Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2486 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11690 - Esas Yıl 2013





Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 15/04/2013NUMARASI : 2011/482-2013/99DAVACI : ANIL HAKSUNVEKİLİ : AV. HÜSNÜ ÖZÇETİN DAVALI : GARANTİ BANKASI A.Ş.VEKİLİ : AV. BERKANT ARSLAN Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.04.2013 tarih ve 2011/482 - 2013/99 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Güliz Okyar Çalışkan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka çalışanlarının vaadleri ile yatırım merkezine yönlendirildiğini, davalı banka yatırım uzmanının tavsiye ve telkinleriyle 22.12.2009 - 10.06.2011 tarihleri arasında borsa alım satım işlemleri gerçekleştirildiğini, yatırım danışmanlığı işlem komisyonu toplamı olarak müvekkilinin hesabından düşülen 67.188 TL ile birlikte müvekkili zararının 75.329 TL olduğunu, danışmanın kötüniyetli olarak gün içi işlem hacmini artırmak amacıyla tavsiye ve telkinleriyle yüzlerce gereksiz işlem yapıldığını, bu işlemler için piyasa şartlarının çok üzerinde komisyon kesildiğini, haksız kesilen bu komisyonlarla müvekkiline zarar verildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, talebini 56.141 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile risk bildiriminde bulunulduğunu, yapılan işlemlerin davacı ve vekilinin talimatlarına uygun olarak gerçekleştirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının borsadaki kârını anlık satışlardan sağladığı, gün içinde pek çok alım satım yaptığı, portföyünde 49 ayrı şirketin hisse senedinin bulunduğu, bu kadar çok alım satım yapmanın bir komisyon karşılığı olduğunu iyi bilmesi gerektiği, tecrübesiz ve bilgisiz olmadığı, davalının da SPK'nın 46 sayılı tebliğinin 58/1. maddesinde yazılı "herhangi bir şekilde gelirlerini artırmak amacıyla müşterilerin gereksiz alım-satım yapmalarına ortam hazırlayamazlar" şeklindeki yasağa aykırı olarak, davacının kâr elde etme yönündeki davranışlarına zemin hazırladığı, hatta davalı çalışanlarının inisiyatif alarak işlemlerde rol oynadıkları, neticede davacının 33.261,31 TL zarara uğradığı, komisyon oranının sözleşmede belirlendiği ve bedelin çok işlem yapılması nedeniyle bu denli yüksek olduğu, davacının ödediği komisyon bedelinden ancak davalının kusuru nedeniyle fazla ödediği miktarı talep edebileceği, işlemler neticesinde elde edilen kâr ve temettü düşüldükten sonra kalan net zararın taraflar arasında paylaştırılması gerektiği, komisyon bedelinin tamamının davacı zararı olarak kabul edilemeyeceği, davalı tarafın müşteri memnuniyeti çerçevesinde 20.000 TL zararı tazmin etme teklifinde bulundukları, davacının da bankaya, ödeme yapılmaması nedeniyle daha sonra hükümsüz olduğunu bildirdiği ibraname verdiği, zararın 20.000 TL'sinin karşılanacağı konusunda irade birleşmesi olduğu, zarar tutarının 33.261,31 TL olduğu, davacı tarafça bunun yarısı talep edilebilecek ise de, 20.000 TL'nin banka tarafında ödenmesinin talep edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 20.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, SPK mevzuatına ve yasalara aykırı işlemlerle davacı aleyhine haksız olarak komisyon ücreti tahakkuk ettirildiği iddiasına dayalı istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı banka çalışanının asıl saikinin davacının kâr etmesinden öte işlem hacmini, dolayısıyla Bankanın komisyon gelirini artırmak olduğu yönündeki hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere davacı hesabından gerçekleştirilen hisse senedi işlemlerinin büyük kısmında kâr elde edilmişken, söz konusu kâr, çok yüksek işlem hacmi neticesinde gerçekleştirilen işlemler sonucu oluşması ve ödenen komisyon tutarının da yüksek rakamlara tekabül etmesi sebebiyle erimiştir. Davacı yapılan tüm işlemler hakkında bilgi sahibi olup işlemlere onay vermiş, aksi davacı tarafça iddia edilmemiştir. Davacının kendi rızasıyla yüksek işlem hacmi söz konusu olduğundan, bu durum karşısında, davacının komisyon ücretinin artmasına neden olan bu işlemler nedeniyle artık komisyon bedelinin iadesini talep etmesi mümkün değildir. Ayrıca, davalı banka vekilinin sulh görüşmeleri sırasında, müşteri memnuniyeti ilkeleri çerçevesinde olduğunu savunduğu, davacıya 20.000 TL kısmi ödeme teklifi 1086 sayılı HUMK'nın 236/3 ve 6100 sayılı HMK'nın 188/3. maddelerinde sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrarın tarafları bağlamayacağı düzenlemesi nedeniyle bağlayıcı değildir. Bu nedenle, mahkemece, dosyaya ibraz edilen ve 20.000 TL'nın hesabına iade edilmesi talebini içeren, davacı tarafından imzalı ibraname başlıklı belgenin, zararın 20.000 TL'sinin karşılanacağı yönünde bir irade birleşmesi olarak kabul edilmesi de doğru görülmemiştir. Öte yandan, komisyon bedelinin olması gerekenden fazla alınmasının da söz konusu olmadığı bilirkişi raporuyla belirlendiğine göre davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.