Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 251 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 862 - Esas Yıl 2012





(.Davacı vekili, müvekkilinin davalının hafriyatını taşıdığını, ancak taşıma bedelini ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan takibe davalının haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptalini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1) Dava dosyası içeriğindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesine usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2) Dava, davacının davalıya taşıma hizmeti verdiği iddiasına dayalı alacak için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini ve navlun alacağına dair fatura düzenlendiğini, bu faturaların davalının muhasebecesi olan K.Ö.’e teslim edildiğini ileri sürerek, iş bu davayı açmış, davalı vekili ise, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını savunarak gerek iddia edilen akdi ilişkiyi ve gerekse buna dair alacak istemini inkar etmiştir.Bu durumda, öncelikle davacı taşıma ilişkisinin varlığını ispat etmelidir. Davacı bu ispat külfetini yerine getirdiği takdirde ve ancak bundan sonradır ki davalıda ödediğini ispatla mükellef olacaktır.Bu itibarla mahkemece, davacıdan tüm delillerini hasretmesi istenerek, gerektiğinde davalı tarafın da defterleri incelenmek suretiyle taraflar arasında taşıma ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi ve daha sonra bu husus ispat edildiği takdirde davalı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının ayrıntılı bir şekilde araştırılarak oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir...)Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HKG'ca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:KARARDava, itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı vekili, “davacı tarafından davalının hafriyatının taşındığını, verilen taşıma hizmetine karşılık düzenlenen fatura bedelinin ödenmemesi sebebiyle bedelin tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, davalının temel ilişkiyi ve faturayı inkar etmediğini ancak belge sunmaksızın borcu olmadığını ileri sürdüğünü” belirterek “davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini”talep ve dava etmiştir.Davalı vekili “davanın reddi gerektiğini” savunmuştur.Yerel mahkemece, davacı-alacaklı tarafından ibraz edilen faturanın kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir belge olmadığı, borcun varlığı ispat külfetinin davacıya ait olduğunu, davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmadığından ve yemin deliline de dayanılmayacağı belirtildiğinden davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce yukarda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.Yerel mahkeme önceki kararında direnmiş; hükmü davacı-alacaklı vekili temyiz etmiştir.HGK önüne gelen uyuşmazlık, yapılan araştırmanın ve dosyada mevcut delillerin hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Bilindiği üzere 1086 sayılı HUMK'un 326. maddesine göre, her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır.Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 83/2. Maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HUMK'un 330 ve ardından gelen maddelerindeki konuya dair genel düzenlemelere tabidir.HUMK'un 332. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye dair açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir.Önemle vurgulanmalıdır ki; HUMK'un 332. maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Eş söyleyişle, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HUMK'un 330 ve sonraki maddeleri anlamında “vesika” niteliğindedir.Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen TTK'nın 82. maddesindeki hüküm, “I-Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun'un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir.Anılan Kanun'un 69. ve devamı maddeleri uyarınca da defterlerini yön-temince tasdit ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır.6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 86. maddesine göre; taraflardan birinin defterleri kanuna uygun olup da, diğerininki olmaz veya hiç defteri bulunmaz yahut ibraz etmek istemezse; defterleri muntazam olan tacirin birbirini teyid eden defterlerindeki kayıtlar, diğeri aleyhine delil olur. Defterler usulüne uygun tutulmamış dahi olsa sahibi aleyhine delil teşkil edeceği kuşkusuzdur.Somut uyuşmazlıkta davacı-alacaklı tarafından her iki tarafın ticari defterlerine açıkça delil olarak dayanılmasına rağmen mahkemece davalıya defterlerini ibraz etmesi, ticari defterlerin mahkemeye ibraz edilmemesi halinde HUMK'un 321 ve TTK'nın 80, 83 ve 86. maddeleri uyarınca işlem yapılacağı hususu hatırlatılmak suretiyle kesin süre verilmemiş; bilirkişi incelemesi dosya kapsamındaki deliller ve davacı tarafın ticari defterleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olması halinde dahi kendisi aleyhine delil teşkil edeceği, takip konusu fatura ticari defterlere işlenmese dahi taraflar arasındaki ticari ilişki veya borç olarak kayıt bulunması halinde bu hususun davalı aleyhine delil teşkil edeceği hususu gözetilerek taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığının kabulünün gerekeceği açıktır.Hal böyle olunca mahkemece yapılması gereken; davacıya tüm delillerini hasretmek ve davalı tarafa, ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmek üzere usulünce kesin süre verilerek, sonucuna göre yukarda yapılan açıklamalar doğrultusunda yapılacak değerlendirme ile karar vermekten ibarettir.Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece HGK'ca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇDavacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA.... Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar İş kazası nedeniyle açılan davada ihtiayati haciz kararı verilebilir mi? DAVA VE KARAR: Davacı, dava sonuçlanıncaya kadar tazminat alacağının teminat altına alınması için davalıya ait taşınmazlar ile trafik siciline kayıtlı araçların kaydına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde Malların teslimi usulen kanıtlanmadan faturaların davacının kendi defterlerinde kayıtlı olması tek başına malın teslim edildiğinin kanıtı olarak kabul edilemez. Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vek BOŞANMA DAVASINDA DAVALI TAŞINMAZINA İHTİYATİ TEDBİR KONULAMAYACAĞI Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sırasında mahalli mahkemece verilen, ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilin 31.01.2013 tarihli karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Boşanma veya ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler Türk Medeni Kanunu'nun 1 Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?