Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 251 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 2234 - Esas Yıl 2011





Temyiz İsteminde Bulunan ve Karşı Taraf (Davacı) : … Vekilleri : Av. M… - Av. … Av. … Temyiz İsteminde Bulunan ve Karşı Taraf (Davalı) : Tunceli Valiliği İstemin Özeti : Malatya İdare Mahkemesinin 30.10.2009 tarih ve E:2009/660, K:2009/1016 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmaların Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir. Danıştay Tetkik Hakimi : A. Habip Yıldırım Düşüncesi : Dava; davacının ikamet ettiği, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrasında meydana gelen terör olayları sonucu uğradığı zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu'nun 30.1.2009 tarih ve 2009/3-1946 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır. Davacının 5233 sayılı Yasa kapsamında uğradığı zararların tazmini istemiyle yaptığı başvuru Komisyon tarafından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açarak tazminat aldığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dostane çözüm ile sonuçlanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Birinci Dairesi’nin 22.5.2001 tarihli kararında belirtilen tazminat miktarı ile davacının, evi ve müştemilatı (ahır vb.), ev eşyaları, hayvanlarının telef olması ve tarım arazilerinde meydana gelen zarar ile arazilerinde tarımsal faaliyette bulunulamaması (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde davanın açıldığı 1998 yılına kadarki döneme kadar) nedeniyle uğradığı zararlar karşılandığından, davacının tarım arazileri ile sınırlı olarak malvarlığına ulaşamadığı 1998 yılından, Köye dönüşlerin başladığı 2003 yılına kadarki döneme ilişkin uğradığı zararın 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini gerekmektedir. Buna göre, İdare Mahkemesi tarafından, davacının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açıldığı 1998 yılı ile Köye dönüşlerin başladığı 2003 yılına kadar olan dönemde tarım arazilerine ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararın 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, diğer zarar unsurlarını da (ev, ev eşyaları ve telef olan hayvanlar) kapsayacak şekilde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce verilen karar tarihinden (22.5.2001) mezraya dönüşe izin verildiği tarihe kadar geçen süreyle sınırlı olarak uğradığı zararların tazmini gerektiği gerekçesiyle işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır. Belirtilen nedenlerle, taraflar temyiz istemlerinin kabulü ile uyuşmazlığa ilişkin olarak yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak İdare Mahkemesi tarafından yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararının bozulmasının yerinde olduğu düşünülmektedir. Danıştay Savcısı : Tuncay Dündar Düşüncesi : Davacının 1998 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurarak evi, ev eşyaları, ekili tarım arazileri, meyve ağaçları ve telef olan hayvanlarına ilişkin tazminat isteminde bulunduğu, istemin dostane çözüm yoluyla sonuçlandığı, köye dönüşlerin ise 2003 yılında başladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının ev, ev eşyaları ve telef olan hayvanlarına ilişkin zararı karşılandığından, 1998 ile 2003 yılına kadar olan dönemde tarım arazilerine ulaşılamaması nedeniyle uğranılan zararın 5233 sayılı Yasa uyarınca tazmini gerekeceğinden Mahkemece verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görülmekle yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü: Dava; davacının ikamet ettiği, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrasında meydana gelen terör olayları sonucu uğradığı zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu'nun 30.1.2009 tarih ve 2009/3-1946 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır. Malatya İdare Mahkemesince; … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrasında ikamet etmekte iken, söz konusu mezranın 1994 yılında terör olayları nedeniyle boşaldığı, evi ve evdeki eşyaları ile tarım arazilerinin tahrip olduğu, 150 adet büyükbaş ve küçükbaş hayvanın telef olduğundan bahisle zararlarının karşılanması istemiyle davacı tarafından Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Hozat Kaymakamlığı’na yapılan başvuruların sonuçsuz kalması üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet başvurusunda bulunulduğu; söz konusu başvurunun toplam 12.000 sterlin ödenmesi karşılığında dostane çözüm ile sonuçlanarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Birinci Dairesi'nin 22.5.2001 tarihli kararı ile başvurunun zabıtlardan düşürülmesine karar verildiği; 5233 sayılı Yasa kapsamında uğradığı zararların karşılanması amacıyla davacı tarafından 17.8.2004 tarihinde davalı idareye de bir başvuru yapıldığı ve söz konusu başvurunun, davacının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açarak tazminat aldığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; buna göre, Hadişar Mezrasının terör eylemleri nedeniyle tamamen boşaldığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dostane çözüm ile sonuçlanan başvuruya ilişkin kararın verildiği 22.5.2001 tarihinden sonra da davacının güvenlik kaygısı nedeniyle mezrada bulunan malvarlığına ulaşamadığı; bu nedenle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce verilen karar tarihinden (22.5.2001) mezraya dönüşe izin verildiği tarihe kadar geçen süreyle sınırlı olarak davacının uğradığı zararların tazminine karar verilmesi gerekirken, başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu Komisyon kararının iptaline karar verilmiştir. Taraflarca, anılan Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir. 27.7.2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, bu Yasanın amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu; 2. maddesinde, bu Yasanın, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; (c) bendinde ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâl edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 41 inci maddesine göre hükmedilen veya Sözleşme hükümleri uyarınca dostane çözüm yoluyla uzlaşılan tazminatın ödenmesi sonucunda karşılanan zararların 5233 sayılı Yasa kapsamı dışında olduğu kurala bağlanmıştır. Dava dosyasının incelenmesinden, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrasında ikamet etmekte iken, söz konusu mezranın 1994 yılında terör olayları nedeniyle boşaldığı, evi ve evdeki eşyaları ile tarım arazilerinin tahrip olduğu, 150 adet büyükbaş ve küçükbaş hayvanın telef olduğundan bahisle zararlarının karşılanması istemiyle davacı tarafından Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Hozat Kaymakamlığı’na yapılan başvuruldan sonuç alamaması üzerine, evi, ev eşyaları ve tarlaları ile ağaçlarının tahrip edildiği, ayrıca 150 adet büyükbaş ve küçükbaş hayvanının telef olduğundan bahisle davacı tarafından 1998 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet başvurusunda bulunulduğu; söz konusu başvurunun görüşülmesi devam etmekte iken 2000 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından, dostane çözümden yana olduklarının bildirilmesi üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Birinci Dairesi'nin 22.5.2001 tarihli toplantısında, “…Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin 7.9.2000 tarihli mektubunda, dostane çözümden yana olduğunun bildirildiği; başvurucu tarafından gönderilen cevap mektubunda kendisinin de böyle bir çözümden yana olduğunun beyan edilerek, manevi zarar çerçevesinde 5.000 sterlin, maddi zarar çerçevesinde 5.000 sterlin, masraf ve harcamalar çerçevesinde 2.000 sterlin olmak üzere toplam 12.000 sterlin karşılığında davacının Türkiye karşısındaki tüm iddialarından vazgeçtiği, bunun sonucunda imzalanan metin ile tarafların dostane çözümde anlaştıkları ve bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca başvurunun zabıtlardan düşürülmesine...” karar verildiği; 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesi üzerine 17.8.2004 tarihinde davacı tarafından davalı idareye başvurularak 5233 sayılı Yasa kapsamında uğradığı zararların tazmininin de istenildiği; başvuru üzerine Hozat Kaymakamlığı tarafından oluşturulan bir heyet tarafından mahallinde yapılan keşif sonucunda, “…Kalecik Köyü, Hadişar Mezrasının 1994 yılı sonbaharında terör olayları nedeniyle tamamen boşaldığı, 2003 yılına kadar boş kaldığı, 2003 yılından sonra bazı köylülerin arazilerinde tasarruf ettikleri…” belirtilerek, davacıya ait arazi ve yıkılan evlerine ilişkin zarar hesabını içeren bilirkişi raporlarının İl Zarar Tespit Komisyonuna sunulduğu; Tunceli Valiliği 3 Nolu Zarar Tespit Komisyonunun 27.11.2007 tarih ve 2007/3-552 sayılı kararı ile, davacının başvurusunun yasal şartları taşıdığı, malvarlığına ulaşamamaktan kaynaklanan ev, ahır, sulak ve kıraç arazi zararları olmak üzere toplam 22.156,93 TL’nin ödenmesine karar verildiği, bu tutarın davacı tarafından kabul edilmesi üzerine de sulhname imzalandığı; ancak, konu ile ilgili olarak daha sonradan yapılan inceleme sonucunda Tunceli Valiliği 3 Nolu Zarar Tespit Komisyonu tarafından, davacının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açarak tazminat aldığı ve zararlarının karşılandığı, bu nedenle önceki Komisyon kararının iptal edilerek talebinin reddine karar verilmesi üzerine, anılan Komisyon kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 5233 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, 5233 sayılı Yasa kapsamında, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin uğradıkları tespit edilen zararlardan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâl edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 41 inci maddesine göre hükmedilen veya Sözleşme hükümleri uyarınca dostane çözüm yoluyla uzlaşılması sonucunda ödenen tazminatın, 5233 sayılı Yasanın 2/c maddesi uyarınca indirilmesi gerekmektedir. Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Birinci Dairesi’nin 22.5.2001 tarihli kararı incelendiğinde, davacı tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne 1998 yılında yapılan başvurunun, evi, ev eşyaları, ekili tarım arazileri, meyve ağaçları ve telef olan büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin olduğu, taraflar arasında dostane çözüm ile sonuçlanan başvuru sonucunda ödenen tazminatın da, davacının başvurusunda belirttiği, ev ve müştemilatı (ahır vb.), ev eşyaları, tarım arazilerinde meydana gelen zarar ile hayvanlarının telef olması nedeniyle uğradığı zararlarla sınırlı ve sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde davanın açıldığı 1998 yılına kadar ki döneme ilişkin olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile davacı arasında dostane çözüm ile sonuçlanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Birinci Dairesi’nin 22.5.2001 tarihli kararında belirtilen tazminat miktarı ile davacının, evi ve müştemilatı (ahır vb.), ev eşyaları, hayvanlarının telef olması ve tarım arazilerinde meydana gelen zarar ile arazilerinde tarımsal faaliyette bulunulamaması (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde davanın açıldığı 1998 yılına kadarki döneme kadar) nedeniyle uğradığı zararlar karşılanmış olup; sadece tarım arazileri ile sınırlı olarak, davacının malvarlığına ulaşamadığı 1998 yılından, Köye dönüşlerin başladığı 2003 yılına kadarki döneme ilişkin uğradığı zararın 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Sonuç olarak, İdare Mahkemesi tarafından, davacının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açıldığı 1998 yılı ile Köye dönüşlerin başladığı 2003 yılına kadar olan dönemde tarım arazilerine ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararın 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, diğer zarar unsurlarını da (ev, ev eşyaları ve telef olan hayvanlar) kapsayacak şekilde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce verilen karar tarihinden (22.5.2001) mezraya dönüşe izin verildiği tarihe kadar geçen süreyle sınırlı olarak davacının uğradığı zararların tazmini gerektiği gerekçesiyle işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığından, İdare Mahkemesi tarafından, yukarıda yapılan açıklamalar ve tespitler uyarınca uyuşmazlığa ilişkin olarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Öte yandan, davacı tarafından, İdare Mahkemesi'nce dava konusu işlemin iptaline karar verilmekle birlikte avukatlık ücretine hükmedilmemesi nedeniyle kararın bozulması istenilmiş ise de, bozma kararı uyarınca İdare Mahkemesi'nce yeniden bir karar verileceğinden, bu aşamada avukatlık ücretine ilişkin kısım incelenmemiştir. Açıklanan nedenlerle, taraflar temyiz istemlerinin kabulü ile Malatya İdare Mahkemesinin 30.10.2009 tarih ve E:2009/660, K:2009/1016 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın, yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 15.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.