MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan adına kayıtlı 26.5.1969 tarih 124 sıra nolu taşınmazın etrafının davalı tarafından duvar örülmek suretiyle işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davacının dayandığı tapu kaydının dava konusu yeri kapsamadığını, imar ihya ederek 30 yıldır malik sıfatı ile kullandığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının dayandığı tapu kaydının çekişme konusu yeri kapsadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 26.5.1969 tarih 104 cilt 37 sahife 124 sıra nolu dükkan yeri ve arsa niteliğinde 60 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 3/6 payın davacının murisi ... oğlu ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte tapu müdürlüğünden istenilmesi, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip, doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa, ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan, sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.Somut olaya gelince; mahkemece yukarıda açıklanan ilkelere uygun araştırma ve inceleme yapıldığı söylenemez. Diğer taraftan, taşımaz başında hazır olmaları için yerel bilirkişilere tebligat çıkartılmamış, keşif yerinde dinlenen yerel bilirkişinin tarafsız olmadığı yönündeki itirazlarda dikkate alınmamıştır.Hâl böyle olunca; mahkemece, öncelikle çekişme konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro çalışması yapılıp yapılmadığının merciinden sorulması, kadastroya tabi tutulmuş ise yeni oluşan tapu kayıt ve krokilerinin getirtilerek son mülkiyet ve çap durumu gözetilerek uygulama yapılması, kadastro çalışması yapılmadığının anlaşılması halinde ise; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yansız yerel bilirkişiler ve tanıkların usulüne uygun olarak taşınmaz başında dinlenilmesi, dayanılan tapu kaydının kapsamının belirlenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.