MAHKEMESİ : ... 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/11/2014NUMARASI : 2010/1142-2014/396DAVACI : H.. S.. VEK.Av. H.. Ö..DAVALI : F.. T.. VEK.AV. K... G..Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, muris M... C...'nun tek mirasçısı olduğunu, murisin sağlığında düzenlediği Kayseri 2.Noterliğinin 19.01.2006 tarih ve 00749 yevmiye nolu vasiyetname ile adına kayıtlı Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, Aşağı Merkep Meydanı Mahallesi, 5275 ada, 3 parselde kayıtlı taşınmazı ve tüm menkul ve gayrımenkullerini davalıya vasiyet ettiğini, öncelikle vasiyetnamenin şekil şartına uygun olarak yapılmadığını, ayrıca murisin temyiz kudretine haiz bir kişi olmadığını, yıllarca akıl hastalığı nedeniyle hastanelerde yattığını, bunun yanında davalının hile ile vasiyetname düzenlettiğini ileri sürerek Kayseri 2.Noterliğinin 19.01.2006 tarih ve 00749 yevmiye nolu vasiyetnamenin iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; muris hayattayken kızı H.. S..'ın kendisiyle hiçbir şekilde ilgilenmediğini, bütün bakım ve ihtiyaçlarının yeğeni Ali Tekkahveci ve eşi olan F.. T.. tarafından yapıldığını, vefat ettiğinde dahi kendisine haber verilmesine rağmen cenazeye katılmadığını, düzenleme şeklinde yapılan vasiyetnamenin her türlü şekil şartına haiz olduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; Kayseri 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/423 Esas sayılı dosyası kapsamındaki rapor, 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1572 Esas sayılı dosyasında alınan rapor ve bu mahkemece MK 405. maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden Mehmet Canbazoğlu'nun kısıtlanması isteminin reddine dair 27.02.2007 tarihli karar ile temyize konu dosyada alınan Adli Tıp Genel Kurul raporu, vasiyetnamenin okur yazar olmayan murise tanıklar huzurunda okunup parmak izinin alınması karşısında davanın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Türk Medeni Kanununun 535.maddesine göre; ''Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.''TMK.nun 535. maddesindeki öngörülen ilkeler geçerlilik şartıdır. Bunlardan birinin eksikliği vasiyetnameyi geçersiz kılar.Somut olayda; mirasbırakanın okur yazar olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda vasiyetçinin, düzenlenen vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu beyan etmesi yeterli değildir. Tanıkların da, vasiyetçinin kendi önlerinde beyanda bulunduğunu ve onu tasarrufa ehil gördüklerini ifade edip, bu sözlerin yazılması ile de yetinilmeyip vasiyetnamenin kendi yanlarında resmi memur tarafından vasiyetçiye okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini de belirtmeleri ve bu beyanlarının altını imzalamaları gerekmektedir.Somut olayda; tanıkların, vasiyetnamenin vasiyetçiye kendi yanlarında resmi memur tarafından okunduğuna ilişkin bir beyanları bulunmamaktadır. Aksine; vasiyetnamede, okur yazar olmayan vasiyetçiye vasiyetnamenin tanıklar huzurunda okunduğu noter tarafından yazıldıktan sonra, vasiyetçi vasiyetnameyi bizzat kendisinin okuduğunu belirtmiş, tanıklar da bizzat vasiyetçinin vasiyetnameyi önlerinde okuduğunu ifade etmişlerdir.Tüm bu açıklamalara göre; dava konusu vasiyetname kanunda açıklanan şekil kurallarına uygun olarak yapılmamıştır. O halde, vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.2- Bundan ayrı olarak; dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 275.maddesine göre; '' Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.''Somut olayda mahkemece; murisin vasiyetname düzenlenen tarihte fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti bakımından dosya kül halinde Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu 4.Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 26.12.2012 tarihli rapor ile ; mahkemenin gerekçeli kararında bahsi geçen Kayseri 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/423 Esas sayılı murisin sağlığında yaptığı taşınmaz satışlarının iptali davasına ilişkin dosya kapsamındaki rapor, ve 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1572 Esas sayılı vasi tayini dosyasında alınan raporlar da değerlendirilerek, murisin 19.01.2006 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı mütalaa edilmiştir.Buna rağmen mahkemece, yukarıda anılan kanun hükmüne aykırı olarak Adli Tıp Kurulu'nun hazırladığı rapora itibar edilmemiş olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştirSONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.