Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2531 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8546 - Esas Yıl 2015





Mahkeme : Ağır Ceza MahkemesiSuç : Uyuşturucu madde ticareti yapmaHüküm : MahkûmiyetDosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;A-5271 sayılı CMK’nın yürürlükte bulunan “Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi” başlıklı 139. maddesine göre; “Madde 139-(1) soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye Ağır Ceza Mahkemesince oybirliğiyle karar verilir. İtiraz üzerine bu tedbire karar verilebilmesi için de oybirliği aranır.”Maddeye göre gizli soruşturmacı görevlendirilmesi için;1- Suç, kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı kullanılabilecek suçlardan olmalıdır,2-Suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması,3- Başka yolla delil elde edilme imkânının bulunmaması,4- Ağır Ceza Mahkemesince oybirliğiyle karar verilmesi,5-Suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç olmasıGereklidir.Somut olayda; ... ilinde faaliyet gösteren sokak satıcılarının ve uyuşturucu madde ticareti yapan örgütün eylemlerinin tespiti ve delillendirilmesine yönelik gizli soruşturmacı görevlendirilmesi kararı alınmıştır. Gizli soruşturmacı 22.10.2007, 23.10.2007, 22.11.2007, 24.11.2007 ve 02.12.2007 tarihlerinde sanıklar ile iletişime geçerek, sanıklardan suç konusu esrarları satın almıştır.Sanıklar atılı suçu "örgüt faaliyeti çerçevesinde işlemediğinden” bu suçla ilgili gizli soruşturmacı atanması kanuna aykırıdır. Ancak kolluk görevlisi “suçu ve failini belirleme, suçla ilgili delilleri toplama” konusundaki genel görevi kapsamında, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmese de, uyuşturucu madde ticareti yapma suçu ile ilgili olarak, alıcı rolüne girerek sanıklardan uyuşturucu madde alabilir. Bu şekilde elde edilen delil gizli soruşturmacının adli kolluk görevlisi olması halinde hukuka uygundur.Bu kapsamda işlem yapan gizli soruşturmacının adli kolluk görevlisi olup olmadığının sorularak sonucuna göre hüküm kurulması, gerektiğinin gözetilmemesi,B-Kabule göre de;a)Gizli soruşturmacının 22.10.2007 tarihinde sanık 'den, 24.11.2007 tarihinde de sanık 'dan suç konusu uyuşturucu maddeleri satın alması üzerine sanıkların ''satmak için uyuşturucu madde bulundurma'' suçu belirlenmiş ve bu suçun delili elde edilmiştir. Buna rağmen, gizli soruşturmacının sanıklardan farklı tarihlerde tekrar uyuşturucu madde satın alması gereksiz olduğu gibi görevi kapsamında da değildir. Öte yandan, gizli soruşturmacının asıl görevi ''uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak'' değil, ''suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmekten ibarettir.'' Bu nedenlerle gizli soruşturmacı tarafından sanıklardan birden çok kez uyuşturucu madde satın alınması, ayrıca suç oluşturmayacağı ve gerçek anlamda bir ''alım - satım'' söz konusu olmadığı gözetilmeden atılı suçun zincirleme olarak işlendiği kabul edilerek, sanıkların cezasının, TCK'nın 43. maddesi ile artırılması suretiyle sanığa fazla ceza tayin edilmesi,b)Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.