’ın yüklenen suçtan mahkumiyetlerine, sanıklar A.Ö. ve M. A.'ın ise beraatlarına karar verildiği, gerekçeli kararın şikayetçi Hazine vekiline tebliğ edilmediği,Hükmün sanık İ. Ü. müdafii ve sanık R. Ö. tarafından temyiz edildiği,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanıklar İ.Ü.l müdafii ve R. Ö.'in temyizi ile sınırlı olarak tebliğname düzenlenip dosyanın Özel Daireye gönderildiği,Özel Dairece yapılan inceleme sonucunda yerel mahkeme hükmünün şikayetçi vekiline tebliğ edilmesi gerektiği gerekçesiyle geri çevirme kararı verilerek dosyanın yerel mahkemeye gönderildiği, bu karar sonrasında gerekçeli kararın şikayetçi Hazine vekiline tebliğ edildiği, yapılan tebliğ üzerine kararın şikayetçi vekilince tüm sanıklar yönünden aleyhe olacak şekilde temyiz edildiği,Özel Dairece şikayetçi vekilinin yapmış olduğu temyiz istemine ilişkin olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından görüş alınmadan, yerel mahkeme hükmünün mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar R.Ö.ve İ.Ü. ile sınırlı olarak bozulmasına karar verildiği, diğer sanıklar A.Ö. ve M.A. hakkında verilen beraat hükümlerine yönelik karar verilmediği,Anlaşılmaktadır.5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının mağdur ve şikâyetçinin haklarını düzenleyen 234. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, mağdur ile şikayetçinin, kovuşturma evresinde, kamu davasına katılma, davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı yasa yol¬larına başvurma, haklarının bulunduğu,Maddenin son fıkrasında da, bu hakların mağdur ve şikâyetçiye anlatılıp, açıkla¬nacağı ve bu hususun tutanağa yazılacağı belirtilmiş,Yasa yollarına ilişkin genel hükümlerin yer aldığı 260. maddesinde ise; “… katıl¬ma isteği karara bağlanmamış, … bulunanlar için kanun yolları açıktır” hükmüne yer verilmiştir.Olağan yasa yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 5320 sayılı Ceza Muha¬kemesi Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 310. maddesine göre iki koşulun varlığı gereklidir.Bunlardan ilki süre koşulu, diğeri ise istek koşuludur.Öte yandan; 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi hükmüne göre, halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 313, 316, 320, 323. maddeleri ile Yargıtay Yasasının 28. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, yerel mahkemelerce verilen kararlar aleyhine yürütülecek temyiz yasa yolu yargılamasında, temyize konu edilen her bir hüküm ile ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca görüş bildirilmesinde ve dosyayı inceleyen ilgili Ceza Dairesi tarafından da temyiz kapsamı belirlenerek, bu doğrultuda karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunan “katılma isteği karara bağlanmamış olan” şikayetçi Hazine vekilinin temyiz davasının açılması için gerekli olan süre ve istek koşuluna uygun olarak yerel mahkeme hükmünü tüm sanıklar yönünden ve aleyhe olacak şekilde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında, Özel Dairece temyiz incelemesinin tüm sanıklar yönünden yapılması gerekirken haklarında mahkumiyet hükmü kurulan sanıklarla sınırlı yapılmasında isabet bulunmamaktadır.Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, şikayetçi Hazine vekilinin temyiz dilekçesi ve kapsamı nazara alınmak suretiyle, Yargıtay Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesinin ardından yeni bir temyiz incelemesi yapılarak karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.06.2011 gün ve 9384-8714 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, katılma isteği karara bağlanmayan şikayetçi Hazine vekilinin temyiz isteminin değerlendirilmesi suretiyle Yargıtay Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlen¬mesinin ardından temyizin kapsamına göre yeniden temyiz incelemesi yapılarak bir karar verilmesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.